Zengin Kaynaklara Sahip Olmasına Rağmen Afrika Neden Fakir Kaldı?
Minik Tospik yazdı. 30 Mayıs 2021 516 okunma
Geçtiğimiz yıllarda, dünyanın en fakir ülkelerinde yoksulluğun azaltılması hızlanmaya başlamıştır ancak ‘sözde’ zenginlik kıtası Afrika’da hala yeterince hızlı değildir. Tahminlere göre, bölgedeki yoksun insanların sayısı son 25 yılda 278 milyondan 413 milyona çıkarken %41’lik ortalama yoksulluk oranı Afrika’yı tüm zamanların en fakiri yapmaktadır.
Daha da üzücü olan ise, kıta elmas gibi en nadide minerallerle kutsanmış olmasına rağmen 300 milyondan fazla Afrikalı’nın günlük maaşlarının 1,90 dolardan daha az olduğu ekstrem koşullarda yaşamasıdır. Sahra altı ulusların çok azı iyileşme belirtileri gösterirken çoğu kıtlık içinde sıkışıp kalmıştır. Önde gelen mücevher kalitesinde elmas üreten ülkelere ev sahipliği yapmasına rağmen Afrika’nın neden başaramadığını öğrenelim…
1. Modern Çağın Sömürgeciliği
Muhtemelen dünyanın en fakir kıtası olan Afrika, ekonomik büyümesini ve gelişimini ciddi şekilde etkileyen modern çağ sömürgeciliği nedeniyle geride kalmaktadır. Basit deyişle sömürgecilik, başka ülkeler üzerinde tam veya kısmi kontrol uygulama eylemi olarak tanımlanır. Temel amaç üstünde iktidar kullanmak ve ülkenin doğal kaynaklarını ekonomik olarak büyüyemeyeceği şekilde kullanmaktır.
Afrika’da da durum tam olarak böyledir. Kıta, en değerli elmaslar da dahil olmak üzere bol miktarda doğal kaynağa sahiptir ancak çoğu Afrikalı hala güçlü ulusların sıkı kontrolü altında ve bu da ekonomiye zarar vermektedir. Örneğin, sömürgecilik politikalarıyla tüm doğal kaynaklar zengin uluslar tarafından çekildiği için Afrika ithal mallara güvenmek zorunda kalmıştır.
2. Şeffaflık Eksikliği
Afrika’nın zengin doğal kaynaklarına rağmen fakir kalmasının nedenlerinden diğeri şeffaflık eksikliğidir. Resmi raporlar, Afrika genelinde elmas üretiminin tahmin edilenden iki kat daha büyük olduğunu ortaya koymaktadır. Bunun nedeni ise, yasadışı ticaret, üretimin eksik bildirilmesi, yolsuzluk ve vergi kaçakçılığıdır. Ancak Zimbabwe’nin eski başbakanı, 15 milyar dolarlık kayıp elmas geliri hikayesinin yalan olduğunu iddia etmektedir.
Öte yandan, Afrika’daki baskın rol model olan Botsvana için farklıdır. Elmas üreticisi ülke, ülkenin karlarını topluluklara geri aktarmasını sağlayan sağlam yönetim sistemine sahiptir. Botsvana, endüstri devlerine güvenmek yerine ham elmasları yurt içinde işlemektedir. Ülke ham elmas ihraç etmekte ve bundan %75 döviz geliri elde etmektedir.
3. Bürokratik Yolsuzluk
Yoksullar temiz su, tıbbi bakım ve yiyecek gibi ihtiyaçlardan mahrum bırakılırken zenginlik tepede yoğunlaşmaktadır. Zengin ve fakir arasındaki bu büyük uçurum yıllar geçtikçe genişlemiştir. Afrika’da yolsuzluk, siyasi sistemin hemen hemen tüm seviyelerinde mevcuttur ve yavaş ekonomik kalkınmanın arkasındaki ana nedendir.
