Tarihte Bilinen İlk Türk Devleti Hakkında Bilgiler

  • Fikir Mühendisi yazdı.
  • 27 Ocak 2021
  • 1.290 okunma

Türk tarihi, kökeni milat öncesinden bugüne uzanan çağlar boyunca pek çok araştırmalarla, yazılı ve yazılı olmayan kaynaklarla günümüze ışık tutmaktadır. Aslında bir ulusun kökeni araştırılırken yararlanılan pek çok sosyal bilim aracı, kendileriyle tarih sürecinde etkileşimde olan diğer uygarlıkların araştırılmasına da zemin hazırlamıştır. Örneğin Çinlilerle İpek Yolu'nun hakimiyetini ele geçirme pahasına yapılan mücadeleler, coğrafi yakınlık gibi durumlar da Çin devletinin tarihsel kaynaklarında Türklere de yer vermesinde etkili olmuştur. Çin kaynaklarında Türk ifadesi, töreli, kudretli, miğfer gibi adlarla tanımlanmıştır. Yazının bulunması, tablet, papirüs, kamdu, kağıt unsurlarının da kullanılması ve tarih yazıcıları vakanüvislerin de zaman içerisinde devlet görevlisi sayılmasıyla yaşanan pek çok tarihi olay, örf ve adetler hakkında fikirler edinilip, kayıt altına alınmaya başlandı. Türkler hakkında yazılı bilgiye ulaşmayı sağlayan ilk metinler olan Orhun Abideleri, Moğolistan sınırları içinde yer alan ve Türk adının geçtiği ilk belgedir. Zamanın güçlü Türk devletlerden biri olan Göktürkler döneminde ortaya çıkmış olan bu eser, hükümdarlar Bilge Kağan, Kül Tigin ve vezir Tonyukuk adına yaptırılmıştır. Danimarkalı bilim insanı Thomsen’in araştırmaları ile yazıttaki ifadelerin çevirisi yapılıp, devlet adamlarının, Türk örf ve gelenekleri hakkındaki bilgiler netlik kazanmıştır. Uzun yıllar boyunca göçebe, atlı bir yaşamı seçmiş olan Türklerin yazılı kaynaklara değin yaşamı hakkında bilgiler sınırlı düzeyde kalmıştır. Savaşçı bir kavim olma niteliğine sahip Türkler, Çin ile yaptığı savaşlarla batıya akın edişleriyle, Avrupa’nın demografik yapısını etkilemiş toplumlardan sayılıyordu.

Tarihte bilinen ilk Türk devleti Asya Hun Devleti’dir.

Asya Hun Devleti

Asya Hun Devleti

Teoman Dönemi

Teoman Dönemi

Milattan önce 220 yılında Asya Hun devleti kurulmuştur ve kurucusu Teoman (Tuman Yabgu) olarak bilinmektedir. Yerleşim yeri olarak Orhun, Selenga nehirleri ve Orta Asya steplerini seçmiş olan bu devletin başkenti Ötüken olarak bilinmekteydi. Türklerin ilk hükümdarlarına Yabgu denilmekteydi. Teoman’ın ilk eşi Ay Kaan’dır. Savaşçı özelliğini, askeri yapılanmasının disiplinli oluşu ve taktiklerinin ustalığıyla öne çıkaran Hun devleti, keşif amaçlı akınlar düzenlemesiyle dikkat çekerdi. Fakat bu akınların, Metehan dönemine kadar etkili olduğu söylenemezdi. Teoman’ın daha çok bir devlet idarecisi, siyasi bir erk kazanma amacını güttüğünü söylemek yanlış olmaz. Ekonomik, siyasi üstünlük arayışı zaman içerisinde Hunları zamanla Orta Asya’da önemli bir güç haline getirdi. Öyle ki tarihi kayıtlarda Büyük Hun İmparatorluğu, Asya Hun İmparatorluğu olarak adı geçmektedir. Fakat yine bu imparatorluk özelliğine yine taht mücadelesine girişeceği oğlu Metehan sayesinde ulaşacaktı. Kabile devleti, konar göçer bir yapılanma halinde yaşayışı tercih etmiş olan Hunlar, zor iklim koşulları ile mücadele etmiş, hayvancılıkla da yaşayışını sürdürmüş topluluklar olarak başka toplumların kabileleriyle de çatışmalar yaşamaktaydı. Teoman, çatışma halinde olduğu kavimleri bünyesine dahil etti. Hun Devleti, sonrasında geniş bir kitleye ulaşan nüfusu ile bölgede daha güçlü bir devlet haline geliverdi. Moğollar, Tunguzlar, Türklerden oluşan Hunlar, ilerleyen zamanda Orta Asya üzerinde yaklaşık 500 yıl gibi bir süre, Asya Hun İmparatorluğu adıyla hüküm sürmüş olacaklardı.

