Hiç Uyumayan Şehir New York Gezi Rehberi

Fikir Mühendisi yazdı. 31 Ocak 2021 329 okunma

Yine Dünya üzerinde en çok ziyaret edilen 10 şehirden biri olan New York’u anlatarak, gezimize devam ediyouz. Amerika’ya gitmeye karar verdiğinizde, tercih edeceğiniz ilk şehir kuşkusuz New York City oluyor. Bir de bu yolculuğu planlanmaya başladığınızda – Amerika denen bir başka dünyayı ilk kez görme etkisi de olabilir - heyecandan tüm vücudunuzu durdurulamayan bir karıncalanma sarıyor! Kültür, sanat alışveriş, tarih, neredeyse tüm dünya ülkelerinin halklarından oluşan insan çeşitliliğinden oluşan nüfusun yarattığı farklılık, tek bir şehirde benzersiz bir mozaik, bir kültür cümbüşü oluşturuyor. Bir an evvel bu renk, kültür, sanat karnavalının içine karışıp, kısa süreli de olsa New York’lu olmak istiyorsunuz! Sabırsızlığımız daha da tırmanmadan, gelin New York’u gezmeye başlayalım!

En çok ziyaret edilen Uzak Doğu şehirleri gezi rehberimizi ve romantik şehirler Venedik, Paris, Sevilla gezi rehberimizi linklere tıklayarak okuyabilirsiniz.

Hiç Uyumayan Şehir New York City!

New York denilince akla ilk gelenleri saymaya başladığınızda, önünüze çok uzun bir liste geldiğini görünce şaşırırsınız. Eğer New York’a  bir kez gittiyseniz, her zaman oraya geri dönme isteği, içinizin bir yerlerinde her an ortaya çıkmayı bekler! Bu şehre duyulan aşk başka şehirlere duyulan aşklardan farklıdır. New York, gökyüzüne ulaşan binaları, dünyanın en önemli müzeleri, istediğiniz her an nefes alabileceğiniz parkları, alışveriş caddeleri, sizi bir anda içine alıveren kalabalığı, her ülkenin farklı renklerini içinde barındırmasıyla dünyanın hiçbir şehrinde yaşanamayacak bir deneyim sunar. Yılda yaklaşık 40 milyon turist çeken bu şehir ‘hiç uyumayan şehir, Amerikan rüyası, büyük elma, dünyanın başkenti’ gibi herhalde en fazla isme sahip şehri sayılabilir. New York, 5 bölgeden oluşmaktadır: Manhattan, Brooklyn, Queens, Bronx, Staten Island. Bakalım siz en çok hangi bölgesini sevecek siniz?

Fransa’nın Amerika’ya Doğum Günü Hediyesi: Özgürlük Anıtı

Özgürlük Anıtı, şehri keşfetmeye başlamak için ilk adresimiz! Amerika Birleşik Devletleri’nin simgesi olan bu anıtı Fransa, Amerika’nın kuruluşunun 100. yılını kutlamak amacıyla hediye etmiştir. Heykelin orijinal renkleri kızıl/kahverengi iken, zamanla bugünkü rengi yeşile dönmüştür. 46 metre uzunluğundaki heykel, sağ elinde meşale, sol elinde tablet tutmaktadır. Tabletin üzerinde, bağımsızlık bildirgesinin tarihi yazılıdır! 4 Temmuz 1776. Taç kısmındaki uçlar ise 7 kıtayı ve 7 denizi temsil etmektedir. Heykelin elinde tuttuğu meşale, bakırdan ve altın varaklı olacak şekilde 1984 yılında yenilenmiştir. Eğer kalabalıkları aşıp, taç kısmına çıkmayı başarabilirseniz, benzersiz şehir manzarasının keyfine varabilirsiniz.

