Sihirli Parmaklara Sahip En İyi 10 Piyanist
Cahil Uzman yazdı. 1 Aralık 2020 1.779 okunma
Dünyayı etkisi altına almış ve senelerdir kendilerinden söz ettirmiş olan piyano virtüözleri, adeta sihirli parmaklara sahiplermiş gibi insanlık mirasına birçok eser de bıraktılar. Kimi yorumlama konusunda kimi de beste yapma konusunda usta olan en iyi piyanistler kulaklarınızın pasını silip ruhunuzu arındırmak için dinlemenizi bekliyorlar.
1- Her Zaman Daha Uzağa: Sergey Rachmaninov
20.Yüzyılın en büyük piyanist ve bestecilerinden biri olan Sergey Rachmaninov, zengin ve aristokrat bir aileden geliyor. Ailesi de amatör olarak müzikle uğraşan Rachmaninov, yeteneği çocukluk yıllarında fark edilen bir piyanist. Bugüne kadar piyanoda en çok çalınan eserlerden biri olan Do diyez minör prelüd eserini 19 yılında yazan bestecinin Çaykovski ile tanışması hayatında bir dönüm noktası yaşattı.
BBC Music’in de dünyanın en iyi 20 piyanisti arasında gösterdiği Rachmaninov, okuduğu konservatuarda aldığı altın madalyanın ardından pek çok anlaşma imzaladı ve yayıncılar tarafından tanınmaya başladı. 1917 Ekim Devrimi’nin ardından ailesiyle beraber Rusya’yı terkeden Rachmaninov, bir daha geri dönmedi. Bu ayrılışın ardından ABD’ye yerleşen Rachmaninov, Amerika, Avrupa, Kanada ve Küba’da turneler gerçekleştirdi. Bolşevik rejimi eleştirdiği pek çok eseri olan Rachmaninov, Rusya’da Bolşevikler tarafından yasaklanmıştı. İşte sanatçının en çok çalınan o eseri:
2- Usta Bir Chopin Yorumcusu: Arthur Rubinstein
Polonyalı bir piyano virtüözü olan Rubinstein, 20. Yüzyılın çıkardığı en iyi piyanistlerden biri olarak anılıyor. Sanatçının piyanoda göstermiş olduğu Chopin ve Brahms performansları dünya çapında ünlenmesini sağlamıştır. 3 yaşına kadar konuşamamış olan Rubinstein, Yahudi bir ailenin çocuğudur. 2. Dünya savaşı sırasında Nazilerin Polonya’daki Yahudi varlığını tehdit etmesi üzerine ülkesini terk eden Rubinstein, ABD vatandaşı olmuştur. 1969’da 83 yaşındayken, Moskova’da verdiği konser, kariyerinin en görkemli performansı olarak anılmaktadır.
“Başarıya ulaşmanın en iyi yolu hayatın sunduklarını kabul etmektir” diyen virtüöz, 95 yaşında hayatını kaybetmiş ve cenazesinde Schubert'e ait 956'nın Adagio'sunun çalınmasını istemiştir. Tarihçi İlber Ortaylı’nın anlattığını göre, devlet davetiyle Türkiye’de de bir konser veren Arthur Rubinstein’i Ortaylı da dinleme şansına sahip olmuştur. Sanatçının en beğenilen Chopin yorumunu dinlemek için:
3- Dünyanın Geç Bulup Erken Kaybettiği Bir Değer: Dinu Lipatti
Dinu Lipatti, çok genç yaşta ölmesinin üzüntüsü tüm sanat camiası tarafından hissedilen bir piyano üstadıdır. BBC’nin en iyi 20 piyanist arasında gösterdiği Lipatti, Romen asıllı bir klasik besteci ve piyanisttir. Müzisyen bir ailede dünyaya gelen Dinu Lipatti, kendi vaftiz töreninde Mozart’ın bestelerini çalmıştır. Ünlü müzisyen ve besteci George Enescu’nun vaftiz oğlu olan Lipatti, çok genç bir yaşında lösemi hastalığı ile tanışmıştır.
