Dünyadaki Kadın Dehalar
Minik Tospik yazdı. 20 Nisan 2021 195 okunma
Kadınların çoğu zaman dinlenmediği, dinlense ciddiye alınmadığı, en iyi ihtimalle bir erkek kadar takdir edilmediği bir dünyada yaşıyoruz. Günümüzde bilim alanlarında, sanatta ve hayatta kadına olan saygı kısmen artsa da bilimin gelişmeye başladığı çağlardan beri dehalarıyla büyük işler başaran kadınlar maalesef ki erkek egemenliğinin gölgesinde kalmışlardır. Geçmişte ve günümüzde Emilie Du Chatelet, Ada Lovelace, Meryem Mirzahani, Canan Dağdeviren ve Rosalind Franklin gibi yüzlerce kadın dehamız olduğunu biliyoruz ve gelecekteki kadın dehalarımıza umut olması için onların başardıklarını paylaşıyoruz…
Ayrıca Türk toplumunda kadın liderler yazımızı inceleyebilirsiniz.
Emilie Du Châtelet
Fransız matematikçi, fizikçi ve yazar. Henüz 12 yaşında iken Latince, İtalyanca, Yunanca ve Almanca’yı çok iyi konuşur hatta çeviriler yapardı. Felsefe, matematik, edebiyat gibi bilimsel konularda eğitim almasına rağmen, danstan hoşlanır, arp çalar, opera şarkıları söylerdi. Ayrıca eskrim, binicilik ve jimnastik dersleri aldı.
Orta çağ Avrupa’sında bir kadın olarak sosyal hayatta bir statü edinebilmenin yegâne yolu evlenmekti. O da öyle yaptı. Bu sayede önemli insanlarla tanıştı. Voltaire ile önemli çalışmalar yaptı. Bu arada eğitimini sürdürmek amacıyla, Fransız Bilimler Akademisi'ne başvurdu ancak cinsiyeti nedeniyle reddedildi. Fakat bu akademi, ilerleyen yıllarda Châtelet'in Tabiat Üzerine Tezler adlı kitabını yayınlamayı üstlendi.
Isaac Newton’un Principia (Prensipler) kitabını Fransızca’ ya çevirerek, Fransızların Newton’u tanımasında önemli katkı sağladı. Ancak Madam Châtelet, Newton’un ve birçok bilim adamının aksine, bir cismin enerjisinin kütlesi ile hızının karesinin çarpımı ile orantılı olduğunu öne sürdü “e ~ mv²” (ki daha sonra kinetik enerjinin mv²/2 olduğu bulunmuştur). Bu düşünce bilim insanları arasında çok ilgi görmekle birlikte, kadınların pek çok alanda göz ardı edildiği - ikinci plana atıldığı bir dönemde, Châtelet gibi bir dehanın bile bununla anılması için yeterli olmadı. Emilie du Châtelet, ölümünün ardından Voltaire’in sevgilisi olarak anılacağını öngörmüş olacak ki ölmeden önce şu sözleri hatıratına kaydetti: "Beni kendi meziyetlerimle ya da meziyetlerimin olmaması ile değerlendirin. ...”
Ada Lovelace
İngiliz matematikçi ve yazar olan Ada Lovelace, gökbilim, latince, müzik ve matematik eğitimi aldı. 13 yaşındayken uçan bir makine tasarladı. 17 yaşında matematik ve teknoloji üzerine çalışmaya koyuldu. İngiliz matematikçi Charles Babbage'ın yanında, Babbage'ın yapmaya çalıştığı hesap makinesi için aritmetik işlemler tasarımcısı olarak çalıştı. Bu makine, bugün bilgisayarların atası olarak görülmekte ve Ada Lovelace da ilk bilgisayar programcısı sayılmakta.
Makineyle ilgili yaptığı çalışmalar ve makinenin kullanımı konusundaki fikirleri 1843'de yayınlandı. Fakat o zamanlar bir kadının kendi adına kitap yayınlaması uygun görülmediği için, o da yalnızca adının baş harflerini yazdırmak zorunda kaldı.Aynı dönemde, İtalyan ordu mühendisi Luigi Menabrea’nın motor üzerine makalesini kendi ayrıntılı notlarıyla destekleyerek çevirdi. Bu notlar, birçok insanın ilk bilgisayar programı olarak düşündüğü bir makine tarafından yapılması tasarlanan algoritmayı içerir. Lovelace’ın notları başlangıç bilgisayar tarihinde çok önemlidir. Bilime yaklaşımını “şiirsel” olarak tanımlayan Ada Lovelace’ın kendine has bu tarzı, teknolojinin birey ve toplumla ilişkisinin nasıl olduğunu inceleyen analitik motorun temel sorularına cevap aramasına vesile oldu.
Canan Dağdeviren
Ulusal kadın dehalarımızdan olan Canan Dağdeviren, 1985 doğumlu bir fizik mühendisi. Lisans eğitimini Fizik Mühendisliği alanında tamamlayan Dağdeviren, sonrasında Malzeme Bilimi ve Mühendisliği programında da yüksek lisans yapmış. Aynı yıl, yine aynı alanda UIUC (Illinois Üniversitesi)’da, ABD’nin en prestijli burs programlarından biri olan Fulbright bursunu kazanarak doktora eğitimine başlamış.
