Dünya Tarihinde Sonradan Yok Olmuş Kütüphaneler

Cahil Uzman yazdı. 16 Kasım 2022 275 okunma

İlk kalem parşömene değdiğinden ve ilk kitaplar yazıldığından beri, bazıları yok edilmiştir. Üstelik kitapların yok edilişi, ironik şekilde, üzerine sıklıkla yazılan konulardan değildir. Çünkü tarih genellikle galip gelenler tarafından yazılır ve bazen galip gelenler adil insanlar olmayabilir. Hatta tüm yazılı kanıtlar yakılmadan kendi galibiyetlerini kutlayacak destanları yazmaya bile başlamazlar. Bütün görkemiyle geleceği beklerken harap edilen kütüphanelerin hikayesi hüzünlüdür. Neler kaybettiğimizi tam olarak bilemesek de en azından nasıl ve nerede kaybettiğimizi biliyoruz. İşte dünya tarihinde sonradan yok olmuş kütüphaneler…

1. İskenderiye Kütüphanesi

Trajik şekilde yok edilen kütüphanelerden bahsederken yıkılan tüm kütüphanelerin atası olan İskenderiye Kütüphanesi’nden bahsetmemek olmaz. Kütüphane adını aldığı Eski Mısır şehri İskenderiye’deki destansı bilgi deposudur. Ptolemaios II’nin MÖ 3. yüzyıldaki saltanatı sırasında kurulan kraliyet kütüphanesi, kısa sürede hem Yunan hem Mısır dünyasında öğrenme ve araştırma çalışmaları için merkez haline gelmiştir. Tarihçiler zamanında kütüphane koleksiyonlarının 400.000’den fazla parşömeni içerdiğine inanır.

Ancak popüler kanının aksine, İskenderiye Kütüphanesi tek felaket olaya yenik düşmemiştir. Ptolemaios’un yönetimi istikrarsız hale geldikçe ve Roma İmparatorluğu eski Yunan topraklarını devraldıkça koleksiyonlar yavaş yavaş azalmıştır. Kütüphanenin yıkılışına dair genel inanışa göre, Romalılar MS 3. yüzyılda şehirdeki isyanı bastırırken kütüphaneyi yok etmişlerdir. Fakat bu olaya kadar kütüphanenin itibarı o kadar azalmıştır ki tarihçiler kütüphanenin hala var olup olmadığı konusunda emin değiller.

2. Konstantiniyye İmparatorluk Kütüphanesi

Konstantiniyye Kütüphanesi’nin bilginleri kendilerini koleksiyonlarındaki milyonlarca Antik Yunan yazısını dayanıksız ve bozulabilecek papirüsten nesiller boyu dayanabilecek parşömene dönüştürmeye adamışlardır. Günümüzde Homeros ve Platon eserlerini okuyabilmemizi neredeyse onlara borçluyuz. Ancak kütüphane maalesef günümüze ulaşamamıştır. İnanışa göre Konstantiniyye şehri 12 Nisan 1204’te düştükten sonra, kentin Dördüncü Haçlı Seferi tarafından yağmalanması sırasında Franklar ve Venedikliler kütüphaneyi tahrip etmiştir.

Koleksiyondan pek çok metin Osmanlı’ya kadar ulaşsa da kütüphanenin büyük kısmı hiçbir zaman geri kazanılamamıştır. 1800 yılında Profesör Carlyle, Osmanlı döneminde fetih sonrası yok olmayan metinlerin saklandığı Seraglio deposuna erişmiş, fakat İmparatorluk Kütüphanesi koleksiyonuna ait metin bulamamıştır. Tek istisna olan ve 1840 senesinde ortaya çıkan Arşimet Palimpsest kitabı 1915’te tercüme dilerek gizemli koleksiyona girmiş ve 1998’de satılmıştır.