Yükseklik Korkusu Olan Çıkmayı Denemesin! Empire State Binası

İkinci ziyaret noktamız ise Empire State Binası! 443 metrelik, 103 katlı binanın bu kadar popüler olmasının sebebi, ‘Art Deco’ tarzındaki lobisidir. 86 ve 102. katlarındaki gözlem katlarına çıkarak, muhteşem bir manzaraya şahit olabilirsiniz! Havanın uygun olması durumunda 5 eyalet birden görülebilir. Ayrıca Amerika’nın 4.uzun gökdelenidir. Akşam saatlerinde - ışık şovlarını görebilmek ve fotoğraf çekmek için - binayı tam olarak görebileceğiniz bir yer bulmanız yeterli olacaktır.

Her Şehre Böyle Bir Park Lazım! Oksijen Deposu Central Park

New York’ta çekilen bir film seyrediyorsanız, o filmde ‘Central Park’ı mutlaka görürsünüz. Central Park, şehrin kalabalığından, telaşından kurtulmak isteyip sakin bir yer aradığınızda doğru adres olarak görünüyor. Şehrin kalbinde, kalabalıklardan kaçış noktası olan bu parkta spor yapılabilmekte, festivaller düzenlenmekte, tiyatro oyunları sergilenmektedir. Yaklaşık 3000 dönüm alan üzerine kurulu, 4 km uzunluk 800 metre  genişliğinde, Amerika Birleşik Devletleri’nin en ünlü ve en çok ziyaret edilen parkıdır. Parkta 1 gün geçirdiğinizde zamanın nasıl hızlı aktığına hayret edeceksiniz.

Şehrin Kalbine Seyahat: ‘Times Square’

Sıra New York’un kalbinin attığı yer olan, en hareketli caddesi Times Square’ı ziyaret etmeye geldi. Parıltılı lüks otelleri, yemek yenmeden dönülmemesi gereken restaurantları, Broadway müzikalleri ve film stüdyolarıyla aklınızı başından alacak bir deneyim vaat ediyor. Renkli reklam panoları ve binalar üzerindeki devasa ekranlarıyla tam bir görsellik ziyafeti çekiyor. Tiyatro ve müzikallerin dünyadaki en önemli bölgesi olan Braodway’de, sanat severler için tabi ki önceden bilet almak şartıyla Hollywood yıldızlarını seyredebilirsiniz. New York’lular için yılbaşını Times Square ‘de kutlamak ve kuruluşunun 150.yılını kutlayan, dünyanın en önemli  ve en çok ziyaret edilen 3. müzesi olan Metropolitan Sanat (MET) Müzesi’ni ziyaret etmek de gelenek haline dönüşmüş durumda. Müzeyi gezmeye başlamadan önce, görmek istediğiniz bölümleri seçersiniz - 2 milyondan fazla eseri, 1 hafta gezseniz bile bitmeyecek olan - müzeden çok daha fazla keyif alacaksınız. 5000 seneyi kapsayan koleksiyonda eski doğu, Mısır, Yunan ve Roma uygarlıklarına ait eserler sizi zamanda yolculuğa çıkarmak için bekliyor. Hazır yakınlarındayken ve müze gezmeye de başlamışken ‘Dünya’nın En İyi Modern Sanat Müzesi’ kabul edilen, 150.000 eserden oluşan MoMa’da (Modern Sanat Müzesinde) Picasso, Van Gogh, Dali, Monet,  Matisse, Kahlo, Cezanne, Pollock, Basquiat gibi dünyaca ünlü sanatçıların eserlerini görebilirsiniz. Moma’nın Metropolitan Sanat Müzesi’yle beraber birbirlerini tamamladıkları kabul ediliyor.

Dünyadaki en değerli yedi tablo ve öykülerini merak ediyorsanız linkteki yazımızda bulabilirsiniz.

