Osmanlı İmparatorluğu Sınırlarının ve Yüzölçümünün Tarihçesi
Minik Tospik yazdı. 11 Eylül 2021 711 okunma
Osmanlı Devleti’nin kökenleri, Anadolu’nun farklı bölgelerinde Türk kökenli ve göçebe tabiatlı birkaç küçük Müslüman beyliğin görülmeye başlandığı 11. yüzyılın sonlarına kadar götürülebilir. Bu beyliklerin başlıca amacı, Büyük Selçuklu Devleti’nin sınırlarını Bizans’a arşı savunmaktı; hatta bu amaç pek çok Türk’ün Anadolu’ya göç etmesiyle pekiştirilmiştir. Ancak Selçuklu’nun Malazgirt Savaşı’yla Bizans’a karşı kazandığı zaferin ardından Beylikler, Selçuklu egemenliğini aşarak kendi hükümdarlıklarını açıkça ilan etmek için fırsat aramışlardır.
Bizans İmparatorluğu yaklaşık 4 asır daha devam edecek ve Haçlı seferleri bu Türk egemenliğine itiraz edecekti. Fakat Malazgirt zaferi Anadolu’da Türk egemenliğinin başlangıcını çoktan işaret etmişti. Daha sonra Bizans’ın zayıflaması ve Selçuklu ile Mısır ve güney Suriye’deki siyasi rekabetin artması, Beyliklerin bu durumlardan faydalanmasına ve birleşmelerine yardımcı olan ana faktörler olmuştu.
Bu beylikler arasında, Ertuğrul’un kurduğu ve liderliğini üstlendiği, Sakarya’nın nehir vadisinde Söğüt bölgesine yerleşen Oğuz Türklerinin Kayı boyu da bulunuyordu. Ertuğrul 1280’de öldüğünde, yerine oğlu Osman geçti ve kocaman imparatorluğa dönüşecek olan devleti kurdu.
1359
Babasının ölümünden sonra, 1299’da Osman Gazi Bilecik, İnegöl ve Yarhisar’ı fethetti ve resmi olarak bağımsızlığını ilan etti. Hükümdarlığı süresince 1301’de Yenişehir, 1326’da derhal başkent yaptığı Bursa’yı, 1331’de İznik’i, 1337’de İzmit’i Osmanlı topraklarına dahil etti. 1345’te Karesioğulları Beyliği’ni de kendi devleti sınırları içerisine alan Osman Gazi, son olarak ettiği yardım karşılığında Gelibolu Yarımadası’ndaki Çimpe Kalesi’nin sahibi olunca Osmanlı Devleti, ilk Rumeli bölgesini kazanmış oldu. Dolayısıyla, I. Murat tahta geçmeden hemen önce 1359’da Osmanlı’nın sınırları İstanbul hariç Marmara Bölgesi’ne hakimdi diyebiliriz.
Ayrıca Dünya Tarihine Damga Vuran Gelmiş Geçmiş En Büyük 9 İmparatorluk adlı yazımıza göz atın!
1389
I. Murat tahta geçtiğinde hedefi Balkanlar yönü oldu. Öncelikle Edirne’yi almasına karşın daha sonra bölgeyi geri almak isteyen Sırp, Macar, Eflâk, Bulgar ve Bosna birleşik ordularıyla çarpıştı. Bu çarpışmadan zaferle ayrılan Murat, Edirne’nin yanı sıra Yunanistan, Sırbistan ve Bulgaristan’ı da topraklarına dahil etti. Ardından para karşılığında Yalvaç, Akşehir, Beyşehir, Karaağaç, Seydişehir, Isparta ve Eğirdir’i; çeyiz yoluyla Simav, Tavşanlı, Kütahya ve Emet’i devlet sınırlarının içerisine aldı. I. Murat öldüğünde, ülkenin sınırları Avrupa’da Macaristan’a, Anadolu’da ise (Manisa-Antalya arasında 1 üçgenlik yer haricinde) Konya’ya kadar dayanmıştı.
