Roma İmparatorluğu Tarihi, Yapısı ve Sosyal Hayat

Minik Tospik yazdı. 23 Kasım 2021 696 okunma

Latince adı Imperium Romanum olan ve M.Ö. 27 yılında Augustus’un kurduğu büyük imparatorluğun ilk başkenti Roma’dır ve 330 yılında Konstantinopolis’in başkent oluşuna kadar bu unvanı korumuştur. Tarihin en güçlü imparatorluklarından birisi olan ve mutlak monarşi ile yönetilen Roma İmparatorluğu üç kıtada toprakları bulunan büyük imparatorluktur. Daha çok Latince’nin konuşulduğu ülkenin bazı bölgelerinde Yunanca da konuşulan diller arasında yer alırdı.  

Antik çağda Roma Cumhuriyeti döneminde devleti tek başına yönetebilecek yetkiler alan Augustus, Cumhuriyet yönetiminde kimseye verilmemiş haklara sahip olarak Antik Roma Devletini kurdu. Kendisinden sonra da devletin tek kişi tarafından yönetilebileceği anayasal düzenlemeler getirdi.

Gelin şimdi bu büyük imparatorluğun muhteşem tarihine biraz daha yakından bakalım.

Roma İmparatorluğu Tarihi

M.Ö. 27’de kurulmuş olan Roma İmparatorluğu ‘Antik Roma Devleti’ olarak tarihi kaynaklara geçti. Roma İmparatorluğu zaman içinde Batı ve Doğu olmak üzere ikiye ayrıldı. Bölünmeye Diokletian reformu oldu. Yaşanan iç karışıklıklar nedeniyle, iki yüzyıl boyunca Roma İmparatorluğu iki koldan yönetildi.

Tarih kaynaklarına göre Roma İmparatorluğu nüfusu 58 milyondur. Dönemin Dünya nüfusuna oranlandığında en yoğun nüfusa sahip devletlerden birisiydi.

Ayrıca Roma İmparatorluğu'nu Anlatan 12 Film listemize de bakabilirsiniz.

Roma İmparatorluğu Kuruluşu

İtalya yarımadasında doğan İmparatorluk, bölgenin jeopolitik konumundan faydalanarak kısa sürede seferlerini arttırdı ve imparatorluk yolunda önemli adımlar attı. Fetihler yaparak ve fethettiği bölgeleri asimile ederek Batı Avrupa ve Akdeniz'i çevreleyen bölgede egemen oldu. Avrupa, Asya ve Afrika'da hızla varlığını hissettiren Roma İmparatorluğu bu bölgelerdeki mimari yapıyı da etkiledi. Persler ve Yunanlılar ile girdiği çatışmalardan güçlenerek çıktı ve büyümesini sürdürdü. Anadolu'ya ulaştıktan sonraki dönemde varlığını Doğu Roma imparatorluğu olarak anılmaya başlandı.

Roma İmparatorluğu’nun Yayılması ve Bölünmesi

Büyük Roma İmparatorluğu Batı'da İspanya, Doğu'da Hazar Denizi, Kuzey'de İngiltere, Güney'de Afrika'ya kadar yayılan topraklara sahipti. Ayrıca Orta Doğu bölgesinde de toprakları bulunmaktaydı. 5.9 milyon kilometre karelik alanda çok uzun yıllar hükümdarlığını sürdüren Büyük Roma İmparatorluğu, Kavimler Göçü'yle başlayan karışıklıkların ardından 395 tarihinde batı ve doğu olmak üzere ikiye ayrıldı.

Batı Roma İmparatorluğu (395-476)

Bölünmenin ardından Batı Roma İmparatorluğu'nu yönetenler kukla imparatorlardı. İmparatorluğun gerçek yöneticileri çoğu kez magister, militum ve patrici unvanlarına sahip kudretli askerlerdi.

474 yılında Julius Nepos Batı Roma İmparatoru oldu. 475 yılında Flavius Orestes ayaklandı ve oğlu Romulus Augustus'u Batı Roma’nın imparatoru yaptı. Nepos ise kaçtı. Ancak Doğu Roma imparatoru Zeno bu atamayı tanımadığı için Romulus gaspçı konumundaydı ve Nepos yasal olarak hala Batı Roma imparatoruydu. Buna rağmen Romulus Augustus tarih kaynaklarında son Batı Roma imparatoru olarak geçer.

476 yılında paralı Germen askerlerinin İtalya'da toprak edinme talepleri kabul edilmeyince askerler ayaklandı. Ayaklanmayı yöneten de Germen Kralı Odoacer’di. Odoacer ve adamları Komutan Orestes'i ele geçirerek idam etti. Ardından Ravenna zapt edildi ve İmparator Romulus Augustus tahttan indirildi. Germenler çok geçmeden İtalya'nın geri kalan kısmını da ele geçirerek Batı Roma İmparatorluğu'na son verdi.

