Dünyanın En Yaşanabilir 15 Şehri
Minik Tospik yazdı. 12 Mayıs 2021 202 okunma
Pek çok insan, zaman zaman, bir anda eşyalarını toplayıp yurt dışına kaçarak yeni bir hayata başlamayı hayal eder- kısa bir süreliğine de olsa… Böyle zamanlarda, eğer imkânınız da varsa, gidebileceğiniz bir şehir düşünüyorsanız şehirlerin yaşanabilirliklerine göre sıralandığı ve bu sıralama yapılırken kültür, sağlık ve eğitim sistemleri gibi temel ihtiyaçların baz alındığı küresel bir liste bulunmaktadır. İşte, evi barkı terk edip yerleşemem diyorsanız en azından gezmek için tercih edebileceğiniz dünyanın en yaşanabilir 15 şehri…
1. Viyana
Avusturya’nın muhteşem başkenti Viyana, dünyanın en yaşanabilir şehri olarak listenin başını çekmektedir. Harika altyapısı, inanılmaz kültürel olanakları ve her köşesinde zengin bir tarihi güzelliği olduğu için daha önce burayı ziyaret eden hiç kimse bu sıralamaya itiraz etmeyecektir. Dahası, yerel halk güneşi her gördüğünde şehrin her yerine yayılan geniş yeşil alanlara kendilerini atmaktadırlar.
Bölge sakinleri ve buraya uğrayan gezginler Habsburg monarşisinin kalıntılarının, kahvenin ve Viyana Devlet Operası’nın rakipsiz müzik mirasının tadını doyasıya çıkarabilirler.
2. Zürih
İsviçre’nin en büyük şehri olan Zürih, o kadar bakımlı ve temiz ki gerçek yaşayan bir şehirden çok, dikkatlice planlanmış bir eğlence parkı gibi hissettirmesi çok mümkündür.
Ziyaretçileri ve yerel halkı, Old Town’da dolaşmayı, Limmat Nehri’nde yüzen kuğu sürülerini izlemeyi ve oldukça büyük öğrenci nüfusunun garanti ettiği moda noktalarda takılmayı çok sevmektedirler. Şehir, rahat bir ortam sağlamayı başarırken aynı zamanda son derece güvenlidir.
3. Vancouver
Listede üçüncülüğü Münih ve Auckland ile paylaşan Kanada’nın en büyük metropolü Vancourver, kulüpleri ve ofis binalarını yakındaki dağlar ve geniş bir sahil şeridiyle bir araya getirerek modern kentlilik ve nefes kesici doğanının mükemmel bir karışımını sergilemektedir. Vancouver Sanat Galerisi ve Antropoloji Müzesi gibi mekanlar da şehrin kültürel yönlerini ortaya çıkarmaktadır.
4. Auckland
Auckland, Yeni Zelanda’nın en büyük ve genellikle başkentiyle karıştırılan şehridir. Kuzey Adası’nda bulunan Auckland, hem şehir hem doğa severler için heyecan vericidir. Viyadük Limanı kafeler, restoranlar ve barlarla doludur. Dolayısıyla gece hayatı muhtemelen ülkenin en iyisidir. Burada her zaman gurbetçiler bulmak mümkündür ve gezginleri de çoğunlukla bir yıllık çalışma izni alırlar.
Şehirden çıkmaya hazır olduğunuzda, bir volkanın etrafına inşa edilmiş büyük bir park olan Auckland Domain’e gitmeniz, yakındaki Hauraki Körfezi adalarını keşfetmeniz, şaraphane turları veya yürüyüşler yapmanız mümkündür.
Ayrıca Hiç Uyumayan Şehir New York Gezi Rehberi adlı yazımızı inceleyebilirsiniz
5. Münih
Bir gezginin kendini, Oktoberfest ve inkâr edilemeyecek kadar eğlenceli olan bira evi Hofbrauhaus ile ünlü olan Münih’te yaşıyor hayal etmesi hiç zor değildir. Şehir, Almanya’daki diğer bölgelere nazaran çok daha fazla, bir bardak bira eşliğinde sohbet başlatmak isteyen yerlileriyle oldukça misafirperverdir.
