Tibet ve Keşişler Hakkında Bilinmeyenler
Fikir Mühendisi yazdı. 9 Mayıs 2023 305 okunma
Dünyanın çatısı olarak ifade edilen ruhani liderleri Dalai Lama’nın anavatanı Tibet hakkında bir yazıyla sizi selamlıyoruz. Doğu Asya üzerinde konumlanan bu gizemli ülke, tarihi ve Çin’e karşı verdiği bağımsızlık mücadelesiyle çok defa incelemelere konu olmuştur. Başkenti Lhasa olan, Budizm’in çok eski tarihlerde yayılma alanı gösterdiği bu ülke, halen Çin’e ait özerk bir bölge olma hususunda tartışmaları da beraberinde taşımaktadır. İlginç inanışları ve yaşam tarzlarının kültürel bir zenginlik olarak belirtildiği Tibetliler’in Moğol ırkından geldiği söylenmektedir. Kuzeyinde Çin, güneyinde Hindistan’ın yer aldığı bu ülke, diğer Asya ülkelerinden topraklarına uğrayan ziyaretçiler için farklı bir dünyaya geçiş kapısı gibi tarif edilmektedir. Yaklaşık 3,5 milyon nüfusa sahip bölge insanlarının yaşayışları, coğrafi özellikleri ve ilginç karakteristik yapıları belgeseller hatta filmlere de konu olmuştur. Biz de Tibet ve keşişler hakkında bilinmeyenler başlığı altında Tibet’in gizemine dair kapıları sizler için aralamak istedik. Yazımızı ilgiyle okuyacağınızı düşünüyoruz.
- Nüfusu az bir bölge olan Tibet halkının yaklaşık yüzde 20’si tapınak adı verilen bölgelerde yaşayan din adamlarından oluşmaktadır. Keşiş diye adlandırabileceğimiz din adamlarının yer aldığı bu tapınaklar, geniş bir alana sahiptir. Ülkeye dışarıdan gelen insanların, alışveriş, mal değişimi için ziyaretlerinde büyük ölçüde misafirperverlik onları karşılamaktadır.
- Tibet insanları için göçebe topluluklardır demek yanlış olmaz. Türk tarihinde eskiden var olan göçebe yaşam kültürü, onların da hayvancılıkla geçimini sağlaması ve ulaşımı da yine Yak denilen öküz ve sığırlarla sağlaması kültürel anlamda bilgi veren bir başka durumdur.
- Yüz ölçümü açısında metrekareye düşen insan sayısının az olduğu ülkenin güney ve doğu kesimlerinde tarım işçiliği önemlidir. Büyük çiftlikler ve çiftliklerde yetişen koyun, inek, at gibi hayvanların yanı sıra tütün, sebze, arpa, mısır gibi ürünler de yetiştirilmektedir.
- Dünyanın çatısı diye adlandırılmasının bir diğer nedeni de yükseltisinin fazla oluşudur. Ortalama 4900 metre yükseltisinin olduğu ülke, sarp geçitler ve pek çok dağcının tırmanışında rekor denemelerine imza atmış bir bölgedir.
- Ülkede var olan din Budizm’dir. Ritüelleriyle dünyada saflığın ve arınmışlığın merkezi olarak bilinen bir kültür yapısına sahiptirler.
- Dünyanın en yüksek noktası olan Everest Dağı, Tibet’in her yıl turistlerce ilgi çeken bölümlerindendir.
- Her ne kadar Çin ve Hindistan gibi ticaretin önemli uğrak noktalarının kesişme alanında yer alsa da Tibet, dış dünyaya kapalı kendi içinde bir ekonomik yapıya sahip, bakir bir bölge olarak kendilerini dış dünyaya yansıtır.
- 1950 yılına dek bağımsız bir ulus olarak varlığını sürdürmeye çalışan Tibet, bu tarih sonrasında Çin istilasına uğramış ve özgürleşme mücadelelerine devam etmiştir. Günümüzde özerk bölge olarak kültürünü dış etkilerden korumaya gayret eden Tibetliler, tarihi ve kültürel dokularına sahip çıkmalarıyla da dikkatleri çekmiştir.
- Bazı keşişlerin sürekli meditasyonlarla insanüstü güçlere sahip olduğu düşünülür. Bilinç altı gücünün yaşamı şekillendirmedeki doğasına inanan Tibetliler, doğru bir meditasyonla doğru bir enerjiyi evrenin her noktasına ulaştırabileceklerine inanırlar.
- Tibet’te meditasyon konusunda usta diye tabir edebileceğimiz keşişlerin bazılarının özellikleri arasında yaklaşık 10 saate kadar hiç gözlerini kırpmadan konsantre olabilme özellikleridir. Bu da ezberleri bozan bir bilgi olarak Tibetlilerin mistik yapıda olan mizaçlarını merak konusu yapmaktadır.
- Keşişler, insan zihninin çok güçlü olduğuna inanırlar. Eğer doğru bir bilinçaltı kontrolüyle zihnimize egemen olup doğru yönlendirirsek başarıyla ulaşacağımıza inanırlar.
- Keşişlerin doğa üstü görülen bazı yetenekleri Harvard Üniversitesi tarafından araştırılmış. Elde edilen sonuçlarda garip denilen bulgular insanlarla paylaşılmış. Enerji gücüne odaklanarak bazı din adamlarının vücutlarındaki ısıyı, 17 derece yükselttiği, belli bir mesafe yerden yükseldiklerini, başka insanların aklından geçenleri okuyabildiği yönünde bilgiler açıklanmıştır.
