Dünyadaki Çocuk Dehalar
Minik Tospik yazdı. 18 Nisan 2021 757 okunma
Geçmişte ya da günümüzde dünyaya deha olarak gelmiş ve bunu çok erken yaşlarda fark etmiş belki milyonlarca insan vardır, gelecekte de elbet olacaktır. Şanslı olanlar, keşfedilenler, yetişkinliğinde çok daha büyük başarılar elde edenler, aileleri tarafından deha olmak üzere yetiştirilenler ya da belki de çocukluğundaki başarılarıyla yetinmemiz gereken ünlü çocuk dehalar, hepsi de tanınmaya değer. Bakalım Mozart, Fazıl Say, Sor Juana Ines de la Cruz, Blaise Pascal ve Judith Polgar küçücük yaşlarında neler başarmışlar…
1. Wolfgang Amadeus Mozart
Klasik Batı Müziği’nin en etkili ve üretken bestecilerinden olan Mozart aynı zamanda bir çocuk deha olarak da karşımıza çıkar. Kutsal Roma İmparatorluğu’na bağlı Salzburg’da dünyaya gelen ve 18. yüzyılda varlık gösteren Mozart müziğe olan yeteneğini çok küçük yaşta ortaya çıkaranlardan. Mozart, sadece 4 yaşındayken klavsenle şarkılar çalmaya başlar ve 5 yaşında ise artık basit müzik besteleyebilir hale gelir. Mozart’ın ailesi onun ve müzik konusunda en az onun kadar yetenekli ablası Maria Anna’nın olağanüstü bestelerini ve yetkinliklerini gösterebilmek adına daha sonra da devam edecek turlar düzenler. Bu turlardan ilkine gittiklerinde Mozart henüz 7 yaşındadır. Dolayısıyla, çocuk Mozart’ın şaşırtıcı müzikal becerisi, hafızası ve kompozisyonlarındaki yaratıcılığıyla ilgili anlatılanlarda şüphe edecek pek bir şey yok.
Onunla ilgili anlatılanlardan en göze çarpanı 14 yaşındayken Vatikan’a yaptığı ziyaretten bir anı. O dönemde Vatikan sakinleri tarafından çok sevilen bir parça var. Bu parça Gregorio Allegri tarafından bestelenen ve Rönesans dönemin epey ünlenen eserlerinden biri, Miserere. Bu parçayı ilk kez babasıyla Vatikan’a yaptığı ziyaret sırasında duyuyor Mozart. Aynı gece uykuya dalmakta zorluk çeken Mozart, yataktan kalkıp tüm besteyi hafızasından notaya döküyor! Birkaç gün sonra parçayı tekrar dinlemek için geri dönüyor ve performansı sadece şapkasında sakladığı nota kağıdındaki hataları düzeltmek için kullanıyor.
2. FAZIL SAY
Tıpkı Mozart gibi, daha çocukken bir müzik dehası olduğu anlaşılan diğer bir isim de ülkemizin gurur kaynaklarından olan Fazıl Say. Müzikolog bir babanın oğlu olarak dünyaya geldiğinde dudak damak yarığı rahatsızlığı bulunan Say, bebeklik döneminde geçirdiği ameliyattan sonra doktorun önerisiyle 4 yaşındayken melodika çalmaya başlamış.
Yine 4 yaşındayken piyano eğitimine de başlayan Fazıl Say, 23 Nisan 1979 tarihinde ünlü isimlerin konuk olduğu bir çocuk şenliği programında ilk kez sahneye çıkmış ve burada kendi yaptığı besteyi çalmış. Sonraki yıllarda, Ankara Devlet Konservatuarı’nda Üstün Yetenekli Çocuklar için özel statüde öğrenim görmüş ve 1987 yılında konservatuarın piyano ve kompozisyon bölümlerini tamamlamış.
Adını sadece Türkiye’ye değil Dünya’ya da duyuran Fazıl Say, 1994 senesinde Genç Konser Solistleri Avrupa yarışmasında ve 1995 senesinde ise New York’ta yapılan kıtalararası yarışmada birincilikler kazanmış ve böylelikle konser kariyerine başlamış.
Ayrıca Ünlü 10 Türk Bilim İnsanı ve Çalışmaları yazımızı inceleyebilirsiniz.
3. SOR JUANA INES DE LA CRUZ
Olağanüstü yetenek her zaman beklenen yerden çıkmıyor. Sor Juana Ines de la Cruz 17. Yüzyılda şimdiki Meksika sınırları içerisinde edebiyat dehası olarak kendini var etmiş biri. Henüz 3 yaşındayken okumayı sökerek dikkate değer bir entelektüel potansiyel gösteren Juana, cinsiyeti ve ailesinin sınırlı mali durumu dolayısıyla örgün eğitim alamıyor.
