Okyanuslar İle İlgili 11 İlginç Bilgi

Cahil Uzman yazdı. 11 Kasım 2021 549 okunma

Hala bilinmeyen noktaları olan Mars hakkında dünyamız okyanusları hakkında bildiğimizden daha fazlasını biliyor olabiliriz. Okyanuslar gezegenimizin %71’ini oluşturur; yani daha net olabilmek için, ABD Jeolojik Araştırma verilerine göre dünyada yaklaşık 321.003.271 mil3 su vardır. Bu miktar yaklaşık olarak 352.670.000.000.000.000 adet galonu doldurmak için yeterli su anlamına gelir. Haliyle okyanuslar büyük ve derindir ki bu da onlar hakkında bilgi edinmeyi son derece zorlaştırır.

Okyanusları anlamaya adanmış uydularımız, şamandıralarımız, su altı araçlarımız ve daha pek çok kaynağımız olsa da okyanuslar ve deniz yaşamı hakkındaki bilgilerimiz yavaş hızla çoğalır. Oşinograf Gene Feldman son 25 senesini okyanusları inceleyerek geçirmiş ve NASA’ya verdiği röportajda okyanus keşifleriyle ilgili güncel sorunları şöyle anlatmıştır: ‘Pek çok yönden, bir insanı uzaya göndermek onu okyanusun dibine göndermekten daha kolaydır. İlk olarak, yukarıda kalan suyun uyguladığı basınç çok büyüktür. Bu, kişinin 50 jumbo jetin ağırlığına dayanmaya çalışmasına eşdeğerdir. Aynı zamanda karanlık ve soğuktur. Sonsuza kadar görebileceğiniz uzayın aksine, okyanusa düştüğünüzde hiçbir şey göremezsiniz çünkü ışığınız çok uzağa kadar parlayamaz. Haliyle okyanuslar çalışmak için zorlu yerlerdir.’

İyi haber şu ki okyanuslar hakkında her sene daha fazla bilgi ediniyoruz ve keşiflere olan ilgi son zamanlarda yeniden alevleniyor. Bu yazımızda okyanus ile ilgili bildiklerimizi kaleme alacağız. İşte okyanuslar ile ilgili ilginç bilgiler

1. Okyanusta Göller, Nehirler ve Gizli Şelaleler Vardır

Evet, yanlış okumadınız. Okyanusların gerçekten gölleri, nehirleri ve hatta şelaleleri vardır. Daha da etkileyici olan şey ise, bu su altı gölleri ve nehirlerinin boyutlarının birkaç fitten birkaç mil genişliğe kadar büyük oranda değişebilmesidir. Göller ve nehirler, deniz suyu tabanın altındaki kalın tuz katmanlarından sızdığında oluşur. Tuz tabakası çözüldüğünde okyanus tabanında çöküntüye neden olur ve ardından çözünmüş tuz suyu daha yoğun hale getirir. Meydana gelen yoğun su çöküntülere yerleşerek su altı su kütlelerini oluşturur. Üstelik bu birikintiler ayrıca çeşitli uzaylı görünümlü deniz hayvanlarını da içine çeker.

Gölleri anladık, şelaleler nasıl mümkün oluyor diye merak ediyorsanız cevabı burada! Dünyanın bilinen en büyük şelalesi Grönland ve İzlanda arasında fakat su altındadır. 75 milyon fit3 suyu vardır ve 11.500 fit kadar aşağı düşer. Şelale, Danimarka’nın doğusundaki daha yoğun suyla karşı taraftaki daha sıcak suyun birleşmesiyle oluşur. Kısacası soğuk su, okyanus tabanındaki büyük damla üzerinden ılık suyun altından aşağı doğru akar.

2. Okyanuslara İkonik Mavi Renklerini Işık Verir

Okyanusun derin mavisi en ilham verici renkler arasındadır. Büyüleyici renklerinden derin ilham alan çok sayıda sanatçı, tasarımcı ve müzisyen vardır. Ancak pek çok insan okyanusun rengini nereden aldığı konusunda bilgi sahibi değildir.