3. Beyt’ül Hikmet

Bağdat’taki Beyt’ül Hikmet, adını tamamen hak ederek tıp, simya, dini felsefe ve matematik gibi çeşitli konularda Yunanca, Süryanice, Çince, Sanskritçe ve Farsça dillerinde sayısız eseri barındıran kütüphane olmasının yanında akademik tartışmalara da ev sahipliği yapmaktaydı. Bu bilim merkezinde araştırma projeleri yapılıyor ve dünyanın her yerinden eserler tercüme ediliyordu. Yani günümüz üniversiteleri kadar verimliydi, üstelik internet bile olmadan!

Fakat ne yazık ki Moğollar bu bilim çalışmalarıyla çok da ilgilenmeden kuşatma çalışmalarına odaklanmışlardır. 1258’de bölgeyi işgal ettiklerinde Beyt’ül Hikmet’i yerle bir etmişlerdir. Yine de İranlı yazar Nasırüddin Tusi 400.000 kadar el yazmasını yıkımdan kurtarmayı başarmıştır. Tabii bunu nasıl başardığı hala gizem konusudur…

4. Yucatan’daki Maya Yazmaları

İspanyollar 1562’de Yucatan’ı fethettiklerinde altın, toprak ve köle olacak insanlar gibi zamanın popüler şeylerini almak istiyorlardı. Fakat fethi gerçekleştiren bazı kişiler yazılı tarihin yanışını izlemeyi de istediler. Yabani incir ağaçlarının kabuğundan elde edilen kumaş kağıtlar üzerine hiyeroglifle yazılan Maya Yazmaları törensel almanakları, astrolojik metinleri ve kehanetleri ortaya çıkarmak için açıldı. Ne yazık ki İspanyollar bu bilgi cevherini keşfettiklerinde saygılı ve dikkatli şekilde buldukları yere bırakmadılar. Tıpkı Romalılar, Haçlılar ve Moğollar gibi İspanyollar da tüm bilgi deposunu yok ettiler.

5. Kongre Kütüphanesi

Amerika Birleşik Devletleri’nin teknik olarak hala yerinde olan Kongre Kütüphanesi’nin ulusal dizini 1812 Savaşı sırasında zor zamanlar geçirmiştir. Washington İngiliz birlikleri tarafından adeta yakılmıştır. Adını hak eden ‘ateş böceği’ amiral George Cockburn komutası altında başkente inen birlikler, Beyaz Saray ve Kongre Kütüphanesi dahil olmak üzere gördükleri her binaya meşaleler fırlatmaya başlamıştır.

Meşalelerden sonra kütüphane binasının dışı epey iyi durumda olmasına rağmen içindeki tüm kitaplar kelimenin tam anlamıyla küle dönmüştür. Savaş sonrası kurucu eylemlerde Thomas Jefferson, yeniden düzenlenen kütüphaneye kişisel kitaplarından 6000 adet satmıştır, çünkü en azından o zaman için Amerika’nın işi ‘okumak’tır!

6. Nalanda Kütüphanesi

Nalanda Manastırı, MS 5. yüzyılda kuzeydoğu Hindistan’da Budist öğrenimi ve kültürünün en iyi bilinen yerlerindendi. Asya kıtasının dört bir yanından bilim insanları ve keşişler, ünlü tapınağın komplekslerinde eğitim görmek için burayı ziyaret etmişlerdir. Şaşırılmayacak şekilde, Nalanda’nın tam kalbinde devasa ve günden güne büyüyen kütüphanesi vardı.

Yüz binlerce cilt içeren Nalanda’nın koleksiyonları, diğer alanların yanı sıra sanat, bilim, edebiyat, dilbilim, Budizm ve tarih konularında bilgiler içermekteydi. Fakat Hindistan’da Budist uygulamaları ve Budizm etkisi azalmaya başlayınca hem manastırın hem de kütüphanenin etkisi azalmaya başlamıştır. Son darbe ise, o dönemde hüküm süren Delhi Sultanlığı’nın generali MS 1193’te kompleksi yerle bir ettiğinde gelmiştir. Yıkım o kadar etkiliydi ki Nalanda 19. yüzyılın başlarına kadar adeta unutulmuştur.