Rockfeller Center, Aziz Patrik Katedrali ve Brooklyn Köprüsü

19 binadan oluşan New York’un tarihi simgesi Rockfeller Center’ı ise sadece önünde bulunan 28,5 metrelik çam ağacı için bile, her gün binlerce turist ziyaret ediyor. Rock Feller Binası’nın karşısında ‘Aziz Patrik Katedrali’ 100 metreyi aşan ikiz kuleleriyle, ‘Amerika’nın En Büyük Neo Gotik Kilisesi’ olarak New York’un simgelerinden biridir. Kilisenin içinde Michelangelo’nun Pietası’nın 3 katı boyunda Pieta Heykeli’nden gözünüzü alamayacaksınız. Gotik tarzdaki Brooklyn Köprüsü, Brooklyn ile Manhattan’ı birbirine bağlıyor ve göz alıcı tasarımıyla beraber, sunduğu eşşiz şehir manzarasıyla da günün her anı insanlarla dolup taşıyor! Köprü her dönem, film ve dizi setlerinin gözde mekânı olarak birçok kez ekranda yer aldı. Dünyanın en büyük tren garı olan 130 yıllık ‘Grand Central Terminali’ benzersiz mimarisiyle dikkat çekiyor. Müze gibi kabul edilebilecek bu tarihi mekânda, günlük ziyaretçi sayınsını 750.000 civarında olduğu kabul ediliyor. Ziyaret ettiğinizde, derin bir nefes alıp, balkondan koşuşturan insanları seyretmek, size bir filmin içinde yaşıyor hissi veriyor. Terminal’de yer alan, değeri 15 milyon dolar civarı kabul edilen saat ise yıllardır New York’luların buluşma noktası olmayı sürdürüyor.

Göçmenlerin ABD’ye Giriş Kapısı: Ellis Adası

Ellis Adası, bir dönem 12 milyon insanın umut kapısı olmuş aslında! 1892 ile 1954 yılları arasında New York’a gelen göçmenlerin kontrol ve transit merkezi olmadan önce de, Kızılderililerin (Algonquin Kabilesi) kabuklu deniz canlıları ve balık ticareti için yoğun olarak geldiği yerdir. Ellis Adası, bu yıllar arasında insanların umut ve korku dolu gözyaşları ile Amerika arasında ince bir köprü kurmuştu.

Amerikan Doğa Tarih Müzesi

Ada 1950 yılında müzeye dönüştürüldü.. Amerikan Doğa Tarihi Müzesi sizi hayal edebileceğinizin çok ötesine, bu dünyanın ötesine  götürüyor ve zamanda inanılmaz bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Müze fosillerden dinazorlara, okyanus hayatından, insan biyolojisi ve evrimle ilgili bir çok farklı konuda  görsel sunan ve bilgilendiren bir deneyim sunuyor. Müzede en çok ilgi gören bölüm ise; araştırmalar sonunda, orjinal boyutlarında bir araya getirilen dinazorlar oluşturuyor. 150.000 metrekare üzerine kurulu, çok kapsamlı olan ve 32 milyon eserden oluşan müzeden keyif almak için müzeye 1 gün ayırmanız bile yeterli olmayabiliyor. Bu arada müzede kaybolmanızı engellemek için kaşif denilen bir uygulama geliştirilmiş. Her yıl, yaklaşık 5 milyon civarında ziyaretçi,bu hayal yolculuğuna çıkıyor.

Karşı Kültür Hareketi: Greenwich Village

60’lı yıllarda ‘karşı kültür hareketi’ nin merkezi olan ‘Greenwich Village’ farklı zevkleri ve deneyimleri birleştiriyor. Mimari ile ilgilenenlerin mutlaka görmesi gereken, 19.yüzyıldan kalma evler, günümüzle geçmiş arasında köprü kuruyor. ’Hudson Nehir Parkı’ ise Greenwich Bölgesi’nin nefes almak ve farklı aktivitelerde bulunmak için en tercih edilen bölgesi! Gurmeler için de çok uygun, eğer iyi yemekten keyif alanlardansanız, şehrin en elit restaurantlarında midenize ziyafet çekebilirsiniz. Jazz müzik severleri de mutlu edecek, kaliteli jazz barlarda bu restaurantların yakınında yer alıyor.

Avrupa’ya Özenen, Arnavut Kaldırımlı SOHO!