Batı Roma İmparatorluğun dağılması, tarihçiler tarafından Antik Çağ’ın sonu, Orta Çağ'ın başlangıcı olarak kabul edilir.

Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu (395-1453)

Batı Roma İmparatorluğu 5. yüzyılda yıkıldı ama daha zengin ve daha güçlü olan Doğu Roma İmparatorluğu ayakta kaldı. 6. yüzyılda İmparator 1. Justinianus döneminde İtalya ve İllirya'nın belli bölümünü Ostrogotlardan; Kuzey Afrika'yı Vandallardan; Hispania'nın güneyini de Vizigotlardan geri aldı. Hispania'yı uzun süreli elinde tutamadı ama Kuzey Afrika yüz yıla yakın süre Doğu Roma'ların hâkimiyetinde kaldı.

1. Konstantin, imparatorluğu yeniden organize ederek Konstantinopolis'i başkent yaptı ve Hristiyanlık dinini yasallaştırdı. Roma uygarlığı, kültürel açıdan yoğun olarak Antik Yunan’dan ilham aldı. Antik Roma, Batı dünyasında sanat, edebiyat, dil, hukuk, savaş, mimari ve teknoloji gibi alanların gelişimine büyük katkıda bulundu.

1000 yıldan fazla hüküm süren Doğu Roma imparatorluğu iç karışıklıklar ve mülteci krizleri sebebi ile krizler yaşamakta iken; Fatih Sultan Mehmet döneminde altın çağını yaşamakta olan Osmanlı İmparatorluğu'nun Konstantinopolis'i fethetmesiyle 1453 yılında yıkıldı.

Konstantinopolis'in fethi aynı zamanda Orta Çağ’ı bitiren ve Yeni Çağ’ı başlatan olay olarak tarihe geçti.

Doğu Roma İmparatorluğu’nun Yönetim Şekli ve İmparatorları

Yönetim şekli Otokratik Monarşi olan devlette imparator tek ve mutlak yöneticiydi; gücünü ilahi kaynaklardan aldığı kabul edilirdi. Yasama organı Senato olan yönetimde Senatonun gerçek anlamda yasa koyucu otoritesi yoktu ama saygıdeğer unvanları olan onursal konsül olarak varlığını sürdürdü. 8. yüzyıl sonlarında, başkentteki gücün sarayınki ile birleştirilmesi amacıyla kamu idaresi meydana getirildi.

İmparatorluğu yönetmek üzere tahta çıkan imparatorların isimleri ise sırasıyla şöyleydi:

  • 330 - 337 Büyük Konstantin
  • 457 - 474 I. Leo
  • 527 - 565 I. Justinianus
  • 610 - 641 Herakleios
  • 976 - 1025 II. Basileios
  • 1081 - 1118 I. Aleksios
  • 1259 - 1282 VIII. Mihail
  • 1449 - 1453 XI. Konstantinos

Roma İmparatorluğunda Ekonomi

Doğu Roma/Bizans ekonomisi, yüzyıllar boyunca Avrupa ve Akdeniz'in en ileri ekonomisi olmayı başardı. Avrupa, Orta Çağ dahil, Bizans'ın ekonomik gücüne ulaşamadı. Konstantinopolis, çoğu zaman tüm Avrasya ve Kuzey Afrika ticaret ağının ana merkezi oldu. 6. yüzyılın ilk yarısına kadar, Bizans ekonomisi istikrarlı büyüme gösterdi.

Roma İmparatorluğunda Bilim ve Hukuk

Antik felsefe ve metafizik ile doğrudan bağlantılı olan bilim çalışmaları gerçekleşti. Aya Sofya'nın mimarı olan Yunan matematikçi Milet’li İsidoros ile Arşimet'in çalışmalarını derleyerek yeni geleneğin işaretleri verildi. Bizans Rönesansı sırasında Matematikçi Leo tarafından kurulmuş olan matematik ve mühendislik okulu aracılığıyla canlı tutulan bu gelenek sayesinde pek çok antik kaynak bugüne ulaşmayı başardı. Bu sayede, geometri uygulamaları Romalılara ait uzmanlık alanı olarak kaldı.

Hukuk alanında, I. Justinianus'a ait reformların, içtihat biliminin radikal değişimine etkisi oldu. III. Leo'nun ‘Ecloga’sı Slav dünyasında yasal kuruluşların örgütlenmesini etkiledi. 10. yüzyılda VI. Leon bütün yasaları Yunanca olarak kanunlaştırdı ve sonraki bütün Roma/Bizans hukukunun temelini oluşturarak günümüze kadar devam etti.