7. Cinsel Araştırmalar Enstitüsü

Cinsel Araştırmalar Enstitüsü, Berlin’de yer alan önemli kütüphane, arşiv ve danışma merkeziydi. 1919’da cinsellik biliminin uzmanlarından Magnus Hirschfeld tarafından kurulan enstitü, toplumsal cinsiyet ve cinsellik üzerine ilerici araştırmaları desteklemiştir. Kütüphanenin kendisi on binlerce cilt, dergi ve anı barındırmaktaydı. Ayrıca enstitü, Hirschgeld’in ‘cinsel aracılar’ olarak adlandırdığı cinsiyetleri doğumdaki cinsiyet atamalarına uymayan insanlar hakkında öncü araştırmalar yapmıştır.

Ne yazık ki 6 Mayıs 1933’te sağcı Alman Öğrenci Birliği, yükselen Nazi Partisi’nin emriyle enstitüye saldırmıştır. Sonraki günlerde Naziler, enstitünün koleksiyonlarını toplayarak sokaklarda yakmıştır. Üstelik enstitünün adres ve isim listelerine el koyarak daha sonra bunları Almanya’daki binlerce eşcinsel erkeği toplamak ve tutuklamak üzere kullanmışlardır.

8. Irak Ulusal Kütüphanesi

Amerika Birleşik Devletleri’nin 2003’te Irak’ı işgal etmesinden önce, Bağdat’ta yer alan Ulusal Kütüphane ve Arşiv zaten kötü durumdaydı. Ülke Saddam Hüseyin rejimi altındayken kütüphane onlarca yıl koleksiyonlarını barındırmak için uygun finansman ve temel ekipmandan yoksundu. Öte yandan Baas Partisi, rejime ‘ideolojik tehdit’ olup olmadığını belirlemek için kütüphanenin yeni kazanımlarını dikkatle takip etti. Bu kısıtlamalara rağmen kütüphane, etkileyici nadir el yazmaları koleksiyonlarının yanında kapsamlı Baas Partisi arşivlerini de saklıyordu.

Ancak Amerika işgalinin ardından kütüphane didik didik arandı ve üstüne yağmalandı. Dönemin kütüphane müdürü Saad Eskander nadir kitaplar, haritalar ve kütüphane altyapısındaki kayıpların son derece büyük olduğunu belirtti. Ayrıca Saddam yandaşları siyasi düşmanlarından gelebilecek suçlayıcı bilgileri tutmak amacıyla tüm Baas Parti arşivlerini yok etti. Bugünlerde Irak Ulusal Kütüphanesi ve Arşivi kurtarabildiği varlıkları yeniden düzenliyor ve dijitalleştiriyor.

9. Halk Kütüphanesi

Occupy Wall Street Kütüphanesi olarak da anılan Halk Kütüphanesi, 2011’in Eylül’ünde ‘Occupy Wall Street’ hareketi esnasında Manhattan, Zuccotti Park’ta kurulmuştur. Bahsettiğimiz diğer kütüphanelerin aksine Halk Kütüphanesi tamamen protestocuların, gönüllülerin, yazarların ve yayıncıların bağışları sonucunda oluşmuştu. Yaklaşık 12.000 ciltlik koleksiyonunda siyasi broşürler ve felsefi risalelerden kurgu, şiir ve çocuk edebiyatına kadar çeşitli kitaplar vardı. Ayrıca kütüphanede hareketin körüklediği kültüre hitap eden kitap ve şiir okumaları gibi etkinlikler düzenledi.

Ne yazık k kütüphane, Belediye Başkanı Bloomberg’in Zuccotti Parkı’na baskın düzenlediği ve protestoları tahliye ettiği Kasım 2011’e kadar ayakta kalabildi. Bloomberg koleksiyonların güvenli şekilde saklanacağına söz vermesine rağmen, kısa süre sonra kitapların çöpe atıldığı anlaşıldı. Ele geçirilen binlerce kitaptan yalnızca birkaç yüz tanesi kullanılabilir durumda kaldı.