Hezarfen Ahmed Çelebi; Hayatı ve Tarihe Geçen Galata Uçuşu
Fikir Mühendisi yazdı. 3 Şubat 2021 1.219 okunma
Bugün sizlere tarihimizde önemli yer tutan isimlerden Hezarfen Ahmed Çelebi'nin, yaşam öyküsü ve teknolojik yoksunlukların olduğu bir dönemde onun çağdaş uygarlığa ışık tutan çabalarından bahsedeceğiz. “İstanbul Kanatlarımın Altında” adlı yapımı, hatırlayanlarınız olacaktır. 1996 senesinde yönetmen Mustafa Altıoklar’ın yönetmenliğini üstlendiği bu filmde, 17. yüzyıl Osmanlı döneminde ilk uçuş denemesi yapan bilgin Hezarfen Ahmed Çelebi’nin gayretleri ve dönemin koşulları yansıtılmıştı. Hezarfen Ahmed Çelebi ile ilgili biz de daha derin bir çalışmayı sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Hezarfen Ahmed Çelebi Kimdir?
Hezarfen Ahmed Çelebi 1609-1640 yılları arasında yaşamış, bilgin,matematikçi, havacı ve keşif alimidir. “Hezarfen” unvanını, dönemin padişahı IV. Murad zamanında alan Ahmed Çelebi, kökeni Farsça olan, halk arasında bin ilme sahip anlamına gelen ismi almak için epey yol almak zorundaydı. Günümüz tarih kaynaklarından olan, aynı yüzyılda yaşamış ünlü gezgin Evliya Çelebi’nin ünlü eseri “Seyahatname” de adından bahsedilmektedir. Dönemin şartları gereği, Ahmed Çelebi’nin başarmaya çalıştığı uçuş denemesi, insanoğlunun Ay yörüngesine çıkışı kadar ilgi ve heyecan uyandıran konularından biriydi. Gazneliler dönemi bilginlerinden İsmail Cevheri’nin aslında ona bir ilham kaynağı olması, onun peşinden gittiği bu buluşu tamamlama isteği Ahmed Çelebi’nin başarısında çıkış noktası olmuştur.
11. yüzyılda birçok yabancı ulusun ilkler anlamında uçuş hikayelerine çok defa rastlamışızdır. Bugünün teknolojisine ulaşmanın neredeyse imkansız olduğu o dönemlerde, en azından ışık tutmak adına bu girişimlerin payelerinin ne kadar büyük olduğu unutulmamaktadır. Cevheri de aynı şekilde, kapıya benzer bir kanat biçimini, vücut ağırlığı ile dengelemeye çalışmış, tasarımı ile başta ufak çaplı uçuş deneyimleri gerçekleştirmiştir. Halkı, uçuş denemesi için Nişabur Ulu Cami etrafına toplayan Cevheri, “Mühim olan göklere çıkmaktır ve şimdi ölümsüz bir olaya şahit olacaksınız.” demiştir. Büyük bir heyecanla izlenen bu gösteri, ne yazık ki uçuşunu gerçekleştirip inişi esnasında hızını ayarlanamaması nedeniyle Cevheri adına acı bir neticeyle sonuçlanmıştır. Cevheri, tarihte ilk hava şehitlerinden biri olarak bilinir.
Dünya'daki en ölümcül uçak kazalarını okumak için linke tıklayabilirsiniz.
İlk Yapay Kanatla Uçuş Hazırlığı
Hezarfen, matematiksel hesaplamaları, kuşların uçuş esnasındaki yapıları ve kanatların dayanıklılığını, sürekli test eden bir mucitti. Kanat tasarımlarını gerçekleştirmek için topladığı verileri, kendisinde olanlar ile birleştiriyordu. Hatta Cevheri’nin kısmen de olsa başarıya ulaşmasında etken olan çalışmalarından da feyiz alıyordu. Leonardo Da Vinci’nin çizimleri, kuşların morfolojik yapısı ile kanatların kaldırma özelliğini yansıtan çizimleri ve kaynakları araştırmalarına yol gösteriyordu.