Metehan Dönemi

Metehan Dönemi

Mao-Tun adıyla bilinen Metehan, Hun devletinin kurucusu Teoman’dan sonra tahta çıkmış bir isimdir. Mete, babası Teoman’ın birinci eşten olan kendisi yerine üvey annesinden olan oğlunu tahta geçirmek istemesi üzerine bazı sorunlar yaşamıştır. Normalde veliaht olan ve tahta geçmesi beklenen Metehan’dır. Tahta geçme riskine karşı Yüeçiler tarafından alıkonulması ardından kaçarak kurtulan Mete, tahtını geri almak amacıyla babası, eşi ve oğluna karşı savaş açmıştır. Hun devletinin başına geçen Metehan tahta geçmesiyle Hunlar açısından yeni bir dönem başlamış oldu. Metehan Dönemi, Hunların devlet olma özelliğinden imparatorluk seviyesine çıkma yolunda bir milat olmuştur. Siyasi ve bazı ekonomik avantajları elde etmek maksadıyla, Çinli bir prenses ile evlenmiştir. Bu durumun Türk tarihinde bir yenilik gibi algılanması ve süregelmesi, zaman içinde bazı entrikaların Çin devleti tarafından ortaya konmasına neden olduğu bazı kaynaklarca desteklenmiştir. Metehan, dağınık halde yaşayan birçok bozkır kavmini, siyasi bir güç unsuru olması adına onları tek bayrak altında toplama amacını kimi zaman baskı uygulayarak kabul ettirdi. Özellikle Çin Devleti'nin, siyasi birliğini oluşturması, yayılmacılık için gereken nizamı sağlama da yaşadığı bazı sorunlar, dış tehditlere karşı onları önlem almaya itiyordu. Hatta Moğol ve Türklerin olası saldırılarına karşın, M.Ö 221 ve M.S 608 yıllarını kapsayan tüm bölümlerini de içine alan 21.196 km uzunluğa sahip olacak Çin Seddi yapımına girişmişlerdir. Kimi kaynaklar, Metehan’ın Çin Seddi'ni aştığı, onluk,yüzlük, binlik tümenler halinde oluşturduğu askeri yapıyla dönemin en üstün nitelikli hükümdarı olduğu yönünde bilgiler vermektedir. Metehan için bazı kaynaklarda Oğuz Kağan destanında Çin ve Hint seferleri ile adından bahsedilen Oğuz Kağan’ın Metehan olduğu yönünde görüşler hakimdir. Çin üzerine yaptığı akınlarla güney bölgelerinde Sarı Irmak kalelerini ele geçirerek önemli ticaret yollarının Hunlara geçmesini sağlamıştır. Metehan’ın bir diğer güçlü özelliği, askeri bir dehaya sahip olmasıdır. Ele geçirdiği toprakların, gelir kaynağı getirecek ürünlerini kullanması, ekonomik değeri olan tarım kaynaklarını halkına tahsis etmesi de devletin büyümesinde rol oynamıştır. Sivillerden oluşan ve eğitim anlamında yetersiz topluluklar yerine, eğitimli bir ordu, teşkilatlı bir yapının oluşması fikrini günümüze kadar taşıdı. İmparatorluk özelliği taşıyan ilk Türk kavmi de olan Hunlar, sınırları Japon denizinden Keşmir, Sibirya bölgesine kadar bir yapıya ulaştırmıştı. Bu başarıda kuşkusuz Metehan’ın  ileri görüşlülüğü, feraseti, askeri disiplin özelliğinin yanı sıra Çin’de yaşanan yönetim karmaşası ve ülke yönetiminde asayişin yerleşmemiş olması da etkiliydi.

Türk Kara Kuvvetleri-Metehan ilişkisi

Türk Kara Kuvvetleri-Metehan ilişkisi

Metehan’ın Türk tarihindeki önemini bizlere hatırlatan bir unsur olarak Türk Kara Kuvvetleri’nin kuruluş tarihini örnek verebiliriz. Türk ordusunun gücünü, Dünya üzerinde sayılı ordulardan biri haline getiren askeri bir deha, disiplin, taktiksel güç, Metehan’ın devlet lideri olduğu günü aynı zamanda Türk Kara Kuvvetlerinin kurulduğu gün olarak karşımıza çıkarmaktadır.

Sıkça Sorulan Sorular

Metehan’ın Çinliler üzerine yaptığı seferlerde Turan, sahte geri çekilme gibi savaş taktiğini uyguladığı sonrasında düşmanı kuşatma yolunu seçtiği bilinir. Psikolojik olarak yıpratma taktiğini de aynı şekilde örnek vermek mümkündür.

Hunların zaman içerisinde Çin ile yaptığı savaşlar, Metehan’ın ölümü, baskılar sonucu M.S 216 senesinde yıkılmıştır. Hunların bir bölümünün Avrupa’ya göç etttikleri de bilinmektedir. Macar uluslarıyla etkileşime girdiği ve birleştiği de tanımlanmıştır. Avrupa Hun İmparatorluğu olarak Atilla döneminde en parlak dönemlerini yaşamışlardır.

Leningrad Ermitage Müzesi’nde kumaş halı, keçeden yapılma ürünler, ölülerle birlikte gömüldüğüne inanılan at, maske, koşum takımları, insan görselleri korunmaktadır. Pazırık halısı, tarihte hun dönemine ait olarak dünyanın bilinen ilk özgün motifli sanat eseri olarak bilinir. Birçok toprak altı örtülü kurgan (anıt mezar) kazılar neticesinde günümüze aktarılan kalıntılardan bazılarıdır.

İlgili Yazılar