Büyük İmparator Aşoka Hayatı, Fermanları ve Yönetimi

Minik Tospik yazdı. 25 Ağustos 2021 548 okunma

Aşoka, ünlü Maurya hanedanının üçüncü hükümdarıydı ve kendi döneminde Hint alt kıtasının en güçlü kralları arasındaydı. M.Ö. 273-232 yılları arasındaki saltanatı, Hindistan tarihinin en müreffeh dönemlerindendi. Aşoka’nın imparatorluğu, Hindistan, Güney Asya ve ötesinde, günümüz Afganistan’ından ve batıda İran’ın bazı bölgelerinden, doğuda Bengal ve Assam’a, güneyde ise Mysore’a kadar uzanıyordu. Budist edebiyat Aşoka’yı, özellikle korkunç savaşlarından Kalinga’yı yaşadıktan sonra fikrini değiştiren zalim ve acımasız hükümdar olarak belgeler. Savaştan sonra Budizm’i benimseyen ve hayatını dininin ilkelerini yaymaya adayan imparator iyiliksever kral olarak tebaası için adil ve huzurlu ortamı yaratmaya çalıştı. Hatta bu yapısından dolayı kendisine ‘Devanampriya Priyadarshi’ unvanı verildi. İşte Hindistan ulusal bayrağında ve cumhuriyetinin ambleminde hala izleri görülen büyük imparator Aşoka hakkında her şey…

Aşoka'nın İlk Yılları

Aşoka, M.Ö. 304’te Mauryan Kralı Bindusara ve Kraliçesi Devi Dharma’nın çocuğu olarak dünyaya geldi. Maurya Hanedanlığı’nın kurucu imparatoru olan büyük Chadragupta Maurya’nın torunuydu. Annesi Dharma, Champa türünden Brahman rahibin kızıydı ve buradaki toplumsal yapı sebebiyle kraliyet ailesinde diğerlerine göre daha düşük konuma atandı. Aşoka da annesinin konumu nedeniyle prensler arasında daha düşük konumda yer buldu.

Büyük imparator, çocukluğundan itibaren silah becerileri ve akademik alanda büyük umutlar vadetti. Aşoka’nın beceri ve bilgisinden etkilenen babası Bindusara, onu Avanti’nin valisi olarak atadı. Burada Vidishalı tüccarın kızı Devi ile tanıştı ve onunla evlendi. Aşoka ve Devi’nin iki çocuğu oldu: oğulları Mahendra ve kızları Sanghamitra.

Ardından Aşoka hızla mükemmel savaşçı general ve zeki devlet adamı haline geldi. Mauryan ordusu üzerindeki komutası günden güne artmaya başladı. Aşoka’nın ağabeyleri onu kıskandı ve tahtın halefi olarak Kral Bindusara tarafından çoktan tercih edildiğini varsaydılar. Ancak kralın en büyük oğlu Sushima, babasını Aşoka’yı başkent Pataliputra’dan çok uzağa, Takshashila eyaletine göndermeye ikna etti.

Bahanesi ise bölgede bastırılması gereken vatandaş isyanı olmasıydı. Ancak Aşoka eyalete ulaştığı anda, milisler onu kollarını açarak karşıladı ve ayaklanma savaşa dönmeden sona erdi. Aşoka’nın bu çabasız başarısı ise ağabeylerini, özellikle Sushima’yı daha özgüvensiz hale getirdi.

Ayrıca Tarihteki En İyi 10 Roma İmparatoru adlı yazımızı inceleyin!

Tahta Çıkması

Aşoka’ya karşı iyice bilenen Sushima zaten sürgüne gönderilmiş olan kardeşine karşı Bindusara’yı kışkırtmaya başladı. Bu sırada Aşoka, Kaurwaki adında balıkçı kadınla tanışacağı Kalinga’ya gitti. Ona âşık oldu ve daha sonra Kaurwaki’yi ikinci karısı yaptı. Kısa süre sonra, Ujjain eyaleti şiddetli ayaklanmaya tanık olmaya başladı. İmparator Bindusara, Aşoka’yı sürgünden geri çağırdı ve onu ayaklanma bölgesine gönderdi. Buradaki savaşta yaralanan Aşoka, Budist rahipler ve rahibeler tarafından tedavi edildi. Buda’nın hayatı ve öğretilerinden ilk kez Ujjain’de haberdar oldu.