Doktora eğitimine devam ederken deri üstüne yapıştırılabilir/giyilebilir ve esnek/katlanabilir elektronik aletler üzerine çalışmalar yapmış. Doktora derecesini de tamamladıktan sonra medikal teknoloji alanına yoğunlaşarak cilt kanserini teşhis eden bir cihaz ve pilsiz çalışan giyilebilir kalp çipi (PZT MEH) geliştirmiş. Aynı zamanda, üzerine basınç ve kuvvet uygulandığında bu basınçtan enerji üretebilen, yani Piezoelektrik malzemeleri insan organlarının üzerine yerleştirerek organların hareketlerinden elektrik enerjisi üreten cihazları bulmuş. Bizim okurken bile yorulduğumuz bu başarıları sayesinde Harvard Üniversitesi’nin Genç Akademi üyeliğine seçilen ilk Türk bilim insanı unvanına sahip olmuş.
Forbes’in 30 Yaş Altı 30 Bilim İnsanı listesine de seçilen Canan Dağdeviren, bilime olan merakını perçinleyen iki şey olduğunu söylüyor. Hatta iki kitap desek yeridir. İlki, babasının Marie Curie hakkında hediye ettiği kitap; ikincisi ise Erdal İnönü’den aldığı Anılar ve Düşünceler isimli kitap. Ayrıca, Mustafa Kemal Atatürk’ün de onun için çok büyük bir motivasyon ve ilham kaynağı olduğunu söylüyor.
Dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen yazımıza da bakabilirsiniz.
Meryem Mirzahani
20. yüzyılda başlamış, zorluklara rağmen mucizeler yaratmış ama çabucak bitivermiş bir güzel hikâye onunki... Herkes onu genç dahi olarak tanıdı. Matematiğin Nobeli olarak ünlenen ödülünü almayı başaran ilk kadın bilim insanı oldu.
İran’ da doğup büyüyen Meryem, üstün yetenekli öğrencilere hizmet veren bir kurumda öğrenim gördü. 1994 yılında bir arkadaşıyla birlikte okul müdürünü ikna ederek Uluslararası Matematik Olimpiyatları’na katılmayı başardı. Katılmakla kalmadı altın madalya kazandı. Sonraki yıl 1995’te aynı organizasyonda bir kez daha, üstelik tam puanla, altın madalya alarak ülkesine götürdü.
Akademik hayatını ABD’de sürdürdü. Çalışmalarında özellikle hiperbolik geometri, ergodik teori, simplektik geometri ve Teichmüller teorisine odaklandı. Tarihe geçmesini sağlayan asıl olay ise 2014 yılında, dört yılda bir toplanan Uluslararası Matematikçiler Birliği’nin onu Fields Madalyası ile ödüllendirmesi oldu. Bu, o tarihten önce 52 kez toplanan birliğin, bir kadın bilim insanına verdiği ilk madalya idi. Meryem Mirzahani ne yazık ki henüz 40 yaşında meme kanserine yenik düştü ve hayata veda etti.
Rosalind Franklin
Ölümünden sonra değeri bilinenler kervanına katılan bir deha da Rosalind Franklin. İngiliz biyofizikçi ve kimyager olan Rosalind, 1941 yılında Cambridge’de fiziksel kimya alanında araştırma yapması için bir burs alıyor fakat II. Dünya Savaş’ının ilerleyişi yüzünden planlarında değişiklik yapmak durumunda kalıyor. O dönem ve hatta günümüz için de olağanüstü bir cesaretle Rosalind Franklin, II. Dünya Savaşı sırasında sadece Londra hava saldırısı muhafızı olarak hizmet etmekle kalmıyor aynı zamanda 1942 yılında İngiliz Kömür Kullanımı Araştırma Derneği’nde çalışabilmek için daha önce aldığı bursundan vazgeçiyor. Burada yaptığı incelemelerle, gaz maskesi gibi savaş araçlarının üretiminde ve yakıt amaçlı kullanılan kömürlerin performanslarının doğru biçimde belirlenmesine haliyle kömürün sınıflandırılmasına yardımcı oluyor.
Savaştan sonra, Paris’te Devlet Kimya Laboratuvarı’nda Jacques Mering ile X-ışını kırınım teknolojisi üzerine çalışıyor. Bu çalışma sayesinde ısıtılmış karbonlardaki grafit oluşumunun neden olduğu yapısal değişiklikler üzerine araştırmalar yapıyor ve kok kömürü, sanayi ve atom teknolojisi açısından önemli bulgular elde ediyor.
Rosalind Franklin, King’s College Biyofizik Laboratuvarı’na araştırma görevlisi olarak katıldığında, daha önceden araştırdığı X-ışını kırınım yöntemlerini DNA çalışmasına uyguluyor. Bununla birlikte, çok geçmeden DNA’nın yoğunluğunu keşfediyor ve daha da önemlisi molekülün sarmal bir yapıda olduğunu tespit ediyor. Tüm bunlara ek yaptığı bir sürü bilimsel çalışma olan Franklin’in 1958’de kanserden zamansız bir şekilde hayatını kaybetmesiyle, henüz devam eden araştırmaları maalesef yarım kalıyor.