I. Murad dönemi(1623-1640), Osmanlı’nın duraklama dönemlerinden olup, batıda olan gelişmelerin daha yakın incelendiği bir dönem olarak da bilinir. Yeniliklere, bilimin ışığında, çağdaş uygarlığa temel oluşturabilecek çalışmalara önem verilmekteydi. İstanbul-Okmeydanı, Ahmed Çelebi’nin denemelerine küçük çapta başladığı ve sonrasında ilerlemesinde hız kazandığı güzergah olarak seçilmişti. Çalışmalarda olabilecek tüm risk payları düşünülüyordu. Çelebi’nin kurduğu düzeneği ile birlikte uygun yükseklik ve aşılacak mesafe kararlaştırılmıştı. Aynı zamanda Ahmed Çelebi gerçekleştirdiği kartal kanat modeli ve denemeleri ile Sultan IV. Murad’ın da desteğini almış bir isimdi artık.
Galata Kulesi Üzerinden Uçuş
O gün geldiğinde kentte hazırlıklar hız kazanmış, halk bilgilendirilmiştir. Hatta dönemin sultanı IV. Murat da Sarayburnu semtindeki Sinan Paşa Konağı'nda gelişmeleri heyecanla beklemekteydi. İstanbul, tarihinde hiç yaşamadığı bir heyecana belki tanıklık etmesi için binlerce insanı sokaklara dökmüş, heyecanlı bir sessizlikle insanların izlemesi için Galata üzerinde bekleyen Hezarfen Ahmed Çelebi’ye odaklanılmıştı. İstanbul Boğazı’nı geçmeye hazırlanan Ahmed Çelebi, birkaç kanat çırpma provasının ardından, bedenine kenetlenmiş kanatları açarak kendini boşluğa bırakmıştı. Adeta bir kuş gibi kanatlarını çırpan Ahmed Çelebi, süzülerek İstanbul Boğazı üzerindeki uçuş yolculuğunu, izleyenlerin heyecanlı çığlıkları arasında gerçekleştiriyordu. Belirlenen güzergah Galata üzerinden Üsküdar Doğancılar mevki yönüne idi. Bu da hesaplamalara göre yaklaşık 3358 metrelik bir mesafeye denk geliyordu. Bu tip kanatlı uçuşun, motorsuz planör tipi uçuşların öncüsü olduğu düşünülür. O günün hava koşulunun yol açtığı hava akımına uyum sağlayıp yükselmek de fiziki güç yanında önemli faktörlerden biriydi mutlaka. Üsküdar Doğancılar meydanına 1632 senesinde başarılı bir uçuş sonrası inen Hezarfen Ahmed Çelebi’nin bu başarısı ülkede olduğu kadar bazı Avrupa ülkelerinde de geniş yankı yarattı. IV. Murad kendisine bir kese altını ödül olarak vermiştir. Ancak, Hezarfen Ahmed Çelebi’nin bu becerikliliği ve zekası tuhaf karşılanmıştır. Bu yüzden padişah IV. Murad’ın, “Bu adem her ne dilerse başarmakta, bu korkutucu bir alamettir.” diyerek Çelebi’yi daha sonra Cezayir’e sürgüne yolladığı, 1640 senesinde Cezayir’de vefat ettiği, edinilen bilgiler arasındadır. Uçuş sonrası, Avrupa’da “Bir Türk’ün tarihte görülmemiş uçuş denemesi başarıyla sonuçlandı.” şeklindeki bir haberin, Avusturyalı bir yazılı kaynakta yer aldığı rapor edilmiştir. Bu konu, aynı zamanda Boğaz üzerinden gerçekleşen bir uçuş olduğundan, kıtalar arası bir uçuş olarak adlandırılması adına önemli bir buluştu.
