Türkiye’nin İlk Yerli Yolcu Uçağı Ve Nuri Demirağ
Fikir Mühendisi yazdı. 4 Şubat 2021 404 okunma
Türk havacılık tarihi, modern anlamdaki oluşumuna dair birçok keşif ve araştırmaların gerçekleşmesine tanıklık etmiştir. Ulaşım, dünya üzerinde ülkelerin ticari, ekonomik, sosyokültürel yapısının hızlanmasına katkı sağlanması için yıllar öncesinden amaçlanan projeler arasındaydı. Halen günümüzde yerli markaların oluşumu, kaliteye yönelik testler, teknolojinin takibi ülke ekonomisi adına önemli rol oynamaktadır. Bugün ülkemiz adına ilklere vesile olmuş başarılardan sivil havacılığımızın bugünlere gelmesinde yer almış Türkiye’nin ilk yerli yolcu uçağı yapımından bahsedeceğiz. İlk yerli uçağımızın oluşum aşamasındaki süreç ve Nuri Demirağ’ı anlatacağız.
O zaman Nuri Demirağ’ın hayat hikayesi ile konumuza giriş yapalım.
Nuri Demirağ kimdir?
Mühürzade Mehmet Nuri Bey 1886, Sivas Divriği ilçesinde dünyaya gelmiştir. Babasını 3 yaşında iken kaybeden Demirağ, annesinin ona yaşamı boyunca kol kanat germesiyle, hayata tutunmuştur. Ortaöğrenimini Divriği Rüştiyesi’nde tamamlamıştır. Hatta derslerindeki üstün başarısı ve zekasından dolayı okuldan mezun olduktan sonra bir süre öğretmen asistanı olarak çalışmıştır. Evliliğini Mesude Hanım ile gerçekleştirmiştir. Bu evlilikten iki erkek, altı kız evlat sahibi olmuştur. 1903 yılında Ziraat Bankası memuriyeti için ilk olarak Kangal şehrinde bir banka şubesine atanmıştı. Sonrasında, görev yeri değişikliği için Koçgiri şubesine 1 yıl sonra gitmek zorunda kaldı. Ancak Nuri Demirağ’ın hakkında soruşturma başlatılmış ilginç bir olay da başından geçmiştir. Erzurum vilayetinde o sıra yoğun kıtlık dönemi yaşanmaktaydı. 1909 senesinde Demirağ’ın, o yıl depolarda saklanan tahıl ve bakliyat türü ürünleri, halka çok ucuz fiyatlar ile sattığı iddia edilmişti. Demirağ, daha sonra soruşturma neticesinde aklanmıştır.
Çalışma Hayatı
Nuri Demirağ, 1910 senesinde Maliye bakanlığının açmış olduğu sınavına katılmış, Maliye memurluğunu kazanmıştı. Görevi için Beyoğlu Gelirler Müdürlüğü’ne İstanbul’a tayini gerçekleşti. Akabinde Hasköy mal müdürlüğü görevine getirildi. Maliye Mekteb-i Ali’de gece sınavlara çalışarak mal müdürlüğü yaptığı dönem bir yandan yüksek öğrenimini tamamlamayı başardı. 1918 yılında bakanlıkta maliye müfettişliğine kadar yükselen Demirağ’ın, ülkenin içine düştüğü ablukanın da etkisiyle, çalışmaları hakir görülüyor, hakarete uğruyordu. Müfettişlik görevini bırakan Demirağ, yabancı tekelindeki sigara fabrikasına girdi. Milli mücadelenin yol ve yönteminin planlandığı o seneler, Demirağ, “Türk Zaferi” ismini verdiği kağıtların üretimine el atmıştır. Döneminin ünlü siyaset adamı ve Türk iş insanı olarak tanınmaktaydı. 1933 senesinde bestelenmiş, cumhuriyetimizin 10. yıl dönümü için yapılan Onuncu Yıl Marşı’nda bahsi geçen “Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan” cümlesindeki o sözde Nuri Demirağ’ın payı büyüktür dersek yanlış olmaz. Ata’mız, vatana dair yapılan hizmetlerin baş tacı edildiği dönem gereği Nuri Demirağ’ın bu çalışmalarını da takip etmekteydi. Hatta soyadı kanunu çıktığı 1934 senesinde üstün hizmete münhasır olarak “Demirağ” soyadını kendisine önermişti. O zamanın yani düşman işgalinden ülkenin kurtarıldığı dönem, tahrip edilmiş demir yollarının inşası önem kazanmıştı. Demirağ, 10000 km’ye ulaşan demiryolu ağının 1250 km olan bölümünü tamamlatmıştı. Sanayici bir iş insanı olan Demirağ, ülkenin tekrar eski yaşantısına dönemese de yaşadığı ekonomik sıkıntılar ve yetersiz imkanlarına karşı çözümler arayışı olan bir insandı. Cumhuriyet tarihinde, hayırsever iş adamlarının desteği kuşkusuz bu uğurda yapılacak yeniliklere, iş imkanlarının çoğalmasına fırsat tanıyordu.
