Avustralya'nın Emulara Kaybettiği Savaşla İlgili 12 Gerçek

Minik Tospik yazdı. 30 Nisan 2021 449 okunma

Çoğumuz gerçek bir savaş görmedik belki ama yine de tarihten öğrendiğimiz savaşları düşününce aklımıza herhalde tüfekler, gürleyen tanklar ve füzeler gelir. Sonunda barış sağlansa bile savaş elbette ki her iki taraf için de büyük acılar doğurur. Fakat her türlü bir taraf kaybeder bir taraf kazanır. Emu Savaşı da aslında farklı değildi. Bir taraf kazandı diğer taraf ise kaybetti… Ancak belki rüyanızda bile göremeyeceğiniz taraflarla! İşte, başlı başına bir hayret konusu olan Büyük Emu Savaşı hakkında 12 ilginç gerçek…

1. Avustralya ile Emu (Deve Kuşları)  arasında ilginç bir savaş. Evet yanlış okumadınız Emu KUŞLARI!

Büyük Emu Savaşı, makineli tüfeklerini kuşanmış Avustralya askerleri ile bir tür devekuşu olan büyük Emu kuşları arasında geçen şiddetli bir savaştı.

2. Diyelim böyle bir savaş ciddi ciddi gerçekleşti. Peki nasıl başlamış olabilir?

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra birçok İngiliz gazisi ve Avustralyalı asker Batı Avustralya’da çiftçilik yapmaya başlamışlardır. Ardından, Avustralya hükümetinin çiftçilerden buğday üretimini artırmalarını istediği ve bunun karşılığında sübvansiyon ödemeye söz verdiği 1929 Büyük Buhranı geldi. Fakat tabii hükümet sözünü tutamadı…

Çiftçiler üretimi artırdı ve karşılığında söz verilen sübvansiyonu alamadı. Sonuç: Buğday fiyatlarında keskin ve Ekim 1932’ye kadar arkası kesilmeyen bir düşüş! Bu sırada çiftçiler mahsulü hasat etmeye hazırlandılar tabii ama buğdayı yüklemeyi de reddettiler.

3. Tüm bu sorunlar yetmezmiş gibi, talihsiz olayların arasında, tam 20.000 korkunç derecede büyük bir Emu sürüsü buğday ekili alanlara doğru iniş yaptı

Emu sürüsünün iç kesimlerden kıyı bölgelerine yaptığı bu göç, üreme sonrası dönemlerindeki tatlı su ve önemli gıda kaynakları için yaptıkları avın bir sonucuydu.

4. Çılgın Emular ekinleri sömürmeye başladı…

Emular adeta öfkeden kudurmuş bir halde, ekinleri yedi ve tarlaları talan etti. Kendi verdikleri zarar az gelmiş olacak ki tarlaları çevreleyen çitlerde tavşanların geçmesini epeyce kolaylaştıracak ve yıkım kat be kat artıracak boşluklar bıraktılar.

5. Çiftçilerin ödü patladı!

Zaten 1929 Buhranı yüzünden hali hazırda zararda olan çiftçiler bu göç ve talan büyük bir endişe kaynağıydı. Eski bir asker temsilcisi olan Savunma Bakanı Sir George Pearce ile görüşme kararı aldılar. Tarlaların sahipleri ve buğdayları ekenler Birinci Dünya Savaşı’ndan deneyimli askerler olduklarından makineli tüfeklerin gücünün oldukça farkındalardı. Emu ile savaşmak için de aynı silahlara başvurmaya karar verdiler…

Ayrıca Madagaskar Hakkında Bilinmesi Gereken 15 İlginç Gerçek adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.

6. Sir George Pearce da bu isteği kabul etti ama şartları vardı

Öncelikle, (1) makineli tüfekler sadece askerlerin kullanımında olacak; (2) Batı Avustralya Hükümeti asker nakliyesini ve (3) mühimmat ödemesini, konaklama ve yiyecekleri, çiftçileri finanse edecek.

Ayrıca Bakan Pearce’ın bu işi kabul etmesinin başka bir sebebi de askerlerine hedef pratiği yaptıracak olmasıydı!

7. Savaş başlıyor…

Askeri müdahalenin Ekim 1932’de başlaması gerekiyordu fakat şiddetli yağmurlar operasyonu geciktirdi ve askerler 2 Kasım 1932’de ancak konuşlandırıldılar. Tabii aslında bu birlik sadece birer tane Lewis otomatik makineli tüfek ve 10.000 mermi makineli tüfek cephanesi taşıyan 2 askerden oluşuyordu.

Bu iki kişilik birlik, Kraliyet Topçu 7. Ağır Bataryası’ndan Binbaşı G.P.W. komutasındaydı. Askerlere, derilerindeki tüylerden Avustralyalı hafif atlılara şapka yapılması için 100 Emu kuşunun derisini getirmeleri emredildi.

8. 3… 2… 1… ATEŞ!

2 Kasım 1932’de Campion’da 50 Emu fark edildi. Askerler bölgeye gittiler ama Emular menzil dışındaydı. Bu nedenle buradaki Emuları pusuya düşürme işi bölge halkına kaldı. Fakat kuşlar sanki düşman kuvvetleri hissediyormuşçasına o kadar kurnazdılar ki küçük gruplara ayrıldılar ve bölgeyi terk ettiler. O gün iki girişim daha yapıldı ve askerler bir düzine kadar emu kuşunu öldürmeyi başardılar.