1451
I. Murat’ın ardından tahta geçen Yıldırım Bayezid, Anadolu’da siyasi birlik kurma çalışmalarında bulundu. Germiyanoğulları, Aydınoğulları, Hamitoğulları, Saruhanoğulları ve Menteşeoğulları beyliklerini Osmanlı Devleti topraklarına dahil etti. 1392’de ise Candaroğullu topraklarını fethettti. Yıldırım Bayezid’in Timur’a esir düşmesi, devletin ‘Fetret Devri’ne girmesi ve ardından taht kavgalarının başlamasıyla 1402’den II. Murat’ın tahta çıktığı 1421 senesine dek herhangi bir fetih-yayılma politikası izlenemedi.
II.. Murat, kendi döneminde Germiyanoğullar, Aydınoğulları, Tekeoğulları ve Menteşeoğulları beyliklerini tamamıyla Osmanlı Devleti sınırlarına dahil etti. II. Murat 1451’de vefat edip tahtı tamamen bıraktığında devletin sınırları doğuda Sivas’ta bitiyor, batıda ise İstanbul hariç Belgrad’a dayanıyordu.
1481
Babasının ölümünden sonra tahta çıkan II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmet), tahta çıkışından yalnızca 2 yıl sonra, henüz 21 yaşındayken, 1453’te İstanbul’u fethetti. Bu başarısıyla Orta Çağ’ı bitirerek Yeni Çağ’ı başlatan II. Mehmet, 1460’ta Mora Despotluğu’nu, 1461’de Trabzon İmparatorluğu’nu sonlandırdı; topraklarını Osmanlı Devleti’ne dahil etti. Karamanoğulları ve bu beyliği koruyan Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ı yenerek sınırlarını Fırat Nehri’nin batısına kadar genişletti. Ege Denizi’ndeki Girit haricindeki tüm adalarda Venedik egemenliğini sonlandırdı. Sadrazamının Akdeniz kıyıları ve Toroslar’ı ele geçirmesiyle Osmanlı Memlükler’e komşu oldu. Yine aynı dönemde Sudak, Kırım Hanlığı ve Kefe devletin hakimiyetine girdi. Karadeniz’deki Ceneviz egemenliğini tamamen bitirdi.
‘Karadeniz bir Türk gölü haline geldi.’
1520
1481’de babası Fatih Sultan Mehmet’in ölümüyle tahta geçen II. Bayezid, 1483’te Hersek, 1484’te Kili ve Akkerman’ı topraklarına dahil etti. 1499-1503 seneleri arasında yapılan savaşlarla Koron, Modon, İnebahtı ve Navarin limanlarını kazandı. Babasının Şahkulu İsyanı’nın bastırmasıyla tahtı bırakmak zorunda kalmasıyla tahta geçen I. Selim (Yavuz Sultan Selim), Ortadoğu’yu fethiyle imparatorluğu İslam liderliğine taşıdı. I. Selim’in saltanatından önce devlet, çoğunlukla batıya ve beyliklere karşı genişleme politikasında yürütüldüğü için Yavuz Sultan Selim ani değişikliğin sembolü oldu. 1520’de ölmeden hemen önce, imparatorluk neredeyse 4.000.000 km2 alana yayılmıştı. Bu çalışmalar arasında Eflak, Kırım Hanlığı, Moldavya ve Cezayir gibi bağımlı-vasal devletlerin tamamen Osmanlı’ya dahil olması da vardı.
1566
I. Süleyman (Kanuni Sultan Süleyman), 16. Yüzyıl Avrupa’sının önde gelen hükümdarlarından oldu; Osmanlı ordularını Belgrad ve Rodos’un Hristiyan kalelerini ve Macaristan’ın çoğunu fethetmeye yönlendirdi. 1541’de Orta Macaristan’ı ilhak etti ve Transilvanya Osmanlı vasalı haline geldi. Ancak Batı ve Kuzey Macaristan ve Hırvatistan dahil olmak üzere Macaristan Krallığı’nın geri kalanı hala Habsburg’un elindeydi. I. Süleyman, Safevi hanedanıyla çatışarak Irak’ı da topraklarına dahil etti. Kanuni vefat ettiğinde, imparatorluğun donanması Akdeniz’den Kızıldeniz’e ve Basra Körfezi’ne dek olan tüm denizlere hâkim durumdaydı.