Okyanusun rengi, ışık tayfının kırmızı kısmındaki su emici renklerin sonucudur. Su, tayfın mavi kısmında renkleri geride bırakarak filtre gibi davranır. Sudaki yüzen tortulardan ve parçacıklardan yansıyan ışık, okyanusun kimi zaman yeşil, kırmızı ya da diğer tonlarda görünmesine de yardımcı olur. Tabii mavi dalga boyları diğer bazı dalga boylarından çok daha derine nüfuz ettiğinden, okyanusta ne kadar derine inerseniz o kadar ‘mavi’ görürsünüz.

3. Dünyamızdaki Yaşamın Çoğu Suculdur

Okyanuslar hiç şüphesiz ki yaşamla iç içedir. Barındırdıkları sayısız tür belgelenmiştir. Okyanuslarımızda tek hücreli organizmalardan devasa mavi balinalara kadar her şey bulunur. Bu büyük su kütleleri balıklar, ahtapotlar, kalamarlar, yılan balıkları, yunuslar, kabuklular ile dolu karmaşık ekosistemlerdir. Elbette bu liste uzayıp gider.

Keşfedilmeyen çok özelliği bulunan okyanuslarda henüz keşfedilmeyen hangi canlıların bulunabileceğini hayal edebiliyor musunuz? Araştırmacılar, yüzeyin altında gizlenen potansiyel deniz yaşamının yalnızca 1/3 kadarının tanımlandığına inanırlar. Henüz keşfedilmeyen memeli türleri bile olabilir. Tabi ki araştırmacılar asla durmuyor ve her yıl okyanuslarımızda yaklaşık 2000 yeni tür bulunuyor.

4. Okyanusun Karadan En Uzak Noktası: Point Nemo

Muhtemelen ıssız adaya düşseniz ya da okyanusun ortasında mahsur kalsanız ne yapacağınızı soran sorularla daha önce karşılaşmışsınızdır. Her iki senaryonun da eşit derece korkutucu olduğu kesin! Ama belki de Güney Pasifik’teki en uzak noktada asla mahsur kalmak istemezsiniz. Latincede ‘hiç kimse’ anlamına gelen ‘Point Nemo’ noktası en yakın kara şeridinden yaklaşık 1600 km ve en yakın yerleşim bölgesinden yaklaşık 2700 km uzaklıktadır.

Point Nemo karadan o kadar uzaktır ki ona yaklaşan en yakın insanlar belki de yalnızca astronotlardır. Uluslararası Uzay İstasyonu, dünyanın etrafında maksimum 416 km yörüngede döner. Point Nemo ise, dünyanın en uzak yeri olarak kabul edilir. Aynı zamanda uzay ajanslarının çöplük olarak kullandığı ve yüzeyinin altında yüzden fazla hizmet dışı uzay aracının yattığı tahmin edilen ‘Uzay Mezarlığı’ olarak kullanılır.

5. Okyanus Altında Gömülü Hazine Avına Çıkmak İster Misiniz?

Denizin altında gömülü unutulmuş hazinenin nasıl bulunacağına dair talimatlar içeren korsan haritasına rastlamayı hayal etmiş olabilirsiniz. Haritaları hazır olmayabilir ancak denizin altında çok sayıda kayıp hazine vardır.

Okyanusun dibinde oturan batıkların sayısını gerçek anlamda ölçmek neredeyse imkânsız gibi görünse de Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi dünya okyanuslarında en az 1 milyon batık gemi olduğunu tahmin eder; diğer tahminler de 3 milyona kadar yükselir. Öte yandan, sığınak kanolarından 21. yüzyıl enkazlarına kadar tüm insanlık tarihinden izler bulunur. Üstelik okyanusta keşfedilen hazinelerin sayısının 60 milyar doların üzerinde olduğu tahmin edilir.

6. Okyanus Bu Yazıyı Okumanıza Yardımcı Oluyor!

Okyanusun altında kablo ağı bulunur ve iletişim şirketleri bu kablolar üzerinden uluslararası bağlantılarını sürdürürler. Tahmin edebileceğiniz gibi, bu kabloları döşemek yavaş, pahalı ve zorlu işlerdendir. Ancak bu yüz binlerce kilometre uzunluğundaki kablolar, dünya verilerinin %99’unun iletilmesinden sorumlu oldukları için çok önemlidir.