Ertesi yıl, Bindusara ciddi şekilde rahatsızlandı ve tam olarak ölüm döşeğindeydi. Sushima, kral tarafından halefi olarak aday gösterildi ancak otokratik doğası onu bakanlar arasında istenmeyen haline getirdi. Radhagupta liderliğindeki bir grup bakan, Aşoka’yı tacı üstlenmeye davet etti. Bindusara’nın M.Ö. 272’deki ölümünün ardından Aşoka Pataliputra’ya saldırdı, Sushima dahil tüm kardeşlerini öldürdü. Tüm erkek kardeşleri arasında sadece küçük kardeşi Vithashoka’yı bağışladı.

Budist edebiyatı Aşoka’yı zalim, acımasız ve huysuz hükümdar olarak tanımlar. Hatta o dönemki mizacından dolayı ‘Korkunç Aşoka’ anlamına gelen ‘Chanda Ashoka’ olarak adlandırıldı. Hatta suçluları cezalandırmak için cellat tarafından yönetilen işkence odası olan ‘Aşoka’nın Cehennemi’ni inşa ettirdiği bilinir. İmparator oluş şeklinden de belli olacağı üzere Aşoka, imparatorluğunu genişletmek için yaklaşık 8 yıl süren acımasız saldırılar başlattı. Miras aldığı Maurya İmparatorluğu oldukça büyük olmasına rağmen sınırlarını katlayarak genişletti. Krallığı batıda İran-Afganistan sınırlarından doğuda Burma’ya kadar uzanıyordu. Seylan (günümüzde Sri Lanka) hariç, tüm Güney Hindistan’ı ilhak etti. Avcunun dışındaki tek krallık ise, günümüzde Orissa olan Kaliga’ydı.

Kalinga Savaşı ve Budizm

Aşoka, M.Ö. 265’te Kalinga’yı fethetmek üzere saldırı başlattı ve bu savaş büyük imparatorun hayatında dönüm noktası oldu. Aşoka, fethi bizzat yöneterek kendi zaferini garantiledi. Onun emriyle bütün vilayet yağmalandı, şehirler yerle bir edildi ve binlerce insan öldürüldü. Zaferden sonraki sabah, durumu incelemek için dışarı çıktı ve yanmış evler, etrafa saçılmış cesetler dışında hiçbir şeyler karşılaşmadı. Savaşın sonuçlarıyla yüz yüze geldiğinde, ilk kez eylemlerinin gaddarlığı karşısında kötü hissetti.

Pataliputra’ya döndükten sonra bile fethinin yarattığı yıkımın etkilerini gördü. Bu dönemde tam anlamıyla iman bunalımı yaşadı ve geçmişte yaptıklarının bedelinin ne olabileceğini düşündü. Bir daha asla şiddet uygulamamaya yemin etti ve kendini tamamen Budizm’e adadı. Brahman Budist guruları Radhaswami ve Manjushri’nin direktiflerini izledi ve Budist ilkelerini krallığı boyunca yaymaya başladı. Böylece ‘Chandashoka’, ‘Dharmashoka’ya yani dindar Aşoka’ya döndü…

Dönüşümünden Sonra Aşoka’nın İdaresi

Büyük imparatorun ruhsal dönüşümünün ardından yönetimi, yalnızca tebaasının refahına odaklandı. Aşoka, Mauryan Krallığı’nın kendisinden önce ortaya konan yerleşik modele göre elbette yönetimin başındaydı ancak öncekilere kıyasla onun saltanatı çok sayıda hayırsever politika uygulamaya kondu. Yönetim konusunda paternalist bakış açısı benimsemiş ve Kalinga fermanında da geçtiği üzere ‘All men are my Children (Bütün erkekler benim çocuklarımdır.)’ demiştir. Ayrıca tebasına sevgi ve saygı bahşettikleri için borçlu olduğunu ve onların iyiliği için hizmet etmeyi görev edindiğini ifade etmiştir.