Mehmet Nuri Bey’in milli mücadele yıllarında ticaretle uğraştığı, sigara üretim tesislerinin çalışmalarıyla ilgilendiğini biliyoruz. O yıllar ülke içi sermayeyi, iç ve dış pazarda kullanma adına etkin bir üretime dönüştürmek oldukça zordu. Milli mücadele yıllarında örgütlenen yerel cemiyetler arasında, Mehmet Nuri Bey, Müdaafa-i Hukuk Cemiyeti maçka temsilcisiydi.
Ülke Ekonomisine Katkıları
Ülke bağımsızlığımızı düşman işgalinden alıp cumhuriyetin kuruluşunun gerçekleştiği yıllar, yeni yatırım hamlelerini de ülke adına yapmaya zorluyordu. Yeni hükumet, demir yolu ağının onarılması, uzunluğunun arttırılması yönünde eksik kalan inşaatı tamamlamak gayesindeydi. Demiryolu yapım ihalesini Fransız şirketleri bırakınca, cüzi bir miktar karşılığında üstlenen Mehmet Nuri Bey, 1012 kilometrelik bir yolu inşa ettirerek, bir yılda tamamladı.
Karabük Demir-Çelik fabrikası, Sivas’ta çimento fabrikası, İstanbul Hal Binası, İzmit Selüloz Kağıt fabrikasının kurulumuna öncülük ederek, büyük bir inşaat yapılanması oluşmasında katkı sağladı.
Ulaşım yönünde eksiklerin kapanması adına uğraşıları Çanakkale Eceabat Havalimanı’nın tesisi ve açılışıyla devam etti. Nuri Demirağ’ın ileri görüşlü, vizyon sahibi bir insan olmasının da yatırımlara güvenmek için yeterli bir nedendi. Keza Demirağ, yaptığı çalışmaların faydasının yanında fikirleri ile de yol göstericiydi. İstanbul üzerinde Boğaz Köprüsü yapılma düşüncesi,bugün Keban barajı yapılması fikrinin temelinin oluşması da, onun fikir öncülüğünü yaptığı konular arasındadır. Mehmet Nuri Bey, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin bilinen ilk demiryolu müteahhiti olarak tanınmaktadır.
Siyasi Hayatı
Nuri Demirağ, Türk siyasi yaşamının renkli ve önemli simalarındandı. Ülke ekonomisine ayırdığı öncelik, kuşkusuz zeki ve başarılı bir ticari hayatın da ona destek olduğu unsurlardandı. Hak ve hukukun işlerliği yönünde ülkede çok partili hayatın desteklenmesi yönünde fikirleri vardı. Demokratik koşullarda herhangi bir imtiyaz olmaması fikri ile çok sesliliğin gereklerinden biri olarak, ülkenin ilk muhalefet partisini 1945 yılında kurdu. Milli Kalkınma Partisi lideri olarak, seçimlere katıldığı 1946 ve 50 senelerinde meclise girmeyi başaramadı. En son Sivas milletvekili seçildiği 1954 seçimlerinde Demokrat Parti’den aday olmuştur. Ülke topraklarından elde edilecek verimle, dışa bağlılığı azaltacak çalışmalar için raporlar hazırlatmıştır.
Uçak Fabrikasının Temelinin Atılması
Nuri Demirağ, havacılıktaki o döneme ait yapılan çalışmaları daha etkin hale getirmek için kaynak ayrılması fikrine inanıyordu. Genç oluşumlu bir devlet olarak, ülkenin ihtiyacı olan kaynaklar yetersizdi. Hava kuvvetleri ordusunun uçak ihtiyacını karşılamak için bağışlar, destekler de yetersiz kalıyordu. Uçak satın almak için bağış önerisinde bulunulan Nuri Demirağ’ın bu beklediği bir öneri değildi. Bu teklife karşı, “Tayyare bu millet için ayakta kalma sebebi ise bunu başka insanlardan beklemeyin. On seneye varmadan biz de motorları, en küçük vidasına kadar bu işi biz üstleneceğiz. Bu görev için ben talibim.” diyerek kuracağı uçak fabrikasının sözünü de vermiş oluyordu. Fabrikanın kuruluş yeri için, Çekoslavakya’dan uzmanların görüşü alınarak, İstanbul’da bugünkü Deniz Müzesi’nin yanında atölye yeri için hazırlıklara başlandı. Daha sonrasında Demirağ, uygun bir uçuş pisti ve uçak tamir alanları, hangar olarak kullanmak üzere Yeşilköy üzerindeki Elmas Paşa Çiftliği’ni almıştır. Satın alınan bu arazi, zaman içinde uçuşlara başlayacak ve bugünkü şekliyle Yeşilköy İstanbul Atatürk Havalimanı adını alacaktı. Saha uzunluğu bakımından dönemin en büyük havalimanı Amsterdam Havalimanı ile eşit koşullara sahipti. Havacılığın gelişmesi yararına deneyimli pilotların da yetişmesi için önce Divriği, sonra Yeşilköy’de havacılık okulu yani Gök Okulu’nu kurdu. Pist bölgesine yakın okul kurulmasının amacı, tatbiki eğitimlerin önem kazanmasından ötürü idi. Bu şehirlerde pilotluk eğitimi alan öğrencilerin masrafları karşılandı. 1943 senesi itibariyle tam 240 pilot mezun edilmiştir. Uçuş eğitimlerinin incelikleri anlatılmak üzere farklı birçok şehirden öğrencilerin İstanbul’a taşınması sağlandı.
