İnsanların Göremeyeceği Renk Tonları
Minik Tospik yazdı. 6 Mayıs 2021 418 okunma
Dünyayı gördüğümüz şekilde algılıyoruz. Ancak dünya deneyimimiz, kısmen de olsa hem son derece karmaşık hem de sınırlı bir yapı olan görsel sistemimiz tarafından şekillendirilmektedir. Bazen “fiziksel olmayan” renkler olarak adlandırılan imkansız renkler, görsel dünya algımızı mümkün olan tek deneyim olarak görmememiz için harika bir hatırlatıcı rolü üstleniyor.
Çok iyi görüşe sahip kuşları ele alalım; Güvercin bir zamanlar “kanatlı iki göz” olarak tanımlanmış bir kuştur. Bunun yanı sıra kimi kuş türlerinde ultraviyole dalga boylarını görmelerine aracı olan ve onlara keskin renk görmüşü sağlayan “çift koni reseptörlü” bulunur. Ancak insan gözünde yalnızca üç ana rengin algılanmasına izin veren koni hücresi vardır: mavi, yeşil ve kırmızı. Renkli görüşü sağlayan bu koni hücreleri, rengi antagonistik (zıt çalışma mekanizmalı) bir şekilde kaydeder. Bu renk çatışmasından dolayıi bir renge çok uzun bir süre bakarsanız beyniniz başka geçiş renklerini oluşturacaktır.
Örneğin ilk olarak sarıya sonra ise siyaha bakarsanız kısa bir süre için baktığınız siyahın mavi rengi içerdiğini gözlemleyeceksiniz.
“Kısa bir süre için” olarak ifade ettik çünkü gördüğünüz renk, görünür renk aralığının dışında yer alıyor. Kulağa garip gelebilir ancak “zifiri” siyah mavidir; bu nedenle de “imkansız” bir renk olarak kabul edilir.
İmkansız renkler:
- Yasak Renkler
- Kimerik Renkler
- Hayali Renkler
olmak üzere üç çeşittir.
1) Yasak Renkler
Yasak renkler, gözümüzde bulunan ve renkleri algılamamızı sağlayan özelleşmiş koni reseptörlerinin antagonistik (zıt) çalışması sonucu gözlerimizin işleyemediği renklerdir.
“Kırmızımsı” bir yeşil hayal etmeye çalışın. Ancak ikisinin karışımı bir ton değil, biraz kırmızıya biraz da yeşile bir renk olmalı. Sarımsı maviye ne dersiniz? Hem sarıya hem de maviye benzer bir renk...
Zihninizde çizilen şey bir “boşluk”tan ötesine geçemedi değil mi? Bunun, nedeni bu renklerin var olmasına rağmen muhtemelen daha önce onları hiç görmemiş olmanızdır. Işık frekansları insan gözünde birbirini otomatik olarak iptal eden renk çiftlerinden oluşurlar ve insan gözü bu renk çiftlerini “aynı anda” göremez. Kırmızı – yeşil ve sarı – mavi sözde "yasak renkler" olarak biliniyor.
Yasak renkler, beynimizin algılayabildiği ancak “göz tarafından görülemeyen” renklerdir. Beynimizdeki bu algı sınırlaması ilk etapta rengi algılama şeklinden kaynaklanmaktadır. Retinamızda yer alan “rakip nöron” adı verilen sinir hücreleri, gözümüze gelen kırmızı ışık tarafından uyarılır ve beyne “kırmızı bir şeye bakıyorsun” mesajını verir. Ancak aynı süre zarfında rakip nöronların yeşil ışıklar tarafından görevi önlenir ve kırmızı görüş olayının gerçekleşmemesi için, beyne “yeşil bir şey görünüyor” mesajını iletir. Dolayısıyla birbiriyle antagonist (zıt) aktiviye gösteren bu renklerin algılanması aynı anda gerçekleşemez.
Benzer şekilde, sarı ışık başka bir rakip nöron grubunu uyardığında tam aksine mavi ışık onları bastırır. Özetle, farklı renk ikililerine sahip bu döron kümelerinde, renk ikilisi oluştuğu zaman kırmızı ışık yeşilin etkisini tam olarak ortadan kaldırır (aynı mantıkta sarı, maviyi tamamen iptal eder). Bu nedenle yalnızca tekil olarak algılayabildiğimiz bu renklere “yasak renkler” denmekte.
Yasaklanmış bir rengin neye benzediğini denemek ve görmek ister misiniz? Bazı bireylerin bu renkleri gerçekten algılayabileceğine dair kanıtlar var. Her iki "+" sembolü üst üste gelecek şekilde gözlerinizi çapraz yaparak aşağıdaki şablonu kullanın.