Politikacıların ve hükümet görevlilerinin yozlaşmış davranışları, devletin finansmanına, desteğine ve hizmetlerine erişimlerini engelleyerek yoksulları olumsuz yönde etkilemektedir. Örneğin, yoksul insanlar büyük ölçüde kamu hizmetlerine güvenirler ancak destek almak için rüşvet talepleriyle karşılanmaları daha olasıdır.
4. Eğitimsizlik
Eğitime erişimin artmasının refah ulusların oldukça önemli bileşenlerinden olduğuna inanılmaktadır. Afrika’nın fakir kalmasındaki en önemli nedenlerinden olan eğitim fırsatları ve öğretim kalitesindeki eksiklik, insanların öğrenmesini ve ilerlemesini engellemektedir. Kanıtlar, okullaşmanın yoksulluk üzerinde doğrudan etkisi olduğunu göstermektedir. Nedeni, okuma, yazma ve aritmetik becerilere sahip kişilerin yüksek maaşlı işler alma olasılığının daha yüksek olmasıdır. Dahası, bireyleri rekabetçi dünyada gelişmek için gerekli farkındalıkla donatır.
Afrika doğal ödül ve mücevherlerle kutsanmış olsa da vatandaşlar iyi düşünülmüş ve bilinçli kararlar verememektedir. Kuşkusuz, ekonomik kalkınma için doğal kaynaklar çok önemlidir ancak eğitim Afrika’daki en büyük ihtiyaçlardandır.
Ayrıca Dünyanın En Fakir 8 Ülkesi adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.
5. Hızlı Nüfus Artışı
Nüfus artışı Afrika’da yoksulluğa neden olurken yoksulluğun da aşırı nüfus üzerinde doğrudan etkisi bulunmaktadır. Ülkeler, her iki koşulu da dengelemeden ekonomik kalkınma yaşayamazlar. Ancak UNICEF ve WHO gibi insani yardım ve sağlık kuruluşları, insanları doğum ve ölüm oranlarının durdurulamaz düzeyde olduğu konusunda eğitmek için çeşitli kampanyalar düzenlemiştir. Sonuç olarak, şu anda daha fazla insan ekstrem koşullarda yaşamaya zorlanmaktadır. UNICEF tarafından hazırlanan rapora göre, Afrika nüfusunun 2050 sonuna kadar ikiye katlanarak 2 milyara çıkması beklenmektedir.
6. Sağlıkta Eşitsizlikler
Gelir eksikliği sadece yoksulluğu tanımlamaz. Yoksulluk, insanların refahını da içeren çok boyutlu kavramdır. Afrika’da, olumsuz sosyo-ekonomik faktörler nedeniyle sağlık eşitsizlikleri de artmaya devam etmektedir. Eğitim eksikliği, pahalı sağlık hizmetleri, hijyenik olmayan yaşam koşulları ve gerekli hizmetlerin eksikliği hastalıkların hızla yayılması ve insanların tedavi edilmeden bırakılması anlamına gelmektedir.
Şu anda 25 milyon yetişkin ve 2,9 milyon çocuk HIV, ebola ve sıtma gibi yaşamı tehdit eden hastalıklarla enfekte durumdadır. Kıtada hastalıklara bağlı ölüm oranları, suçları, cinsel sağlık sorunlarını ve ergenlerde psikolojik sorunları körükleyebilen kıtanın diğer sorunlarından olan sokak gençliğinin yüksek oranlarına doğrudan katkıda bulunmaktadır. Dolayısıyla sağlık eşitsizlikleri, zengin doğal kaynaklarına rağmen Afrika’nın fakir kalmasının sebeplerindendir.
7. Çokuluslu Şirketlerin Rolü
Batı merkezli çokuluslu madencilik şirketleri, Sahra altı Afrika’nın doğal zenginliğini çalmakla suçludur diyebiliriz. Uzun zamandır bu şirketler vergi kaçakçılığı, çevre kirliliği, rüşvet, kötü niyetli transfer fiyatlandırması, zorla tahliyeler ve madencilik haklarına ilişkin şeffaflık eksikliğinden başarıyla kurtulmaktadır. Zambiya en büyük bakır madenlerine sahip olmasına rağmen Afrika’nın en fakir ülkesi durumundadır.