Kablo katmanları adı verilen özel tekneler tarafından kurulan bu denizaltı kabloları, okyanus tabanının düz yüzeylerinde bulunur ve mercan resifleri, batık gemiler, balık yatakları ve diğer ekolojik habitatlar gibi genel engellerden kaçınır. Daha da ilginci, kabloların zorlu ortamlara dayanacak şekilde tasarlanması ve ara sıra köpekbalıklarından kaynaklanan kemirmelere dayanacak kadar dayanıklı olması gerekir. Ayrıca dünyanın ilk su altı Wifi’si de yakın zamanda kurulmuştur.

7. Okyanusların Hayal Edilemeyecek Kadar Derin Olan Bazı Bölgeleri Vardır

Okyanusun en derin noktasında oturabilseydiniz ve tekrar yüzeye net şekilde bakabilseydiniz bu, ticari uçuşta uçmaya ve dünyaya bakmaya benzerdi. Okyanusun derinliği işte bu kadardır. Okyanusun en derin noktası ise Mariana Çukuru’nun güney ucunda, Batı Pasifik Okyanusu’nun altında uzanan Challenger Deep’tedir. Çukurun derinliği o kadar fazladır ki Everest Dağı’nın tamamını içine sığdırmak mümkündür. Geçtiğimiz yıllarda Victor Vescovo, okyanusun en derin kısmına ulaşan ilk kişi olarak tarih yazmıştır. Fakat ne yazık ki okyanusun plastik kirliliği bu noktaya kadar ulaşmıştır.

8. Okyanusun Altında Çok Fazla Altın Vardır

Batık hazineleri aramaktan yorulursanız, belki okyanus suyunu altına çevirerek simyada şansınızı deneyebilirsiniz. Okyanuslarımızda yaklaşık 20 milyon ton seyreltilmiş altın olduğu tahmin edilir. Ama hemen süzgeçlerinizi kapmayın; 1 litre suyu seyreltseniz bile, en iyi ihtimalle 1 gram altının yalnızca 13 milyarda birini elde edersiniz. Ki bu da sizi kısa sürede zengin etmek için yeterli değildir.

9. Volkanik Patlamaların Çoğu Su Altında Gerçekleşir

Su altında tahminen 1 milyon volkan vardır. İyi haber şu ki hepsi aktif değildir, hatta çok azı erimiş lav püskürtür. Bununla beraber, gezegenimizdeki volkanik patlamaların yaklaşık %80’i aslında su altında gerçekleşir. Volkanik yapılar ayrıca su altında sıcak su püskürten aşırı ısıtılmış menfezler oluşturur. Aynı havalandırma delikleri, çevredeki su alanlarının 400°C kadar sıcaklığa ulaşmasına neden olabilir. Bu derin havalandırma deliklerinin okyanus ekosisteminde oynayacağı özel rolleri bulunur çünkü çeşitli yaşam formları aşırı ısınan havalandırma deliklerinin yakınında gelişir. Haliyle bu havalandırma deliklerini incelemek, yaşamın eşit derecede sert yerlerindeki diğer gezegenlerde nasıl gelişebileceğine ışık tutabilir.

10. Okyanuslarda Çok Fazla Plastik Vardır

Her yıl okyanuslarımıza yaklaşık 7 milyon ton plastik atıldığı tahmin edilmektedir. Daha da rahatsız edici olan şey ise, bu plastiklerin her tür okyanus yaşamının içine girmesidir. California San Diego Üniversitesi’nden araştırma ekibi, Kuzey Pasifik’teki balıkların her yıl 12.000 ila 24.000 ton plastiği yuttuğunu söyler. Üstelik mikroplastikler, deniz organizmalarını yediğimiz zaman bizim vücudumuza bile girmektedir.

11. Oksijen Kaynağımızın Büyük Çoğunluğunu Okyanuslara Borçluyuz!

İnsanlara çeşitli ekosistemler sağlamanın yanı sıra okyanuslar bizlere oksijen de sağlamaktadır. Okyanusların deniz planktonları, algler ve bazı bakteriler tarafından yapılan fotosentez ile dünya oksijeninin %50-80’ini ürettiği tahmin edilir. Derin nefes alın ve okyanuslara yaşamınız için teşekkür ettiğinizden emin olun!