9. Daha bitmedi… Saldırılar devam ediyor

Bir sonraki büyük saldırı iki gün sonra, 4 Kasım’da yapıldı. Bu sefer daha fazla Emu, yaklaşık 1000 tane kadar, baraja doğru giderken görüldü ve bölgeye pusu kuruldu. Kuşlar menzile girene kadar askerler ateş açmadılar. Emu tuzağa düştüğünde askerler ateş açtı fakat kısa bir süre sonra askerlerin silahı sıkıştı. Yalnızca 12 Emu’nun öldürülebildiği bu girişimden sonra kuşların geri kalanı tabii ki ölmemek için kaçıştılar.

Binbaşı G.P.W, savaşın ilerleyen günlerinde bir kamyona makineli tüfek takmayı ve bu kamyonlar Emuları kovalayarak onları avlamayı planladı. Fakat bu çok kötü bir fikirdi çünkü Emular kısa süre içinde kamyona neredeyse izlerini kaybettirdiler ve kamyonu kullanan şoförün sürüşü temiz atışlar yapamayacak kadar bozuldu. Haliyle geride görev yapan topçu da herhangi bir Emu’ya isabet ettirmeyi başaramadı.

8 Kasım 1932 tarihine kadar, yani 6 günde, tam olarak 2.500 mermi harcayarak sadece 5 kuş öldürmeyi başarabildiler. Fakat daha sonra bölgenin yerli halkı 200-500 aralığında kuş kaybı yaşandığını belirtti.

10. Emuların komutanı belli ki gerilla taktikleri uyguluyordu…

Ornitolog Dominic Serventy’ye göre, makineli tüfekçilerin Emu kitlelerine sıralı bir şekilde ve doğrudan ateş etme hayalleri başlangıcın üstünden çok zaman geçmeden suya düştü. Emu komutanı belli ki gerilla taktikleri emrediyordu ve Emu ordusu da küçük gruplara ayrılarak askeri ekipmanı kullanışsız hale getirebilecek kadar akıllıydı. Bu nedenle sıkıntılı olan bu saha kuvveti, bir ay gibi bir süreden sonra savaş alanından çekilmek durumunda kaldı.

Çünkü sonuç yeterince basitti ve Bakan Pearce, yalnızca birkaç Emu’nun öldürülebilmiş olmasını öne sürerek askeri personelini geri çekti.

11. Ve savaş bitiyor… Yok yok yeniden başlıyor!

Avustralyalı askerlerin saldırıları sona erince Emu kuşlarının öfkesi de silah görünce kaçışan onlar değilmişçesine geri döndü. Çiftçiler de haliyle askeri destek için bir daha çağrıda bulundular. Bu sırada Batı Avustralya Başbakanı James Mitchell de askeri müdahaleye oldukşa fazla bir destek gösteriyordu. Ayrıca üs komutanının bir önceki girişim için verdiği 300 Emu zayiatı raporu da askeri operasyonun başarılı sayılmasını sağladı ve saldırı planlarını eski haline getirdi.

Operasyon, Binbaşı G.P.W. komutasında 13 Kasım 1932’de, bir kez daha başlatıldı. İlk iki gün başarılı geçse de ikinci kez başlatılan operasyonun üçüncü gününde işler yeniden sarpa sarmaya başladı.

2 Aralık 1932 tarihine kadar, haftada ortalama yaklaşık 100 tane Emu öldürülmüştü. 10 Aralık’ta binbaşı bakanlıktan çağırıldı ve ondan savaşla ilgili bir rapor vermesi istendi. Binbaşı G.P.W.’nin raporuna göre 986 tane Emu’yu öldürmek için yaklaşık 9860 mermi kullanılıyordu. Yani binbaşı, her bir Emu için 10 tane mermi ziyan edildiğini teyit eden bir rapor sunmuş oldu.

Ayrıca binbaşı, operasyonlarda 2500 tane Emu’nun da kurşunla yaralandıktan sonra öldüğünü iddia etti.

12. EMU ZAFERİ

Böylelikle verilen rapordan sonra başarısız olduğu anlaşılan askeri operasyona 10 Aralık 1932’de son verildi. Ancak problemin sona ermesi aynı yıl gerçekleşmedi. Çiftçiler 1934, 1943 ve 1948 senelerinde tekrar tekrar yardım istediler. Her defasında da istekleri reddedildi. Bunun yerine 1923 yılında keşfedilen ödül sisteminin daha faydalı olduğuna karar verildi. Hatta sadece 1934 yılında, 6 aylık bir sürede 57.034 adet ödül toplandı.

Tabii Emu Savaşı’nın ünü yayılmaya başlamıştı artık. 1932’nin sonunda savaşın haberleri Büyük Britanya’ya kadar ulaşmıştı.

Büyük Emu Savaşı’nın sonucu, uçamayan bir kuş türünün güçlü ateş gücüne sahip insanlara galip gelmesi oldu. Emular asla yılmadılar, vazgeçmediler ve işin sonunda makineli tüfeklere karşı güçsüz oldukları için değil, sadece tarlalardaki mahsul hasat edildiği ve onlara yiyecek hiçbir şey kalmadığı için oradan ayrıldılar.