Sanat ve kültürün kalbi olan SOHO’da ise lüks mağazaları ziyaret edebilir, tasarım butiklerinde farklı kıyafetleri deneyebilir, ekonomik gelişmenin sonucunda artan sanat müzelerini de ziyaret edebilirsiniz. Burada dolaşırken; elit bir havanın her yere egemen olduğunu, bu sokaklarda dolaşmak için entelektüel olmanın olmazsa olmaz kural olduğunu sonuna kadar hissediyorsunuz! En değerli sanat galerilerinin bu bölgede olması, burayı sanatın zirve noktası haline getirmiş durumda.

Spor ve Müziğin Kalbi: Madison Square Garden

Eğer sporla ilgileniyor veya konserlere gitmeyi seviyorsanız, kuşkusuz en doğru adres Madison Square Garden! Spor kompleksinde; ‘New York Knicks’ takımının basketbol maçlarını ve buz hokeyi maçlarını seyredebilirsiniz. Ve gelelim keyifsiz bir hatıraya; 11 Eylül anıtı ve müzesi, 11 Eylül 2001 saldırıları sırasında yıkılan ikiz kulelerin olduğu bölgede, saldırıda ölenlerin anısına 10.yılında açılmış. Anıtla beraber, 3 bölümden oluşan bir müzeyi de ziyaret edebiliyorsunuz. Müzede gün boyu yayınlanan filmlerde, saldırının nasıl olduğunu öğrenebilir, hayatını kaybedenlerin yakınlarıyla yapılan röportajları da izleyebilirsiniz. Anıtın merkezinde ilerlediğinizde ise ,tam olarak yıkılan kulelerin temellerine yerleştirilen şelale ve ölenlerin isimlerinin bronz plakalar olarak üzerine yazıldığı, 2 adet yansıtma havuzuyla karşılaşıyorsunuz. Bu konuyla üzerimize çöken kara bulutları arkada bırakıp, eğlenmeye ne dersiniz? Eğlenmek için Coney Island (adası) doğru bir adres gibi gözüküyor. Eskiden tam bir adayken, günümüzde Long Island Bölgesi’ne toprak dolguyla bağlanan, bir yarım ada haline gelmiştir. Zaman içinde kaybettiği popülerliği; ‘2010 MCU Park’ı ve çeşitli eğlence etkinliklerinin düzelmesiyle geri kazandı.

Parklar Cenneti Şehirde;  Dünyaca Ünlü ‘Bryant Park’

New York’un her tarafı büyük parklarla çevrilidir. Bu parkların içinde, her mevsim ayrı bir estetik güzelliğe sahip,39.000 metre kare alan üzerine kurulu ‘Bryant Park’ da dünyaca bir üne sahiptir. Park; dinlenmek, kitap okumak, spor yapmak isteyen insanların çekim merkezi halindedir. Yaz aylarında film festivalleri, konserler, özel eğlence programları insanları parka çekerken, esas eğlence parkın 2 ay içinde hazırlanıp buz pateni pisti haline getirilmesiyle başlar ve en hareketli günlerini bu dönemde yaşamaktadır. Artık biraz alışveriş mi yapsak? biz en iyisi sadece vitrinlere bakalım, ne de olsa Fifth Avenue’de alışveriş yapmak her baba yiğidin harcı değil. ’Fifth Avenue’de dünyaca ünlü markalar, sağlı sollu olarak yer alıyor ve cadde tam bir alışveriş cenneti olarak kabul ediliyor! Fiyat etiketlerinden başınız döndüyse ‘New York Halk Kütüphanesi’ne gidip, eşşiz mimarisini seyredip, tarihi belgelere bir göz atabilirsiniz. Kütüphane;160 yıllık çalışma, 50 milyondan fazla içeriği, 92 şubesiyle tam bir kültürel hazine sunuyor. New York’un en ikonik binalarından olan ‘Solomon R.Guggenheim Müzesi’ de, dış cephesi gökyüzüne kıvrılarak yükselen, beyaz betonarme silindirlerinden oluşuyor ve görkemli mimarisiyle ziyaret edilmeyi hak ediyor! Müzeyle ilgili en büyük eleştri ise silindirk yapının sanat eserlerinin sergilenmesinde sorunlar oluşturduğu ve muhteşem mimari tasarımın, sanat eserlerinin önüne geçtiği şeklinde. Buna rağmen 60 yıllık tarihiyle,  şanş veriilip görülmeyi hak ediyor.