Aşoka’nın Din Politikası

Aşoka, Budizmi M.Ö. 260 civarında devlet dini haline getirdi. Belki de Hindistan tarihinde Dasa Raja Dharma’yı ya da Lord Buddha’nın mükemmel hükümdarın görevi olarak özetlediği 10 kuralı uygulayarak Budist devlet kurmaya çalışan ilk imparatordu. 10 kural şöyledir:

  •  Liberal olmak ve bencillikten kaçınmak,
  •  Yüksek ahlaki karaktere sahip olmak,
  •  Halkının iyiliği için kendi zevkini feda etmeye hazır olmak,
  •  Dürüst olmak ve mutlak bütünlüğü korumak,
  •  Nazik olmak,
  •  Halkın öykünebileceği basit yaşam sürdürmek,
  •  Her türlü nefretten uzak olmak,
  •  Şiddete başvurmamak,
  •  Sabırlı olmayı denemek,
  •  Barış ve uyumu teşvik etmek için kamuoyuna saygı duymak.

Aşoka, Lord Buddha tarafından vaaz edilen bu 10 ilkeye dayanarak, hayırsever ve hoşgörülü yönetiminin bel kemiği haline gelen ‘Dharma’ uygulamasını dikte etti. Dharma ne yeni din ne de yeni siyaset felsefesiydi. Bu, tebaasını barışçıl ve müreffeh yaşam sürmeleri için benimsemeye teşvik ettiği davranış kuralları ve prensiplerle özetlenen yaşam tarzıydı. Bu felsefenin yayılmasını, imparatorluğunun her yerine yaydığı toplamda 14 fermanı yayınlayarak üstlendi.

Ayrıca Roma İmparatorluğu'nu Anlatan 12 Film adlı yazımıza göz atın!

Aşoka’nın Fermanları

  • Hiçbir canlı katledilemez ya da kurban edilemez.
  • İmparatorluğu boyunca hem insanlar hem de hayvanlar için tıbbi bakım yapıldı.
  • Keşişler her beş yılda bir imparatorluğu dolaşarak sıradan insanlara ‘Dharma’ ilkelerini öğretirler.
  • Kişi, her zaman ebeveynlerine, rahiplerine ve keşişlerine saygı göstermelidir.
  • Mahpuslara insanca muamele edilmelidir.
  • Tebaasını, nerede olursa olsun ya da ne yapıyor olursa olsun, yönetimin refahı ile ilgili endişelerini her zaman kendisine bildirmeye teşvik etti.
  • Nefsine hâkim olmayı ve kalp temizliğini arzuladıkları için tüm dinleri memnuniyetle karşıladı.
  • Tebaasını keşişlere, Brahmanlara ve muhtaçlara yardım etmeye teşvik etti.
  • Dharma’ya saygı ve öğretmenlere karşı doğru tutum, imparatorluk hanedanından evlilikten ya da diğer dünyevi kutlamalardan daha saygın kabul edildi.
  • İmparator, insanlar Dharma’ya saygı göstermezse, şan ve şöhretin hiçbir anlamı olmadığını düşündü.
  • Dharma’yı başkalarına öğretmenin bir insanın sahip olabileceği en iyi hediye olduğunu düşündü.
  • Kim aşırı takvadan dolayı kendi dinini övüp ‘Kendi dinimi yücelteyim’ düşüncesiyle başkalarını kınarsa ancak kendi dinine zarar verir. Bu nedenle (dinler arası) temas iyidir.
  • Aşoka, Dhamma tarafından gerçekleştirilen fethin, zorla fetihten daha üstün olduğunu ancak zorla fetih gerçekleştirilecekse bunun ‘hoşgörü ve hafif ceza’ olması gerektiğini vaaz etti.
  • 14 ferman, insanların ona göre hareket etmesi için yazılmıştır.

Bu 14 fermanı, taş sütunlara ve levhalara yazdırdı. Krallığının etrafındaki stratejik yerlere yerleştirdi.