1950 yılında lösemi ile savaşması ve kortizon tedavisi için bir araya gelen bir grup seçkin müzisyen, Dinu Lipatti onuruna bir kayıt çıkarmıştır. Hata olmasına rağmen bu kayda katılan Lipatti, yüksek bir performans göstermiştir. Sanatçı son konserini Fransa Besançon'da katıldığı bir resitalde vermiştir. Ünli piyanist Clara Haskil’in hakkında “Kendi dehasından utanan bir adam” olarak bahsettiği Lupatti, çok gençken ve kariyerinin henüz başındayken, 33 yaşındayken hayata veda etmiştir. Lupatti, kariyerinin henüz başında dünyadan ayrılmasına rağmen, en iyi piyanistler arasında yer almaktadır. Lupatti’nin muhteşem kayıtlarını dinlemek isteyenler için:
4- Dev Repertuar: Claudio Arrau
20. Yüzyılın adından en çok söz edilen bestekarlarından biri olan Claudio Arrau, çok geniş bir repertuara sahiptir. Şili’de dünyaya gelen Arrau, Brahms ve Schumann yorumcularından biri olarak kabul edilmektedir. Beethoven, Schubert, Chopin, Schumann, Liszt ve Brahms gibi birçok usta bestecinin repertuvarlarına sahip olan Arrau, özellikle Chopin ve Beethoven yorumlarıyla dikkat çekiyor.
Eğitimini Franz Liszt'in son öğrencilerinden olan Martin Krause'den ders alarak tamamlayan Arrau, iki kez Liszt ödülünü kazanarak profesyonel karyerine başlamıştır. Ölmeden birkaç yıl önce Şili’ye giden Arrau, Beethoven’ın 5. konçertosunu çalarak beğeni toplamıştır. Sanatçının performansını izlemek isteyenler için:
5- Tarihin Tartışmalı Piyanisti: Walter Gieseking
20. Yüzyıla damgasını vurmuş, Fransa’da doğmuş Alman asıllı piyano virtüözlerinden biridir. Nazi olup olmadığı yıllardır tartışma konusu olan bu piyanistin, 1949’da Amerika’da vereceği turne de dönemin tartışmaları sebebiyle iptal edilmiştir. Teknik ve yorumlaması sebebiyle oldukça ilgi çeken piyanist, 1942 yılında Alman hükümet tarafından konser vermesi için Türkiye’ye gönderilmiştir. İstanbul Beyoğlu’nda Ar Sinemasında sahne alan virtüözün en beğenilen yorumlarından biri de Moonlight sonatosudur.
Gieseking’in İkinci Dünya Savaşı’na denk gelen kayıtları ise, harika birer tarihi belge niteliği taşır. Savaşın en yoğun olduğu günlerde Berlin’de kayıt alan sanatçının, kayıt sırasında piyanosunun alçaldığı yerlerde dışardan bomba sesleri gelmektedir. İngiltere Nazi Almanyası’nı bombalarken kaydedilmiş bu eseri dinlemek isteyenler için:
6- Deli Mi Dahi Mi Karar Verilemeyen Bir Virtüöz: Martha Argerich
Arjantinli piyano virtüözü Argerich, henüz 3 yaşındayken piyano çalmaya başlamıştır. Henüz 5 yaşındayken Vincenzo Scaramuzza ile çalışmaya başlayan Argerich, ilk konserini 1949 yılında, 8 yaşındayken vermiştir. Müzik kariyerinde de özel hayatında da özgür ruhlu olmasıyla tanınan Argerich, müzik dünyasının kurallarına başkaldırmasıyla da biliniyor.
