Türklerin Tarih Boyunca Kullandığı Takvimler
Fikir Mühendisi yazdı. 14 Şubat 2021 2.176 okunma
Zaman çizelgemizi oluştururken, planlarımızı belli bir düzende takip edebilmek adına yararlandığımız takvim, bilgi çağında geçmişten günümüze gelen imkanların da etkisiyle halen bu amacı gerçekleştirmektedir. Geçmişle bugün arasındaki kıyaslamalarda aslında eskiden yeniye doğru gelişmelerde nasıl bir sürecin izlendiği gayet açıktır. Eski çağlara ait, kullanılan zamanı ölçmeye yarayan araçlarda nelerin yol gösterici olduğu, hangi metodun izlendiği de merak konusu edilmiştir. Biz Türkler de tarih boyunca bu zamana dair keşiflerden olabildiğince en iyi şekilde yararlanmaya çalışmışızdır. O halde zamanın, yüzyıllar öncesinden nasıl bir kronoloji izlediğine bu sefer bir göz atalım. İşte, Türklerin tarih boyunca kullandığı takvimler.
Türklerin tarih boyunca kullandığı alfabeleri linkteki yazımızdan okuyabilirsiniz.
1. 12 Hayvanlı Takvim
On iki hayvanlı takvim adından da anlaşılacağı gibi 12 adet hayvanın bir yıla karşılık geldiği bir takvim. Fakat burada yılların 12 adet aya bölünmesi değil, her hayvanın bir yıla karşılık gelmesi söz konusudur. Araştırmacı kaynaklar, on iki hayvanlı takvim için mitolojik bir bilgi aktarmıştır. O da Çin imparatoru Yu-Di’nin hayvanlar arasındaki güç dengesine göre bir sıralama yaptığı ve bunu da aralarında gerçekleşen yarışla belirlediği şeklindedir. Milat öncesi bir devirde kullanıldığı söylenen 12 hayvanlı takvimin kullanımı biz Türklerde Metehan dönemine denk gelmektedir. Asya Hun imparatorluğu lideri Metehan ve Hun toplumu, Çin’e yakın bir komşu devlet olma özelliğiyle bu etkileşimden nasibini almıştır. Milattan önce 209 senesinde Hun devleti ve civarındaki ulusların 12 hayvanlı takvimi kendi toplumları için kullanımı sonrasında yayılarak devam etmiştir. Günümüzün koşullarına göre değerlendirildiğinde, Jüpiter gezegeninin 12 parçaya ayrılmış kısımları, Taoizm felsefesine göre evrenin kolları olarak düşünülmektedir. İnanışların da o yılın temsil ettiği hayvanın özelliği ile bir tutulması, takvimin ilginç olan başka bir özelliğidir. Fare (hareket),Öküz (huzur),Pars (kavga),Tavşan (merhamet)Ejderha (şans),Yılan (korku),At (hız),Koyun (sevgi),Maymun (eğlence),Tavuk (cimrilik),Köpek (sadakat),Domuz (açgözlülük) gibi temsil ettiği hayvanın özelliği ile o sene tabir edilir. Takvimde her yıl bir hayvana denk geldiği için siz de doğum tarihinize denk gelen hayvan ve özelliklerini yorumlayabilirsiniz.
Eski Türk toplumlarında yine bu hayvan isimleri kullanılmış olsa da Yakut Türklerinin hayvan isimleri yerine tanrı isimleri kullandığını da belirtmeliyiz. Cöhögöy, ayısıt, iyehsit gibi...
2. Hicri Takvim
İslam dinine ait bir takvim olduğu da bilinen Hicri takvimin halen kullandığımız Miladi takvimden farkı, bir yılı 354-355 gün olarak saymasıdır. Hicri takvimin kullanımı için İslam peygamberimiz olan Hz. Muhammed’in 622 yılında Mekke’den Medine şehrine yaptığı hicret esas alınmıştır. Güneş yerine Ay’ın Dünya çevresindeki turu Hicri takvimin kullanım amacına teşkil etmiştir. Kameri 12 ay olan yıl esasına göre ayrılmıştır. Hicri takvimin kullanımından önce Arap toplumunda, zamanları ayırmak için o seneye has olay ve gelişmeler seneyle birlikte adlandırılmaktaydı. Deprem senesi, yağmur senesi gibi. Hicri takvime yönelik aylara özgü bazı özel durumları da söz konusu olmuştur. Haram ayları diye belirtilen 3 ayda, savaşmak haram ve yasak kabul edilirdi. Bu aylar Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep ayları olarak bilinir. Hicri takvimdeki gün sayısının Ay esası alınarak Miladi takvimden 10 gün eksik olması, mevsimsel farklılıklara denk gelmesine neden olmuştur. Hicri takvimin 1.ayı muharrem ayı, Miladi takvimin 1.ayı ise Ocak ayı olarak bilinmektedir. Diyanet işlerinin sayfasından bu seneye denk gelen Hicri senenin ne olduğunu öğrenebilirsiniz.