Din

Bizans İmparatorluğu’nda teokrasi egemenliği vardı ve Tanrı'nın ülkeyi imparator vasıtasıyla yönettiğine inanılırdı. İmparatorluğun diyanet işlerindeki rolü hiçbir zaman belirli, yasal çerçevesi çizilmiş güce dönüşmedi. Roma'nın gerilemesi ve diğer Doğu Patrikhanelerindeki anlaşmazlık yüzünden Konstantinopolis, 6-11. yüzyıllar arasında Hristyanlık âlemindeki en zengin ve etkili merkez olarak kaldı.

Sanat ve Edebiyat

Bugüne kadar gelen Bizans sanatı, daha çok din temalıydı ve birkaç istisna dışında oldukça gelenekseldi. Fresk boyamaları, ahşap paneller üzerine tezhip ve özellikle erken dönemlerde mozaik ana sanat eserleri idi. Bizans sanatının itibarı çok yüksekti ve Batı Avrupa'da aranan türdendi. Doğu Ortodoks Kilisesi'nin yaygınlaşmasıyla, Bizans tarzı daha çok yayıldı. Günümüze de ulaşan iki-üç bin ciltlik Bizans edebiyatı mirasından üç yüz otuz kadarı din dışı unsur barındırır.

Müzik

Yunanca sözlerle seremoni, festival veya kilise müziği olarak bestelenen dinî müzik biçimleri vardı. Kilise ilahileri, müziğin en temel parçasıydı. Bizans müziği, bilinen müziğin en eski türüdür. Lir, org, arp, tulum benzeri müzik enstrümanları vardı. Yaylı Bizans liri kemanın atası olarak gösterilmektedir ve eskiden Bizans’a ait olan topraklarda hala çalınır. Org Helenistik dönemden gelir ve Hipodromda çalınırdı. Tulum Antik Roma’dan itibaren var olan enstrümandı. İmparatorluk zamanlarından günümüze kadar çalınmaya devam etti.

Mutfak

Doğu Roma/Bizans utfapı, Greko-Romen balık sosu çeşnisi garosun yanı sıra, tütsülenmiş et pastırma, baklava, tiropita ve ünlü Orta Çağ tatlı şarapları gibi çeşitlere sahipti. Çam reçinesi aromalı retsina şarabı da sıklıkla içilirdi ki günümüzde bu şarap hala Yunanistan'da üretilir. Mayalanmış arpadan üretilen murri adında soya sosuna benzer çeşni kullanılırdı. Bu sayede yemeklerine hoş lezzet katıyorlardı.

Eğlence

Bizanslılar tavli oyununu severek oynarlardı. Günümüzde de Türkiye’de tavla ve Yunanistan’da tavli adı ile hala oynanır. Günümüzde polo olarak bilinen tzykanion gibi atçılıkla ilgili sportif faaliyetleri de başlıca eğlence unsurlarındandı.

Dil

İmparatorluk makamında, Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden önce de, Doğu Roma eyaletleri arasında daha çok Yunanca konuşulurdu. Latince gelmeden yüzyıllar öncesinde de Yunancanın egemenliği söz konusuydu. Roma İmparatorluğu'nun erken dönemlerinde Yunanca çoktan Kilise'nin, eğitimin ve sanatın dili olmuştu. Eyaletler arası ve milletler arası ticarette ortak dil olmuştu. Yunanca konuşma dili olarak uzun süre varlığını sürdürdü. Latincenin devlet dili olarak kullanılmaya devam edildi ama Theodosius hükümdarlığında Grekçe kullanımı iyice arttı. Herakleios zamanında da devletin resmî dili Grekçe oldu ve Latince kullanımı çok azaldı.

Çok uluslu İmparatorlukta çok farklı dillerin varlığı söz konusu oldu. Orta Çağ başında Süryanice uzak doğu eyaletlerinde eğitimli kesim arasında çok yaygınlaştı. Benzer şekilde Kıpti, Ermeni ve Gürcü dilleri kendi eyaletlerindeki eğitimli kesim arasında kullanılmaya devam etti. Daha sonraları ise Eski Slavca, Farsça ve Arapça dillerini konuşan halklarla etkileşime girildiğinde, bu dillerin imparatorluk içerisinde kullanıldığı görüldü. Akdeniz ve ötesinde ana ticaret yollarının merkezinde yer alan Konstantinopolis'te, Çince dahil bütün bilinen Orta Çağ dilleri konuşulurdu. İmparatorluğun sonuna doğru gelindiğinde ülke vatandaşları daha homojen hale geldi ve Yunanca sosyal ve dinî hayatta egemen oldu.