Fakat sonunda şansı yaver gidiyor ve büyükbabasıyla yaşaması için en azından kütüphaneye erişim sağlayabileceği Mexico City’ye gönderiliyor. Tabiri caizse açgözlü bir şekilde zamanının neredeyse hepsini okumaya ayırıyor ve sadece 20 derste Latince öğreniyor. Latince’yi de öğrendikten sonra önünde pek bir engel kalmayan Juana, 8 yaşındayken ilk dramatik şiirini kâğıda döküyor. Olağanüstü zekasının ünü yayılıyor ve 16 yaşına geldiğinde, vali ve eşi onu New Spain’de ağırlamak istiyor. Vali, Juana’nın mucizevi dehasını ve bilgisini göstermek için 40 kadar profesörden oluşan bir grubun Juana’ya sorular sorduğu halka açık bir ‘’gösteri’’ düzenliyor. Böylelikle, bilgisinin derinliği ve genişliği ile Juana tüm izleyenleri kendisine hayran bırakıyor.
4. BLAISE PASCAL
17.yüzyılın Dünyaca ünlü matematikçisi, fizikçisi ve filozofu Pascal da deha olduğu çocuk yaşta fark edilenlerden biri. Matematikçi ve vergi tahsildarı bir babanın oğlu olarak doğan Pascal, babası Etienne tarafından eğitilmiş. Fakat babası önce Yunanca ve Latince’de ustalaşmanın, ardından hayatlarının ilerleyen dönemlerinde matematik ve bilime yönelmenin çocuklar için en iyisi olduğunu düşünüyormuş. Bu sebeple, tüm matematik metinlerini evlerinden kaldırmış.
Pascal’ın kız kardeşi tarafından yazılan biyografisine göre, yakınında herhangi bir kaynağı olmayan Pascal hiçbir talimat olmadan matematikte mükemmelleşmiş. 12 yaşındayken, bir üçgenin iç açılarının her zaman iki dik açının toplamına karşılık geldiğini keşfetmiş. Bu o dönemin matematikçileri tarafından çok iyi bilinen fakat Pascal’dan saklanan bir gerçekmiş.
Pascal’ın bu keşfi üzerine oğlunun olağanüstü bir yeteneği olduğunu fark eden Etienne, fikrini değiştirmiş ve oğluna matematiksel kavramları öğretmeye başlamış. Nitekim, bu olaydan yaklaşık 3 sene sonra, Pascal’ın ilk orijinal matematik çalışması olan Essai Pour Les Coniques (Konik Kesitler Üzerine Deneme) yayımlanmış. Bu çalışma o kadar etkileyiciymiş ki dönemin düşünürlerinden Descartes, Etienne’yi çalışmayı kâğıda döküp oğlunun adıyla yayımlamakla suçlamış. Pascal bu etkileyici çalışmasından iki yıl sonra ise mekanik bir toplama ve çıkarma cihazı icat etmiş. Bu cihaz, önemli miktarda üretilen ve iş hayatında kullanılan ilk hesap makinesi olmuş. Hayatının geri kalanını Avrupa’nın en büyük matematiksel ve bilimsel zihinlerinden biri olarak geçiren Pascal, sadece bu konularda değil dini ve felsefi konularda da çalışmalar gerçekleştirmiş.
5. JUDITH POLGAR
Çocuk dehalar arasında Judith Polgar belki de en ilginç olanı. 1976 doğumlu olan Polgar’ın babası, bir eğitim psikoloğu olan Laszlo, olağanüstü zihinsel yeteneklerin doğuştan gelen yetilerden ziyade doğru eğitimden kaynaklandığına inanıyor. Buradan yola çıkarak herhangi bir çocuğu dâhiye dönüştürebileceğini iddia ediyor ve hatta Raise a Genius (Bir Dahi Yetiştirmek) adlı bir kılavuz bile yazıyor!
Zamanı için fikirleri tuhaf gelebilir ama sonuçta Laszlo’nun üç kızı da, yani pedagojik araştırması için test vakaları, birer satranç dehası haline geliyor. Sürekli bir satranç pratiği ortamında büyüyen Polgar kardeşler, rekabetçi satrancın erkek egemen dünyasını sallıyor ve birçok kişiyi ‘’erkek oyuncuların doğal bir şekilde üstün olduğu’’ varsayımını sorgulamaya zorluyor.
En büyük Polgar, Susan 15 yaşındayken Dünya’nın en iyi kadın oyuncusu oluyor. Ancak kısa süre sonra en küçük Polgar olan Judith, ablasını da gölgede bırakıyor. Aralık 1991’de, 15 yaşındaki Judith, büyük usta rütbesini kazanan en genç oyuncu oluyor ve 1958’de Bobby Fischer tarafından belirlenen rekoru kırıyor. Hayatını satranca adayan Judith, 2005 yılında ise satrançta en iyi oyuncular sıralamasında sekizinci sıraya yükseliyor ve o zamana kadar ilk ona girmeyi başarmış tek kadın oluyor.