1622
IV. Murat dönemindeki Kasr-ı Şirin Antlaşması, Safevi İran ile Osmanlı İmparatorluğu arasında 17 Mayıs 1639’da imzalanan antlaşma, 1623’te başlayan savaşı sona erdirdi ve neredeyse 150 yıl süren aralıklı savaşların son çatışması olarak mücadeleyi sona erdirdi. Antlaşma, Güney Kafkasya’daki Erivan’ı İran’a ve Bağdat dahil tüm Mezopotamya’yı Osmanlılara vererek Orta Doğu’daki bölgeleri böldü.
1683
3 Ocak 1681’de Rusya-Türk Savaşı’ndan sonra Rusya, Osmanlı ve Kırım Hanlığı tarafından Bahçesaray’da imzalanan antlaşmada, 20 yıllık ateşkes kabul edildi ve Dinyeper Nehri Osmanlı ise Moskova arasındaki sınır olarak kabul edildi. Dönemin padişahı IV. Mehmet, daha sonra Moskova’nın sol tarafı Ukrayna bölgesinde ve Zaporozhian Kazak bölgesinde egemenliğini tanıdı; Bratslav bölgesi ve Podolya Osmanlı kontrolünde kaldı. Dolayısıyla Osmanlı, bu dönemde toprak kaybetti.
1699
26 Ocak 1699’da, Karlofça Antlaşması imzalandı ve 1683-1697 Avusturya-Osmanlı Savaşı’nda Osmanlı’nın kaybı kabullenmesiyle sonuçlandı. Antlaşmaya göre Osmanlılar Macaristan, Transilvanya ve Slavonya’nın çoğunu Avusturya’ya verirken Podolya ise Polonya’ya geri verildi. Öte yandan Dalmaçya’nın çoğu, Mora ve Girit ile birlikte Venedik’e geçti. Yani Osmanlı, II. Mustafa döneminde yeniden toprak kaybetti.
1718
İmzalanan Pasarofça Antlaşması daha çok askeri durumu yansıtıyordu. Osmanlı, Sırbistan topraklarının yarısından fazlasını, kuzey Bosna’nın küçük şeridini ve Küçük Eflak’ı Avusturya’ya kaptırmıştı. Ancak Karlofça Antlaşması ile kaybettiği Mora Yarımadası ve Girit’i Venedik’ten geri aldı.
1739
Bu tarihte imzalanan Belgrad Antlaşması ile Habsburglar, Belgrad ile beraber Kuzey Sırbistan’ı ve Pasarofça ile aldıkları Küçük Eflak’ı Osmanlılara bıraktılar ve sınır çizgisi Sava ve Tuna nehirleri olarak kabul edildi.
1774
Küçük Kaynarca Antlaşması, zamanının güçlü Osmanlı İmparatorluğu’na açık ara en aşağılayıcı darbe oldu. Osmanlılar, Yedisan bölgesinin Dinyeper ve Güney Bug nehirleri arasındaki kısmı Rusya’ya verdi. Bölge, Rusların Karadeniz’e ilk doğrudan erişimini sağlıyordu. Ayrıca yine Küçük Kaynarca ile Osmanlı Rusya’ya, Kırım’ın Kerç ve Enikale limanlarını, Kafkasya’daki Kabardey bölgesini teslim etti.
1792
9 Ocak 1792’de imzalanan Yaş Antlaşması, Rusya’nın Karadeniz’deki artan egemenliğini doğruladı. Antlaşma ile Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi resmî olarak tanındı ve Osmanlı Yedisan bölgesini Rusya’ya devretti; Dinyester Avrupa’da Rus-Türk sınır oldu.
