Türkiye’nin İlk Kadın Doktoru Safiye Ali Kimdir?
Minik Tospik yazdı. 25 Mayıs 2021 233 okunma
Safiye Ali 2 Şubat 1894 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelen 5 Temmuz 1952 tarihinde Almanya/Dortmund’da vefat eden Türk doktordur. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin lisanslı ilk kadın tıp doktoru, aynı zamanda tıp eğitimi veren ilk kadındır. Genel itibarla anne ve çocuk sağlığı üzerine çalışmalar yapmıştır. Tıp camiasında Safiye Ali’nin adıyla beraber ‘Süt Damlası Bakımevleri’ de akla gelir. Toplumsal kimliği yönünden güçlü niteliklere sahip olan Safiye Ali meslek hayatının dışında, İstanbul’da kadın hakları ile ilgili hareketleri desteklemiş hatta fiilen katılmış ve Türk kadınlarının seçilme hakkı için emek vermiştir.
Çocukluğu
Saray yaverlerinden Ali Kırat Paşa ile Mekke Şeyhülislamı Emin Paşa'nın kızı Emine Hasene Hanım'ın, dört kız evladının en küçüğü olarak dünyaya gelmiştir. Ailesi varlıklı, kültürlü ve saray çevresince tanınan ailelerdendir. Babası Ali Kırat Paşa, o küçük yaşta iken vefat ettiğinden Safiye Ali, dedesi Emin Paşa'nın konağında büyümüştür.
Ayrıca Doğan Cüceloğlu Kimdir? adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Eğitimi
Safiye Ali henüz 16 yaşındayken 7 dilde okuyup yazabiliyordu. 1916 yılında Amerikan Kız Koleji'ni bitirdiğinde, kolej yıllarında kafasına koyduğu gibi tıp eğitimi almak ve doktor olmak istiyordu. Fakat Osmanlı'da kadınların tıp okumaları mümkün değildi. Kadın hastaların kadın doktor talep ettikleri durumlar olabiliyor, dolayısıyla kadın hekimlere ihtiyaç duyulduğu görülüyordu ancak o tarihte Darülfünun Tıp Fakültesi henüz kadın öğrenci kabul etmiyordu.
Hal böyle olunca Safiye Ali hayalindeki mertebeye ulaşmak için. 1. Dünya Savaşı koşullarına ve ekonomik zorluklara rağmen Almanya’ya gider. Orada Würzburg Üniversitesi Tıp Fakültesinde öğrenim görür. Eğitimi sırasında dönemin Maarif Nazırı (Eğitim Bakanı) Ahmet Şükrü Bey'in desteğiyle devlet bursu da almayı başarır. Önce hızlıca Almanca öğrenir ve ardından ders almaya başlar. Başlangıçta, Amerikan Koleji mezunu olmasını sorun eden Alman makamları, sınavda aldığı birincilik derecesini göz ardı edemeyerek Safiye Ali'ye hak ettiği ‘doktor adayı’ unvanını verir. 1921 yılında da Bebeklerde İç Pakimenenjit Kanaması tezi ile diplomasını alır.
Uzmanlık Eğitimi ve Evlilik
Doktor olarak İstanbul’a döner fakat kısa süre sonra Kadın ve Çocuk Hastalıkları dalında uzmanlık eğitimi almak üzere tekrar Almanya'ya gider. O dönemde Almanya'da kendisine çok destek veren okul arkadaşı Ferdinand Krekeler ile evlenirler. Savaşta ayağını kaybetmiş olan Krekeler Safiye Ali’yi o kadar sever ki üniversitedeki kariyerini düşünmeden 1923'te eşi ile Türkiye'ye gelir ve hatta Müslüman olarak Ferdi Ali ismini alır.
Profesyonel Meslek Hayatına Geçiş
1923 yılında Türkiye'nin ilk kadın doktoru olarak onay belgesini de alan Ali eşiyle beraber Cağaloğlu’nda muayenehane açar. Başlarda onu tanınmadığı için muayenehanesine kimse gelmez O da gazeteye ilan verir kendini tanıtmak için. İlan şöyledir: Dr. Safiye Ali Hanım, kadın ve çocuk hastalarını -Cuma ve Pazar dışında her gün- Nuruosmaniye Caddesi 52 numaralı muayenehanede kabul eder.
İlk zamanlar özellikle de kadın doktor olmanın zorluğunu yaşar Safiye Ali. Hastalar ve hasta yakınları kadın olduğu için kendisine güvenmez, ayrıca yine sırf kadın olduğu için daha az ücret ödemek isterler. Ücret prensibinden vazgeçmez Safiye Hanım ama maddi sıkıntı çeken hastalarından ücret almayacağını açıklar. Zamanla, insanlar kendisini tanıyıp, onların güvenlerini kazandıkça kliniğin hasta sayısı da çoğalmaya başlar.
