Dede Korkut Kimdir? Türklerin Büyük Atası Dede Korkut ve Özellikleri
Minik Tospik yazdı. 26 Mayıs 2021 695 okunma
Dede Korkut, bozkır hayatının geleneklerini ve törelerini özümseyen, kabile teşkilatını koruyan yarı efsanevi Türk bilgedir. Türklerin en eski destanı olarak kabul edilen ‘Dede Korkut Kitabı’ndaki hikâyelerin anlatıcısıdır. Oğuz Türklerinin destanlarında yüceltilip kutsallaştırılmıştır. Korkut kelimesi (Kor/Gor) kökünden türemiştir ve ulu, heybetli, korku veren anlamındadır.
Dede Korkut Türk Dünyası’nın en büyük birleştirici kişilerinden kabul edilmektedir. Asırlar boyunca erdem, hoşgörü ve anlayışın yayılmasında önemli katkılar sağlamıştır.
Ayrıca Frida Kahlo Kimdir? Frida Kahlo Hayatı, Eserleri ve Tarzı adlı yazımızı inceleyebilirsiniz
Dede Korkut Kimdir?
Dede Korkut’la ilgili olarak tarihsel kaynaklardaki bilgiler farklılıklar gösterir. Halk arasındaki yaygın rivayete göre bilge; berrak gözlü dev kızından dünya gelmiştir. Tarih kaynaklarında ve Oğuz rivayetlerinde adı, bazen Korkut, bazen Korkut Ata olarak geçer. Batı Türkçesi ile yazılmış kaynaklarda ise Dede Korkut olarak söz edilir.
Sîri Derya havzasında tespit edilen halk anlatıları onu Şaman ve bahşı/ozan-destan anlatıcısı- olarak tanıtır. Bazı yazılı kaynaklarda ise hükümdarlara vezirlik etmiş Müslüman Türk evliyası olarak tanıtılır. Bunun nedeninin, Oğuz Türklerinin İslâm'ı kabul edişlerinden önceki dönemlerinde bahşı olarak anıldığı; İslâm’ın kabul edilişi ile kültürel değişimlerin de etkisiyle evliya kimliği ile anıldığı sanılmaktadır.
Rivayete göre Kazak ve Kırgız bahşılarının pîridir ve Kırgız şamanlarına kopuz çalmayı, türkü çağırmayı-söylemeyi öğretmiştir.
Dede Korkut Kişiliği ve Vasıfları
Dede Korkut’un kişiliği ve vasıfları hakkındaki bilgilere Dede Korkut Kitabı’nda, Oğuz Türklerine ait yazılı kaynaklarda ve halk efsanelerinde rastlanır.
Dede Korkut Kitabı’ndaki destanın anlatıcısı olan kişi, Oğuzların Bayat boyundan ve Müslüman olup Hz. Muhammed'in yaşadığı zamana yakın dönemde yaşamıştır. Kalp gözü açık; hikmetli sözler sahibi ve bilgedir. Oğuz beylerini iyi tanıyan; halkın geleneğini, mazisini bilen; halkın müşkülünü halleden eğitici ve yol gösterici akıl hocasıdır. Köklerinin bahşı geleneğine dayandığı, sıradan insan olmayıp Tanrı tarafından seçilmiş kişi olduğu, söylediklerinin kendi duygu ve düşüncelerinden çok Allah’ın vahyi ile ortaya çıktığı anlaşılır.
Tarihsel kaynaklarda Dede Korkut'un kişiliği ile ilgili olarak verilen bilgiler Dede Korkut Kitabı’ndaki bilgilerle benzerlik gösterir. Korkut Ata'nın pek çok Oğuz hükümdarına vezirlik, müşavirlik yaptığı; kimi beylerin çocuklarına isim koyduğu söylenir. Geçmişi ve de gelecekte olacakları bilen, evliyalık özelliği ön plana çıkartılan ve Türkler arasında büyük üne sahip kişi olarak tanıtılır.