Elbette, Münih biradan ve güzel zamanlardan çok daha fazlasıdır. Merkez meydanı Marienplatz inanılmaz derecede iyi korunmuştur ve gelişen bir çağdaş sanat sahnesini içerisinde barındırmaktadır. Ayrıca, şehrin verimli altyapısı da ister birkaç gün ister birkaç yıl olsun, Münih’i ve içerisinde bulunmayı son derece keyifli hale getirmektedir.
6. Düsseldorf
Münih’in aksine, Almanya’nın bir diğer şehri Düsseldorf normal şartlarda turistlerin radarında değildir. Şehir, modernliği ve lüksü seven insanlar için mükemmel olduğundan gezginler buraya kayıp gözüyle bakmaktadırlar. King’s Avenue, dünya çapındaki en iyi markaların mağazalarıyla doludur. Bunu bilenler ise kalabalık Paris’i atlayıp alışveriş için burayı tercih etmektedirler.
Ayrıca şehir, gelişen bir sanat ortamı ve asırlık binalar ile modern endüstri arasında mükemmel bir dengeye sahiptir. Yaşam kalitesi açısından da Düsseldorf mükemmel bir altyapı, güvenlik ve hoş kamusal alanlar sunmaktadır.
7. Frankfurt
Dünya Savaşı’ndan sonra Frankfurt, diğer Alman şehirlerinden farklı bir yöne gitmiş ve yıkılan tarihi merkezlerini yeniden inşa etmemeye karar vermiştir. Fakat bu karar, şehrin bir bölümünü savaş öncesi ihtişamına kavuşturmak için yapılan büyük çalışmalarla yakın zamanda tersine çevrilmiştir.
Bununla birlikte, aradan geçen zamanda bu alışılmadık hareket Frankfurt’un kendisini diğer Avrupa şehirlerinden ayıran kendine ait bir kişilik geliştirmesine olanak tanımıştır. Yine de bir yanda güzel meydanları ve tavernalara dönüştürülmüş geleneksel evleri, diğer yanda çok sayıda gökdelen, göçmen ve hareketli bir gece hayatı bulmak mümkündür.
8. Kopenhag
Danimarka’nın başkenti Kopenhag, eğitim ve altyapı alanında aldığı mükemmel puanlarla listenin üst sıralarında yer almayı hak etmiştir. Şehir, renkli evleri ve kanal boyunca yanaşmış tekneleriyle dolu pitoresk Nyhavn ile ünlüdür.
Kaleler ve saraylar, yüksek kaliteli restoranlar doludur- bir düzineden fazla Michelin yıldızlı restoranı vardır. Bunun yanı sıra Kopenhag, sürdürülebilirliğe olan bağlılığından dolayı dünya çağında övgü almaktadır ki bu şehirde bisikletle dolaşan çok sayıda insandan da anlaşılmaktadır.
9. Cenevre
Çoğu kişinin inandığı gibi başkent olmasa da Cenevre, İsviçre’nin dünya çapında önemli olan bir şehridir. Dünya Sağlık Örgütü, Kızıl Haç ve Dünya Ticaret Örgütü gibi önemli kuruluşların merkezi olan Cenevre, farklı milletlerin ve kültürlerin bir araya geldiği yerdir.
Birleşmiş Milletler’in Avrupa şubesine de ev sahipliği yapması diplomasinin burada temel bir yaşam biçimi olduğunun kanıtı niteliğindedir. Bu diplomasi temeli, göçmenlerin destek sistemlerini uyarlamasını ve gezginlerin şehir içinde dolaşmasını kolaylaştırmaktadır. Bu mükemmel bir şekilde planlanmış şehir, isteyebileceğiniz tüm lüksleri ve ilginç bir mutfak karışımı sunmaktadır.
10. Basel
Pek çok insan Basel’i yakındaki Zürih’i keşfetmek için sadece bir iniş noktası olarak kullanmaktadır ancak Ren Nehri üzerindeki bu güzel şehir başlı başına bir destinasyondur.