Kırmızı ve yeşil dışında farklı renk tonları ve aralıkları görüyorsanız geçici bir süreliğine de olsa imkansız renkleri algılamış olma ihtimaliniz var!
Günümüzde bilim insanları bu renklerin görülebileceğini savunuyor ve bunu keşfediyorlar. Bilim insanlarına göre, bu renkleri algılayabilmek için gereken en önemli şey bu renklerin nasıl görüleceğini irdelemek yerine bu renklerin nasıl “aranacağını” sorgulamak.
Ayrıca İlk Renkli Türk Sinema Filmi: Halıcı Kız adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.
2) Kimerik Renkler
Kimerik renkler kendi içinde:
- Hiperbolik
- Aydınlık
- Stygian
olmak üzere üç grupta incelenir.
Kimerik renkler, insan görüşünün renk kavramında görünmez ve algılanmaz. Bu adaptasyon, zihnimizin biz insanlara yarar sağlamak amacıyla gerçekleştirdiği bir uyumdur. “Renk yorgunluğu” adı verilen doğal bir göz sürecinin ardından oluşturulabilirler.
Bir renge uzun süre bakarsanız gözünüzün renk skalasındaki algı, geçici olarak karşıt renk ile yer değiştirecektir ve yeni renk aralıklarını oluşturacaktır.
Yukarıda gördüğünüz ton ve doygunluklar “hiperbolik” renlerdir. Yüksek renk doygunluğuna maruz kalındığında yorulan koni reseptörler, bu renkleri göz yorgunluğu olması durumunda yalnızca “geçici” bir süreliğine algılayacaktır.
Kimerik renkler, gözün maruz kaldığı ışığın rengi veya rengine doğrudan bir yanıt olarak görülemez. Ancak beyinde (özellikle de görsel kortekste) art arda iki renge bakılarak üretilebilirler.
Göz reseptörlerindeki renk hassasiyetlerini geçici olarak değiştiren doygun bir renge bakıldığında, koni reseptörlerde yorgunluk meydana gelir. Ortaya çıkan bu göz yorgunluğu sonucunda “geçici olarak” farklı renk geçişleri algılanır.
Ayrıca Kardeşlerin Kavgasından Yükselen Adidas ve Puma Markalarının Hikayesi adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.
3) Hayali Renkler
"Gerçek" renkler, temelde fiziksel bir ışık kaynağı tarafından üretilebilen renklerdir. “Hayali” renkler ise bu renk spektrumunun dışında olmasına ve hiçbir fiziksel nesnenin hayali bir renge sahip olmamasına rağmen renk uzaylarını tanımlayan matematiksel açıklamalar aracılığıyla bulunurlar.
İmkansız Renkler ile İlgili Çalışmalar
Renk Devrimi
Tarihte ilk "renk devrim" 1983 yılında zamanın önde gelen görsel bilimcilerinden biri olan Hewitt Crane ve meslektaşı Thomas Piantanida’nın "Science" dergisinde yayınlanan şaşırtıcı makalesiyle başladı.
“Kırmızımsı Yeşil ve Sarımsı Mavi Görmek Üzerine” başlıklı makalede bu iki görsel bilimci, yasak renklerin algılanabileceğini savundu. Araştırmacılar, kırmızı – yeşil ve mavi – sarı renk ikilisine ait şeritlerin birbirine bitişik olduğuna dair görüntüler elde etti.
Elde ettikleri bu görüntüleri, izleyicilerin gözlerine sabit olacak şekilde ayarlayan bir göz izleyici kullanarak onlarca gönüllüye gösterdi. Bu çalışma, gösterilen her bir rengin, ilgili şeritin her zaman aynı retina hücresine gönderilmesini sağladı.
Örneğin, bazı hücreler zamanla sarı ışık alırken diğer hücreler ise “aynı anda” yalnızca mavi ışık alabilmeyi başardı.
Gözlemciler, alışılmadık bu görsel uyaranın çizgileri arasındaki sınırların yavaş yavaş kalktığını ve şeritlerdeki renklerin birbiri üzerine yoğunlaştığını bildirdi. Gözlemcileri, oluşan bu görüntünün şaşırtıcı bir şekilde rakip mekanizmayı ortadan kaldırdığını ve daha önce hiç görmedikleri renkleri algıladıklarını söylediler.
Aynı deney sarı – mavi renk ikilisinde denendiğinde gözlemciler yine aynı sonucu gözlemlediklerini belirtti.
Bu durumdan oldukça etkilenen bir gözlemcinin sözleri şu şekilde: “Sanırım yasak renkler gerçekten algılanabiliyor! Görülmesinin gerçekten etkileyici ve buna değer olduğunu düşünüyorum.”
Günümüzde bilim insanları hala insanların yasak renkleri algılamasını mümkün kılan kesin mekanizmayı belirlemeye çalışıyor.