Uzmanlık Kariyeri ve Saha Çalışmaları
İstanbul’da beş yıl doktorluk yapar Safiye Ali. Yalnızca klinik doktoru olarak kalmayıp Alman ve Amerikan elçiliklerinde de doktor olarak vazife yapar. Kolejden hocası Mary Patrick'in daveti ile Amerikan Kız Koleji Tıp Bölümü'nde Jinekoloji ve Obstetrik dersleri vererek kız öğrencilere Tıp Eğitimi Veren İlk Kadın Öğretim Üyesi olarak da tarihe adını yazdırır.
Karşılıksız şekilde anne ve çocuk sağlığına yaptığı hizmetler klinik çalışmalarının önüne geçer. Anne sütünden kesilen ve steril sütle beslenme olanağından yoksun çocuklar için kurulmuş olan Süt Damlası Bakımevi'nin başına gelir. Yaptığı gönüllü çalışmalarla bakımevinin etkinliğini arttırır. Bakımevindeki çalışmaları kadınları emzirmeye teşvik etmek; yetersiz süt alan çocukların sağlıklı beslenebilmelerini sağlamak için eğitimler düzenlemektir.
Kızılay Kadın Merkezi Küçük Çocuklar Muayenehanesi'ni kurar. Burada sütten kesilen 1 yaş sonrası hasta ve zayıf çocukların bakımı ile ilgilenir. Avrupa’da düzenlenen kongrelerde Himaye-i Etfal Cemiyeti’ni (Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü) temsil eder. Mesleğinin zirvesindeyken bazı meslektaşlarının haksızlığına uğrayarak çok başarılı çalıştığı bu işleri bırakmak zorunda kalır.
Kadın Hareketlerine Destek
Safiye Ali, Cumhuriyetin ilk feminist hareketi olan ve 1924'te kurulan Türkiye Kadınlar Birliği'nin kuruculuğunu yapar. Aktivist Nezihe Muhiddin'in öncülüğünde, ilk önce parti olarak kurulan ancak sonra birliğe dönüştürülen kurum Türkiye'de kadın haklarının çağdaşlaşmasında önemli rol oynar. Safiye Ali'nin bunda da payı oldukça fazla olur. Ayrıca kurumun sağlık komisyonunu da yöneten Ali, genç kızların fuhuşa sürüklenmesinin önüne geçmeye çalışır.
1924 yılında Londra Uluslararası Kadın Doktorlar Kongresi'ne katılan Ali uluslararası kongrede Türkiye'yi temsil eden ilk kadın delege olur. Kongrede ülkesindeki tek kadın doktor olma eleştirisine verdiği cevap tokat gibidir: “Ben burada mevcut kadın doktorları değil yakın gelecekte yetişecek olan kadın doktorları temsil ediyorum."
Avrupa görmüş, büyük uluslararası tıp kongrelerinde ülkesini başarıyla temsil etmiş olan Safiye Ali bu duruşuyla sadece yurtta değil yurt dışında da Türk kadınını yüceltir. Safiye Ali’nin bu kongrede edindiği toplumsal ve bilimsel izlenimler Servet-i Fünun dergisinde yayımlanmıştır.
Ayrıca Buda Kimdir? Sidarta Gotama Hayatı ve Öğretileri adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Kanser Başlangıcı ve Almanya’ya Dönüş
İstanbul’daki beş yılın sonunda, mesleki olarak artık sadece muayenehane doktorluğu yapmaktadır. O tarihte hala, İstanbul'da kliniği olan doktorlar arasındaki tek kadındır. Halinden şikâyeti yoktur ama 1928 yılında çağın amansız hastalığı kansere yakalandığını öğrenir Safiye Ali ve sessiz sedasız Almanya'ya Dortmund şehrine gider tedavi için; ameliyat olur.
Ancak Türkiye’ye dönmez ve Dortmund'a yerleşip mesleğine orada devam etme kararı alır. Bu kararın arkasında tam olarak ne olduğu bilinmez ama herhalde o dönem Türkiye'de hem de erkek meslektaşlarınca kıskanılan, başarılı kadın doktor olmak gurur verici olduğu kadar zor olsa gerek.
Hastalığına rağmen mesleğini yapmaya devam eder. 2. Dünya Savaşı'nın hüküm sürdüğü yıllarda bile sağlığı izin verdiği sürece sürdürür çalışmayı. Savaş bittiğinde hasret kaldığı yurduna dönmeyi çok ister ancak hastalığı, ulaştığı evrede tedavilere cevap vermeyecektir.
Vefatı
Amansız hastalığı ile daha fazla mücadele edemeyerek 5 Temmuz 1952'de Dortmund’da henüz 58 yaşındayken geride çok önemli izler bırakarak hayata veda eder Safiye Ali. Dortmund Merkez Mezarlığı'ndaki cenazesinde konuşma yapan meslektaşı Prof. Dr. Lehmann şunları söyler onun için: “Safiye pırlanta kalpli, yüksek ruhlu ve insancıldı. O bizim kalplerimizde hayranlık duyduğumuz, yardımsever melek olarak yaşamaya devam edecek…”