Belediye Binası ve Gotik Katedrali, orta çağ şehir merkezinin siluetine hakimdir ve hem Almanya hem de Fransa’ya yakın eşsiz konumu, ona özel bir kültürel bir karışım sağlamaktadır. Fakat bu şehri diğerlerinden gerçekten ayıran şey, en ünlüsü ART Basel festivalinde örneklenen ve şu anda dünya çapında birçok yerde sergilenen sanat sahnesidir.
11. Sidney
Listedeki sırasını Amsterdam ile paylaşan ve Avustralya’nın en ünlü şehri olan Sidney, Sidney Opera Binası ve Sidney Liman Köprüsü gibi ikonik ve simgesel yapılara sahiptir.
Gezginleri ve sakinleri için şehir, güzel modern bir kent silüeti ve dünyaca ünlü Bondi Plajı da dahil olmak üzere birkaç plaj sunmaktadır. Ayrıca, Blue Mountains Milli Parkı, Sidney’den sadece iki saat uzaklıkta olduğundan şehir sakinleri için tercih edilen bir hafta sonu gezi noktasıdır.
12. Amsterdam
Aşırı turizmin baskısından muzdarip olsa da insanlar kendilerini burayı ziyaret etmekten veya burada yaşamaktan alıkoyamıyor gibi görünmektedir. Bunun nedeni ise, eşi benzeri olmayan bir şehir olmasıdır.
Elbette güzel mimari Hollanda’daki diğer şehirlerde de bulunabilir ve dünyadaki kanalların manzaralarıyla donatılmış tek yer de Amsterdam değildir ancak, şehrin rahat havasında karşı konulamaz bir doku bulunmaktadır. Buna kafe kültürünü, geniş bisiklet yollarını ve sanatsal mirasını da eklediğinizde bu şaşaanın neyle ilgili olduğu hemen anlaşılmaktadır.
Ayrıca Türkiye'den Vizesiz Gidilen En Güzel Ülkeler ve Şehirleri adlı yazımızı inceleyebilirsiniz
13. Berlin
Avrupa’nın en güzel şehri değil belki ama en heyecan verici şehir olduğunu söylemek mümkündür. Elbette, yüzyıllara yayılan ve birçok imparatorluğun, hatta dünyanın en acımasız diktatörünün yükselişini ve düşüşünü gören tarihinin ağırlığı vardır ancak, Berlin’in çekiciliği yalnızca geçmişiyle ilgili değildir.
Müzelerinin, anıtlarının ve Berlin Duvarı’ndan geriye kalanların yarattığı duygusallık inkâr edilemez ancak havayı yeniliyor gibi görünen ilginçliğin insanları kendine çektiği de kaçınılmaz bir gerçektir.
14. Bern
Yaşamak için Zürih’ten daha sakin ve Cenevre’den daha az modern bir yer arıyorsanız, İsviçre’nin başkenti Bern sizin için doğru nokta olabilir. Kökenleri 12. yüzyıla kadar uzanan Bern, bir hikâye kitabından çıkmış gibi görünmektedir.
Şehir, Aare Nehri’nin etrafına kıvrılmaktadır ve zümrüt sularını altında yaşayan dost canlısı bir trol varmış gibi görünen taş köprülerle süslemektedir. Orta çağ merkezinin dışında ticaret ve bürokrasiye tahsis edilmiş binalar da bulunmaktadır.
15. Wellington
Yeni Zelanda’nın başkenti, Kuzey ve Güney Adaları arasında bir bağlantı noktasında yer almaktadır. Her ikisini de keşfetmek istiyorsanız Wellington mükemmel bir üs görevi görmektedir. Büyük bir şehrin ruhuyla, ancak orta büyüklükteki bir şehrin coğrafi genişlemesiyle bu başkent birçok insanın son derece çekici bulduğu bir dengeye sahiptir.
Havalı bir kahve veya bira fabrikası görüntüsü ve ülkenin en iyi müze- galerilerinden bazılarını burada görmeniz mümkündür. Fakat aynı zamanda ılık tropikal iklimleri tercih edenler için uygun olmayan kuvvetli rüzgarlar da bulundurmaktadır.