Halk hikâyelerinde Dede Korkut eşsiz halk ozanı, kopuz ve dombranın mucidi olarak anlatılmıştır. Kopuz çalmak ve şamanlık yapmak üzere görevlendirildiğine inanılır. Kopuzun nasıl yapılacağını olağanüstü varlıklardan öğrenmiştir. Başka söylenceye göre çok hızlı koşan devesine binerek halkının sonsuza dek yaşayacağı cennet mekânı arayan Korkut, ölümsüzlüğün olmadığı fikrine ulaşmış ve sonsuzluğu kopuzunun namelerinde aramaya başlamış; nesilden nesile aktarılan değerli sözler ve ezgiler üretmiştir. Şiir ve ezginin de atası olarak kabul edilir.
Korkut Ata'nın doğaüstü güçleri onunla ilgili anlatılarda hep öne çıkarılmıştır. Ondan söz ederken ‘ölü dersem ölü değil, diri dersem diri değil’ denilmiştir. Tüm hayvanların, özellikle kuşların dilini bildiği söylenir. Azerbaycan Türklerinin yaygın inanışına göre, dünya üzerindeki her şeye adını Korkut Ata vermiştir.
Dede Korkut’un Yaşamına İlişkin Tarihsel Kaynaklar
- Korkut'tan söz edilen ve bilinen en eski tarihî kaynak Orta çağ İslam âlimi ve tabibiReşîdüddin Fazlullāh-ı Hemedânî’ye ait ‘Câmiu't Tevârih’ (1307) adlı eserdir. Reşidüddin'in kaleme aldığı kitapta Korkut’un dört Oğuz hükümdarı ile aynı çağda yaşamış olduğu söylenmiştir. Kitaba göre Korkut, Bayat boyundan, Kara Hoca'nın oğludur ve 295 yıl yaşamıştır. Kitapta Oğuzların dokuzuncu hükümdarı İnal Sır Yavkuy zamanında ortaya çıktığı, onuncu hükümdar Kayı İnal Han ve ondan sonra gelen üç Oğuz hükümdarına müşavirlik yaptığı anlatılır.
- ‘Saltukname’ adlı eserde (Ebu’l-Hayr-ıRûmî,1480), ‘Korkut Ata’nın Osmanoğulları ile aynı soydan geldiği yazılıdır. Eserde Osmanoğulları’nın soyu İshak peygamberin oğlu Ays nesline dayandırılırken, Korkut Ata soyundan oldukları anlatılmaktadır.
- ‘Câm-ı Cem-Âyin’ (Tebrizli Bayatî Hasan bin Mahmûd,1481) adlı Osmanlı silsilenamesine göre Korkut Ata, 28. Oğuz Hükümdarı Kara Han tarafından Hz. Muhammed’e elçi olarak Medine’ye gönderilmiş ve Peygamber ile tanıştıktan sonra İslamiyet’i öğretmekle görevlendirilen Selman-ı Farisi ile geri dönmüştür. Aynı eserde Dede Korkut’un Ürgenç Dede adında oğlu olduğu da yazılıdır.
- Yüzyılda Uzun Firdevsî tarafından yazıldığı kabul edilen ‘Velâyet-nâme-i Hacı Bektâş-ı Velî’de (Velayetname olarak da bilinir) Korkut Ata’nın adı, Hanlar Han’ı olarak anılan Oğuz Hükümdarı Bayındır Han ve onun beylerbeyi Kazan ile beraber anılmıştır. Onların ölümüyle Oğuz topluluğunun parçalandığı söylenir.
- 1659-1660 yıllarında Ebu'l Gazi Bahadır Han tarafından yazılan ‘Şecere-i Terakime’ adlı eserde yazıldığına göre Korkut Ata Kayı boyundan olup Abbasiler devrinde yaşamış ve Oğuz ilinde çok hürmet görmüş devlet müşaviridir.
Dede Korkut’un Ecelden Kaçma Çabası
Ebulgazi Bahadır Han Dede Korkut’un 295 yıl yaşadığını söyler. Halk arasındaki anlatılara göre ise 100 yıl yaşadığı rivayet edilir. Yani Dede Korkut’un ölümüne ilişkin rivayetler de yaşamına ilişkin olanlar gibi çeşitlidir.