Chinatown ve Little Italy

Çin Mahallesi, Manhattan semtinde çok farklı kültürel yapıya sahip insanların (Çin ve Güneydoğu Asya) bir araya geldiği bir bölgedir. Bu mahallede dünyanın değişik yerlerinden göç etmiş insanlar, ziyaretçilerine tam bir kültür mozaiği sunmaktadır. Çin Mahalesi, farklı gelenek görenek ve kültür etkileşimlerinin, her dönem ilgi çektiğinin bir kanıtı! Bu arada en çok tercih edilen yemekleri; Çin mantısı, domuzlu ekmek ve ev yapımı noodle! Çin Mahallesi’nin hemen yakınında yer alan ‘Little Italy’ ise geleneksel İtalyan restoranları ve sevimli hediyelik eşya dükkânlarıyla size küçük bir İtalya yolculuğu sunuyor.

New York’un Tarihi ve İkonik Sembolü : ‘Iron Flat’

Farklı üçgen şekliyle eski demir ütülere benzetilen ‘Iron Flat’, New York’un en tarihi ve ikonik binalarından biri olarak,1966 yılında New York’un sembolü ilan edildi. ’Chrysler Binası’ ise ‘New York’un 4. En Yüksek Binası’ olarak gökyüzüne yaklaşmaktadır Diğer gökdelenlerden ayrılan esas özelliği, çağdaş mimarinin en güzel örneklerin biri olarak, belki de New York’un en estetik binasıdır. Eğer ekonomi ile ilgiliyseniz, dünya finans şirketlerinin merkezi olan ‘Wall Street’i de ziyaret listenize eklemeniz gerekir, eğer burada gezerken yorgun düşersiniz de denize karşı oturup, ‘Battery Park’ta bir nefes alabilirsiniz.

Gelelim New York İle İlgili İlginç Bilgilere!

Örneğin; ünlü Empire State Binası’nın yapımı sadece 1 yıl sürmüş ve Amerika’nın ilk pizzacısı da NY’de açılmış! Herhalde İtalyan asıllı Amerikalıların işi olsa gerek! Ne yazık ki şehir aynı zamanda evsizleriyle de ünlü! Şehirde yaklaşık 60.000 ‘homeless’ var! Yine bu şehirde; bir taksi plakası almanın fiyatı 1 milyon dolar ! Ve Dünya’da milyoner zenginlerin sayısının en fazla olduğu şehir yine NY! Amerika’nın en mutsuz insanları ve Dünya’nın en büyük müzesi de New York’ta! Ve gelelim en ilginç olanına; ünlü bilim adamı Albert EINSTEIN’in gözleri, yine NY’de bir kasada saklanıyor! Ve bu şehirde, günümüze kadar 800’den fazla farklı dil konuşulmuş! Efsane şehrin nüfusu Avustralya ve İsviçre’den daha fazladır! İnanın bunlar, ilginç bilgilerden sadece bazıları!

Ziyaret edilen çok sayıda yere, yapılan birçok organizasyona rağmen New York size her zaman yeni sürprizler hazırlar. Gezersiniz ama hiçbir zaman bitiremezsiniz NY’de görülmesi gerekenleri! Aklınız muhakkak New York’ta kalır ve zihniniz de farkında olmadan geri dönebilmek için size küçük oyunlar oynar. Siz artık New York’u gördünüz ve inanın bana hayat boyu sürecek yeni bir aşka yelken açtınız! Dünya’da gezip görmek istediğiniz her yere kavuşmanız dileğiyle!