Müziğin yalnızca korkulardan ve araya çekilen sınırlardan arındırıldığında anlam ifade ettiğini söyleyen Argerich, BBC’nin en iyi piyanistler listesinde yer alıyor. Klasik müzik dünyasında, özellikle sert ve iddialı yorumların en iyi şekilde erkekler tarafından icra edilebileceği fikrini yıkan Argerich, Türkiye’de de konserler vermiştir. Sanatçı hakkında sahne korkusu olduğu ve bu yüzden bir kere sahne almamak için parmağını kestiği yönünde de pek çok söylenti vardır. Argerich’in yorumlarını dinlemek isteyenler için:
7- Ülkemizin Harika Çocuğu: İdil Biret
Müziğe olan ilgi ve yeteneği henüz 2 yaşında başlayan İdil Biret, 4 yaşında Bach'ın prelüdlerini çalacak kadar kabiliyetli bir çocuktu. İlk derslerini Mithat Fenmen’den alan Biret, henüz 7 yalındayken kendisi ve kendisi gibi olan çocuklar için mecliste çıkarılan “Harika çocuklar yasası” kapsamında yurtdışına gönderildi. Biret, Paris Ulusal Konservatuvarı’nı yüksek piyano, eşlikçilik ve oda müziği dallarında 15 yaşındayken birinci olarak bitirdi.
Sanat yaşamı da oldukça başarılı olan Biret, Kraliçe Elisabeth (Belçika), Van Cliburn (ABD), Busoni (İtalya), Liszt (Almanya) gibi pek çok yarışmada jüri üyesi oldu.
8- Bir Başka Chopin Tutkunu: Vladimir Ashkenazy
Rus asıllı piyanist, Uluslararası Çaykovski yarışmasında altın madalya kazanarak SSBC’en Londra’ya taşınmış ve sanat hayatına orada devam etmiştir. Rachmaninov ve Chopin’in tam piyano eserlerini, Beethoven’ın sonatlarını, Mozart’ın piyano konçertolarını ve Scriabin, Prokfiev ve Brahms’ın eserlerini repertuvarında bulunduran sanatçı, Chopin yorumlarıyla ünlenmiştir.
9- Çağımızda Yaşayan Bir Müzik Dehası: Leif Ove Andsnes
Norveç doğumlu piyanist, New York Times tarafından gücün ve hissedişin piyanisti olarak anılmaktadır. İçinde yaşadığımız çağın en önemli sanat insanlarından olan Andsnes, birçok ödülle beraber 8 tane de Grammy sahibidir.
10- Medar-ı İftiharımız: Fazıl Say
1970 senesinde Ankara’da doğan dünyaca ünlü piyano virtüözü Fazıl Say, henüz 4 yaşındayken piyano çalmaya başlamıştır. Sayın bebeklik yıllarında geçirdiği yarık dudak hastalığının tedavisi için üflemeli çalgı çalmaya başlaması üzerine, müziğe olan yeteneği de ailesi tarafından fark edilmiştir. Say müzik eğitimi Ankara Devlet Konservatuarında üstün yetenekli çocuklar için oluşturulan bölümde tamamlamıştır. Sadece yorumcu olmayan Fazıl Say, pek çok beste de yapmıştır. Nazım ve Metin Altıok Ağıtı oratoryoları, 4 farklı piyano konçertosu, Albert Einsteinın anısına hazırladığı birçok beste bulunan sanatçı, New York Filarmoni, Viyana Filarmoni ve St. Petersburg Filarmoni gibi pek çok büyük orkestra eşliğinde de performans sergilemiştir.
Aşık Veysel’in Kara Toprak isimli türküsünü klasik müziğe uyarlayan Say, çıkardığı albümle Amerika Birleşik Devletleri’nin Billboard listelerinde 6. sıraya kadar yükselmiştir. En iyi piyanistler arasında gösterilen Fazıl Say, Avrupa Birliği tarafından Kültür Elçisi unvanı da almıştır.