Kazaklar arasında çok bilinen menkıbeye göre 20 yaşındayken gördüğü rüyada beyazlar içindeki bazı varlıklar ona 40 yıl ömrü olduğunu bildirmiş; bunun üzerine Korkut ölümsüzlük talep etmeye niyet etmiştir. Hasta insanlara karşılığını beklemeden yaptığı yardımlar Allah katında makbul olmuş ve ona uykusunda ‘Ölümü kendin arzu etmedikçe ölmeyeceksin’ buyurmuştur. Başka rivayete göre Korkut Ata uzun zamanlar ölümden kaçmak için hep uzaklara gitmiş fakat gittiği her yerde mezarını kazan birilerini görmüştür. Nihayetinde 300 yaşındayken kendisi için kazılan mezarlardan birinin yanında ölüm uykusuna yatmıştır.
Ayrıca Doğan Cüceloğlu Kimdir? adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Dede Korkut’un Mezarı
Günümüzde Anadolu’da ve Azerbaycan'da, Dede Korkut'un olduğu iddia edilen mezarlar vardır.
Alman imparatorunun İran elçisi Adam Olearius 1638 yılında, Demirkapı şehri yakınlarında üzerinde ‘İmam Korkut’ yazan İslam evliyasının mezar taşını gördüğünü söylemiştir. Söylediğine göre İran ve Dağıstan Tatarları arasında sınır olan ırmağın kenarında bulunan mezar, kaya içine oyulmuş büyük mağara şeklinde olup tabutu dört tahtadan yapılmıştır. Olearius’un yerli halktan aktardığı öyküye göre kopuz çalıp türküler söyleyen bu evliya, peygamberin yakınıdır ve onun ölümünden sonra da daha 300 yıl yaşamış; Lezgiller’i İslam’a davet etmek için gittiğinde öldürülmüştür.
Evliya Çelebi de ‘Seyahatname’sinde, 1647 senesinde Demirkapı’da gördüğü ziyaretgâhın Dede Korkut’a ait olduğunu yazmıştır. Sonraları Olearius’un anlattığı mezarı aramaya giden Rus doğu bilimci Wilhelm Barthold ise mezarı bulamamıştır. Mezarın zamanla kaybolduğu düşünülmektedir.
Sîri Derya havzasında yaşayan Türkî halkaların ziyaret ettiği ve Korkut Ata'ya ait olduğu düşünülen mezar da Aral gölüne yakın yerde, kıyıda bulunmaktadır.
Bayburt’un güney doğusundaki Masat vadisinde halk arasında Ali Baba Türbesi adı verilen Türkmen türbesinin de Dede Korkut 'a ait olduğu iddia edilir.
Dede Korkut Hikâyeleri
Dede Korkut Hikâyeleri Manas ve Oğuz destanları ile bağı olan, İslamiyet öncesinde başlayan ancak İslamiyet’e geçiş ile içeriği farklılaşan; destansı özelliklere sahip ve bütün Türk yurtlarında nesilden nesle aktarılmış hikâyelerdir.
Bütün hikâyelerde Dede Korkut adındaki ermişin meydana çıkarak deyişler söylemesi, destanlarla Oğuz halkına öğütler vermesi gibi unsurların bulunması hikâyelerin onun adıyla anılmasına sebep olmuştur. Anlatılan hikâyeler Oğuz Türkleri’ne aittir. Oğuz Türklerinin 24 boya ayrılmış olmasından dolayı sayılarının Oğuz boylarının sayısı kadar olması gerektiği düşünülmüşse de elimizde yalnızca 12 hikâye bulunmaktadır.
Dede Korkut hikâyeleri Oğuz Türklerinin en meşhur epik destanlarındandır. Zaman içerisinde değişikliklere uğrayan hikâyeler bilindiği kadarıyla 16. yüzyılda yazıya aktarılmıştır.