Zambiya Hükümeti tarafından vergi teşviklerinin sağlanmasıyla yönetilen şirketler, maliyetleri fazla, üretimi ise eksik rapor etmektedir. Benzer şekilde, şirketler vergiden kaçmak için yasadışı sermaye kaçışına girişmektedir. Sonuç olarak, ülke GSYİH’nın yaklaşık %10’u olan vergiden kaçınma nedeniyle yılda 2 milyar dolar zarar etmektedir.
8. Vasıfsız İşçilik
Ekonominin her alanda başarılı olması için eğitimli ve vasıflı işgücü şarttır. Zengin doğal kaynaklarına rağmen fakir kalan Afrika’nın, diğer ülkelerden farklı olarak, nüfusu yüksek oranda vasıfsız bireylerden oluşmaktadır. Eğitim eksikliği ve HND (Higher National Diploma) katılımları için yardım alamama ana nedenlerdendir. Dahası, zayıf teknolojik altyapı ve eğitim ve geliştirmeye yönelik yatırım eksikliği, Afrika’yı düşük vasıflı insanların yuvası haline getirmektedir. Dolayısıyla, büyük talebe rağmen elmas madenleri vasıfsız personel tarafından işletildiği için ürünler düşük kaliteli çıkmaktadır.
Bu arada Dünyanın En Garip Ülkesi Butan Hakkında 10 Gerçek adlı yazımızı okuyabilirsiniz
9. İnsan Hakları İhlali
İnsan haklarının sömürülmesi, az gelişmiş ülkelerde sürekli görülen olgulardandır, elbette Afrika ülkeleri de bu konuda istisna değildir. Bununla birlikte, insan hakları ihlali madencilik sektöründe çok daha önemlidir. Maden firmaları aynı zamanda ciddi ihlallerin arkasındaki en büyük suçlulardandır. Çevre ve insan sağlığı pahasına daha yüksek kar elde etme arayışında etik olmayan uygulamalara girişmektedirler.
Öte yandan, ajansların ve hükümetin bu firmaları düzenleyemeyecek kadar zayıf olması, madencilik patronlarını da daha acımasız kılmaktadır. Madencilik son derece tehlikeli ve emeği yoğun mesleklerdendir ancak insanlar güvensiz koşullarda çalışmaya zorlanmaktadır. Ayrıca, küçük madenlerde ve taş ocaklarında her gün fiziksel ve cinsel olarak sömürülen insan ticareti mağduru çocuklardan oluşan büyük maden işçisi nüfusu da bulunmaktadır.
10. İşle İlgili Bilgi Eksikliği
İş bilgisi, ekonomilerin refahında ve gelişmesinde çok önemli rol oynamaktadır ancak Afrika’daki iş başarısızlığının başlıca nedenidir. Sektör uzmanları ve akademisyenler Afrika’nın gerçek potansiyelini fark ederken teknik bilgi ve iş anlayışının eksikliği, küçük ve orta ölçekli işletmeleri engellemektedir.
Eğitim, ülkelerin politikalarını bilgilendirmelerine ve halkın refahı için sağlıklı kararlar almalarına yardımcı olduğu için ekonomik ilerlemenin önemli bileşenlerindendir. Benzer şekilde, değerli hammaddeleri yerel talepleri karşılamak için kullanılabilecek ürünlere dönüştürmek ve gelir elde etmek, yabancı ülkelere ihracat yapmak ve yenilikçi fikirler bulmak için işle ilgili bilgi gereklidir. Sonuç olarak, Afrika’nın fırsatları ön plana çıkarmak ve kendine yardım etmek için daha fazla proje ve fon yerine daha fazla iş bilgisine ihtiyacı vardır.