Hezarfen Uçuşuna Dair Görüşler
Günümüzde ise tarihimizde gerçekleşen bu uçuşa dair, bazı tarihçilerimiz arasında farklı görüşler öne çıkmaktadır. Havacılık konusunda görüşlerine başvurulan aerodinamik koşulları hesaplayan bazı akademik uzmanlar 3358 metrelik bu mesafenin süzülme oranıyla yol alması için düşey ve yatay mesafeler için öngörülmüş olan hareket açılarıyla, malzemeler hafif de olsa, delta özelliğindeki kanatlarla yolun aşılamayacağı görüşünde birleşmişlerdir. Bunun ancak lodosun etkisiyle sağlanabilecek bir hava akımıyla gerçekleşmiş olabileceğini var sayarlar. Evliya Çelebi seyahatnamesinde, günlüğe konu olmuş bu olayın ilminin pek çok kaynak tarafından doğrulanamaması nedeniyle, İlber Ortaylı, Halil İnalcık gibi önemli tarih araştırmacıları bu durumun efsaneden ibaret olduğu şeklinde görüşler ortaya atmıştır.
Hezarfen Ahmed Çelebi adına, PTT İdaresi, Çelebi’nin Galata üzerinden uçuşunu temsilen, 1950 tarihli Sivil Havacılık kongresi için hatıra pulu oluşturmuştur. 2010 senesinde Hezarfen hareketi adıyla bir animasyon, ülke tanıtımları için yapılmıştır. İstanbul’un Çatalca ilçesine bağlı özel havalimanı olan İstanbul Hezarfen Havaalanı tescilli ilk özel havaalanı olarak 1992’den bu yana kullanılmaktadır.
Lagari Hasan Çelebi’nin Roketli Uçuşu
Sultan IV. Murad dönemine ait uçuş denemeleri sadece Hezarfen Ahmed Çelebi ile sınırlı kalmamıştır. Dünya tarihine dünyadaki ilk yerli roketi bulan, insanlı uçuşu gerçekleştiren isim olarak adını yazdırdığı söylenen bir diğer isim Türk Mühendis Lagari Hasan Çelebi olmuştur. Yedi kollu fişekten oluşturduğu bir füzeyle birlikte kendisini Saray Burnu üzerinden uçurmayı başaran Lagari Hasan Çelebi, belli bir süre uçtuktan sonra kanatlarıyla karaya iniş gerçekleştirdiği söylenen bir başka mucidimiz olarak adından bahsedilmektedir. Yine bu durum Evliya Çelebi hatıralarında bahsedilen 1633 yılında gerçekleştiği belirtilen bir olay olarak kayıtlara geçmektedir. Yakın zamanda, sinemaya aktarılmış bir yapım olan “İstanbul Kanatlarımın Altında” filminin içeriğinde Hezarfen Ahmed Çelebi ile birlikte Lagari Hasan Çelebi’nin de çalışmaları yer bulmuştur.
Havacılık ve uçaklar ile ilgili bilgiler linkteki yazımızda!
Hezarfen Ahmed Çelebi’nin Matematik ve Fen ilmine kattığı boyut, formüller ilimin yayılması yönünde tesir ettiği yönünde görüşleri arttırmıştır. Dönemin koşulları gereği, belki planlanan bu uçuşun başarı kazanması akla mantığa uygun gelmiyordu. Bu yüzden başarı da bazen beraberinde çalkantılı durumlara neden olabilirdi. Keza Hezarfen Ahmed Çelebi’nin koşulları zorlaması, insani özelliğini, bilimsellikle aşması yönünde yorumlanabilir. Dünyada bir ilki gerçekleştirmek o zamana ait kabul edebileceğimiz bir durum olmasa bile, keşiflerin ilerlemesine önemi hiçbir zaman yadsınamayacağı bir gerçektir.