1829
İmzalanan Edirne Antlaşması, Osmanlı egemenliğini tamamen devirmeden Eflak ve Boğdan’ı Rus askeri yönetimine sokarak onlara ilk ortak kurumları verdi. Antlaşma ayrıca, Rusya’ya Karadeniz’in doğu kıyısının çoğunu ve Tuna Nehri’nin tüm deltasını ve ağzını verdi. Osmanlı, Rusya’nın Gürcistan ve bugünkü Ermenistan’ın bazı bölgeleri üzerindeki egemenliğini tanımış oldu. Dolayısıyla, 1829’da imparatorluğun Karadeniz’deki etkinliği epey azaldı.
1830
Londra Protokolü’nde, Yunanistan tamamen bağımsız ve egemen krallık olarak tanındı. Aynı yıl 5 Temmuz’da Fransız birlikleri, üç haftalık seferin ardından Cezayir’e girdi. Yani hem 313 yıllık hakimiyetin üstüne Osmanlı, Cezayir’deki Naipliği hem de Yunanistan topraklarını kaybettiler.
1878
Berlin Antlaşması, Romanya, Sırbistan ve Karadağ prensliklerinin tam bağımsızlığını, Bulgaristan’ın ise özerkliğini ama Osmanlı hakimiyetini tanıdı. Batılı Büyük Güçler buna itiraz edince, Kuzey Trakya’nın çoğu Doğu Rumeli özerk bölgesine dahil edilirken, Trakya’nın geri kalanı ve Makedonya’nın tamamı Osmanlı egemenliğine geri verildi.
1881
Fransız ordusu, Tunus birliklerinin Fransa’nın Kuzey Afrika’daki başlıca kolonisi olan Cezayir sınırını geçtiğini iddia ederek Tunus’u işgal etti ve daha sonra imzalanan antlaşmayla Tunus resmî olarak Fransa’nın hakimiyetine verildi. Ayrıca Osmanlı, aynı sene Teselya’nın çoğunu ve güney Epir’in bir kısmını Yunanistan’a verdi.
1908
Jön Türk Devrimi, Osmanlı eyaleti Bosna’nın, zaten bölgeyi 1878’den beri askeri olarak işgal eden Avusturya-Macaristan’a kaptırmasıyla sonuçlandı. Öte yandan, Bulgaristan’ın vergi sorumlusu prensliği tam bağımsızlığını ilan etti. Bulgaristan, aynı zamanda özerk Osmanlı Doğu Rum vilayetini ilhak etti.
1912-1913
Trablusgarp Savaşı’nda İtalya, Osmanlı’nın Trablusgarp eyaletini ele geçirdi ve Libya olarak tanınan bölgeyi oluşturdu. I. Balkan Savaşı’nın ardından, Osmanlı haraç devleti olan Samos Özerk Prensliği de Yunanistan’a ilhak edildi. Ayrıca İtalya, Rodos Adası dahil olmak üzere, Anadolu’ya yakın öncelikle Yunanca konuşulan Oniki Adalar’ı da ele geçirdi. Balkan Savaşları tamamen bittiğinde, 1 Aralık 1913’te Girit adası da Yunanistan sınırlarına dahil edildi.
1914
Osmanlı’nın Kasım 1914’te Müttefiklere savaş ilan etmesinin ardından İngiltere, 1878’den beri işgal ettiği Kıbrıs’ı resmi olarak ilhak etti. Ayrıca Sudan ile beraber Mısır, Osmanlı toprağı olmaktan çıktı.
Ayrıca Tarihe Damga Vurmuş Dünya'nın En Büyük 3 İmparatorluğu adlı yazımıza göz atın!
1923
Osmanlı İmparatorluğu’nun bölünmesini, Anadolu ve Doğu Trakya kısımlarını düzenleyen daha önce imzalanan Sevr Antlaşması’nın feshini öngören barış antlaşması Lozan ile Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki Ankara merkezli TBMM resmen tanınmış, Osmanlı İmparatorluğu’nun feshedilmiş, meclisin Misak-ı Milli kararları ve Türkiye Cumhuriyeti uluslararası alanda kabul edilmiş oldu.