- Mumyalama yöntemi de keşişlerin uyguladıkları bir başka çalışma. Himalaya bölgesinde çok eski tarihlerde mumyalanmış insan cesetlerinin de yer aldığı bilinir. Öyle ki günümüzden 550 yıl kadar öncesi bir keşişin kendisi mumyalanmış olarak halen müzede tutulduğu görüntüler de insanlarla paylaşılmıştır. Ciddi bir deformasyonun görülmeden korunduğu anlaşılan 5 asırlık bu mumyanın Sangha Tenzin isminde bir keşişe ait olduğu açıklanmıştır.
- Nirvana kelimesi, Sanskritçe bir kelime olup, nir= nefes vermek, üflemek, va sözcüğünden türemiş bir isimdir. Dışarıya esen üfleyen anlamında kullanılmaktadır. Nirvana’ya ermiş insan yeryüzünde var olan bir insanın erişebileceği en olgun mertebeye ulaşmış kişi olarak tabir edilir.
- Budizm öğretilerinde var olan “Karma Yasası”, evrenin bir döngüsü olduğuna inanır. Bizim kültürümüzdeki tabiriyle “Ne ekersen, onu biçersin.” gibi bir düşünceyi temel alır.
- Tibet Budizmi Lamacılık olarak kabul gören bir din olarak görülür. Lama’nın dilimizdeki karşılığı öğretmendir. Tibet, Budizmde Vajrayana kolunda yer alır.
- Tibet’in merkezi olarak ifade edilen dini ve politik bir öneme sahip sarayının ismi Potala Sarayı’dır. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Potala Sarayı başkent Lhasa’da yer almaktadır. Oldukça eski bir yapı olarak II. Yüzyılda Songtsen Gampo ismindeki Tibet kralı adına yapılan saray 13 kattan oluşur. Meditasyon alanı olarak ruhani lider Dalai Lama’nın bir dönem orada yaşadığı söylenmiştir.
- Budistlerin Hac ziyaretlerini yaparken uğradığı önemli bir tapınaktan da bahsetmeden geçemeyeceğiz. Spiritüel bir bölge kabul eden Jokhang Tapınağı, dünyadan pek çok ziyaretçinin uğradığı bir yer olarak görkemli bir yapıya sahiptir. Tapınağın üçüncü katında yer alan Palden Lhamo adı verilen mavi tanrıça sıfatına sahip figürün, kentin koruyucusu olduğuna ve Dalai Lama’nın ruhunu koruduğuna inanılır. Tapınağa gelen hac ziyaretçileri oval bir hac yolunu takip etmektedirler.
- Drepung Manastırı, bölgenin en büyük manastırı olup, aynı zamanda okul görevi görmektedir. Manastırda 600 rahip, 700 rahibe ve 8000 civarında keşiş bulunmaktadır.
- Ülkenin Dalai Lama’dan sonraki ikinci ruhani lideri, Panchen Lamalar’dır. Budizmin kutsal kenti sayılan Shigatze kentinin en eski manastırı olan Tashilumpo’da halen 800 lama yaşamaktadır. Bu manastır 1447 senesinde inşa edilmiştir.
- Tibet’in doğal güzelliğini ortaya koyan yeşil bir diyar olan Zangmu, yüksek şelaleleri, her mevsim farklı güzellikte doğası, ormanları ve gün doğuşu ve batışıyla her sene yüzlerce turiste inanılmaz bir manzara keyfi yaşatmaktadır.
- Ülkede ahşap işlemeciliği ve halıcılık kültürel zenginlikler arasında yer alır.
- Tibet’te mucizevi gücün tanrısı kabul edilen Zambala Buda Heykeli, maddi mücadele gücünü yükselten, zenginliği ve iyi şansı insanların kendilerine çekmesini sağlayan bir unsur kabul edilir. Yaşanılan yerde bulundurulmasının zorlukları aşmaya yardım edeceğine inanılır.
- Tibet’te kadınların birden fazla erkekle evlenmesi normal kabul edilir. Kadınların ülkede söz hakkı sahibi olduğu ve erkek nüfusundan fazla olduğu belirtilir. Nakış, dokuma, halıcılık, resim sanatıyla meşgul olabilen Tibetli kadınlar da birlikte çalışırken toplu halde şarkı söyleme geleneği yaygındır.
- Ülkenin hem dini hem de siyasi başkanı kabul edilen kişi Dalai Lama’dır.
- yüzyıldaki Dalai Lama, sivil bir devrimin öncüsü olarak Tibet’in dini olmayan sivil hükümdarı olmuştu.
- Tibet’in yerel dini olan Budizm’in Hindistan’dan ülkeye gelen ziyaretçilerle yayıldığı belirtilmiştir. Ülke 6.ve 7. yüzyılda güçlü bir devlet olarak varlığını sürdürmüş, 1251 senesinde Mengü- Han tarafından Türk-Moğol topraklarına dahil olmuştur. Daha sonra Çin, Tibet’i işgal etmiştir. Sonraki sene Çin’in egemenlik hakları tanınmış ve ülke ordusunun dış işleri Çin’e bağlanmıştır. 1959 yılında ülkede Tenzin Gyatso adındaki 14. Dalai Lama öncülüğünde bağımsızlık hareketleri görülmüştür.
- Antropologlar Tibetlileri Mongoloid insan ırkı olarak nitelemişlerdir.