İlk kadın pilotumuz Sabiha Gökçen'in hayatını okumak isterseniz linle tıklamanız yeterli!
İlk Yerli Yolcu Uçağının Yapılması
Nuri Demirağ, uçak fabrikası kurma ve faaliyete geçirme teşebbüslerinin yanı sıra, eğitim okullarında da yetiştirilen pilotların uzmanlaşması adına, ciddi bir atılım gerçekleştirmişti. Uçak fabrikasında üretimine başlanacak olan uçakların, planını oluşturmak üzere, ilk mühendislerimizden Selahattin Reşit Alan’dan destek almıştır. Çizimleriyle krokisi oluşturulan uçağın 1936 yılında ilk üretileni tek motorlu olarak üretilmiştir. Beşiktaş’ta üretimi yapılan bu uçağın ismi Nu.D-36’dır. Uçağın geliştirilmiş modeli olan çift motorlu altı kişilik yolcu uçağı ise Nu.D-38 ismi altında 1938 senesinde yapılmıştır. Uçakların, testlerde başarısı, üretimin artması yönünde teşvik edici olmuştur.
Hatta havacılık eğitimleri hız kazanmış, 1939 senesi ilk yerli paraşüt üretimi ve paraşütçü eğitimlerine de tanıklık etmiştir. Türk Hava Kurumu, Nuri Demirağ’dan ilk siparişini aynı yıl almıştır. Kalitesi ve fiziki koşullara uyumu yönünden uçaklar, 1944 yılında Dünya havacılık yolcu taşımacılığı kategorisinde A sınıfı özelliğine erişmiştir. Yerli uçağımızın ilk seferi, İstanbul-Divriği arası bir güzergahta gerçekleşmiştir. Bu seferi gerçekleştiren pilot Nuri Demirağ’ın oğlu Galip Demirağ olmuştur. Türk Hava Kurumu, Demirağ’ın uçak fabrikasında üretilen planörlerden 65 adedini bünyesine dahil etmiştir. İstanbul’da test uçuşları yapılan uçakların üretimine daha sonra Nu.D-36 ismi verilen eğitim uçakları da dahil edilmiştir. Nuri Demirağ, teknolojik unsurların o dönem meydana getirilen uçuş sistemi hakkında ülkelerin rekabetçi tutumlarına güvenmiyordu. Keza saklanan bilgilerle, taklitçi yöntemlerin uygulanmasının kısır bir döngüye sebep olacağını var saymıştı. Bu nedenle üretilen uçak modeli ve imalatının Türk tipi olması yönünde fikirler öne sürmüştü.
İlk yerli uçağı geliştiren Türk Vecihi Hürkuş hakkındaki yazımızı linke tıklayarak okuyabilirsiniz.
Uçak Fabrikasının Kapanma Süreci
Uçak fabrikasının kapanışı ise acı bir olayın yaşandığı bir dönemin beraberinde yarattığı sorunlar ile başlar. Türk Hava Kurumu, uçak siparişini tamamlamak üzere, İstanbul üzerinden Eskişehir yönüne hareket edecek uçakların teste tabii tutuluşunu talep etmiştir. Fakat hava alanı pisti üzerinde derin bir hendek vardır. Nu.D-36 uçağı test uçuşunun ardından iniş gerçekleştirdiği esnada pist üzerine canlıların girmemesi adına yapılmış hendeğe düşmüştür. Kaza neticesinde Selahattin Reşit Alan hayatını kaybetmiştir. Yaşanan bu üzücü hadise, Nuri Demirağ’ın uçaklarının siparişlerinin kesilmesine ve THK ile davalık olma durumuna neden olmuştur. Uçak fabrikası, İspanya, Irak gibi ülkelerden siparişlerin sonlanması ve engellenilmesi ile birlikte çıkmaza girmiş ve kapatılmıştır. Nuri Demirağ, dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve hükumet yetkililerine bu konuda destek mesajları atmış olsa da sonuç alamamıştır.
Nuri Demirağ’ın Vefatı
Aktif yaşamı boyunca, ilklerin oluşmasına öncülük eden, pek çok kalkınma projesine destek vermiş ünlü sanayici ve siyaset insanı Nuri Demirağ, 13 Kasım 1957 senesinde, şeker komasına girerek hayata gözlerini yummuştur. Ölümünün ardından naaşı Zincirlikuyu Mezarlığı’na götürülüp defnedilmiştir.