Tarihte Türklerin yaygın olarak oynadığı oyunları linkteki yazımızdan okuyabilirsiniz.
3. Celali Takvim
Güneş yılı esasına dayanan bir takvim olan Celali takvimi, Büyük Selçuklu dönemi sultanı Melikşah’ın yönetiminde kullanılmaya başlamış bir takvimdir. Nevruzun yılbaşı kabul edildiği ve Hicret yılını başlangıç sayan bu takvimin kullanımı miladi takvime göre 1079 senesine karşılık gelmektedir. O dönemin ünlü matematikçisi ve Astronomi bilgini Ömer Hayyam’ın Güneş’in Dünya konumuna uyarlanan çalışmaları nedeniyle Celali takvimine geçilmiştir. Bir senenin yine 365 gün 6 saat olarak belirlendiği takvimin kullanım amacı ise biraz farklıdır. Halk ve tebaanın Hicri takvim kullandığı dönem, maliyeyle ilgili konular ve mevsimlik durumların üretime etkisini ölçme amaçlı sadece bu takvimden yararlanılmıştır. Örneğin, 21 Mart ve 20 Nisan arası dönemi kapsayan aylar, yeni yılın başlangıcını, 23 Eylül-22 Ekim arası aylar ise sonbahar başlangıç dönemleri olarak adlandırılmıştır.
4. Rumi Takvim
Julien esaslı Rumi takvim, yine hicreti temel alan fakat Güneş yılı esaslı olarak da kullanılmış, Türklerin tarih boyunca kullandığı takvimlerden bir tanesi. Güneş’in Dünya çevresindeki turunu 365 günde tamamlamasına uyarlanan takvimin kullanıma geçilmesi ise, 13 Mart 1840 yılına denk gelmektedir. Osmanlı tarihi boyunca Tanzimat dönemine değin kullanılmış olan ülkenin resmi takvimi Hicri takvim ile Rumi takvimin birlikte kullanılışı, Tanzimat döneminden itibaren uygulanmaya konuldu. Resmi ilişkiler ve ekonomik bazı düzenlemelere dair oluşan ikilikler nedeniyle Güneş esaslı takvime de ihtiyaç duyulmuştur. Mevsimlerin aynı zamana sabitlenmesi için ölçü alınmaya başlayan Rumi takvimi ile ilgili 125 sayılı kanun gereği bazı düzenlemeler yapılması öngörülmüştür. Miladı takvime göre 1918 senesinde, yani Rumi 1334 senesinde var olan ay ile gün arasındaki farkın, ikiliğe yol açmaması adına kaldırılması planlanmıştır. Miladı takvimin özelliğine uygun olarak 1 Ocak tarihi, Güneş yılına denk olması adına, senenin başlangıç günü kabul edilmiştir.
Eski Türklerde festival ve kutlamalar nasıldı okumak isterseniz, linkteki yazımıza gitmeniz yeterli..
5. Miladi Takvim
Gregoryan takvimi olarak da bilinen Miladı takvim, Güneş yılı esasına dayanan Dünya ile olan mevsim ve açılarını güvenilir anlamda doğrulamış bir takvim olarak günümüze değin kullanılmaya devam etmektedir. Tarih olarak başlangıç yılını Milat olarak esas alan ve Güneş’in Dünya etrafındaki turunu 365 gün 6 saat olarak belirtmiş olan Miladi takvim, hata payı minimize edilmiş bir takvim olarak dünyada geçerliliğini korumaktadır. Avrupa ülkelerinde bu takvimin 16.yüzyıldan bu yana kullanıldığı belirtilmektedir. Cumhuriyet ilan edilmeden önce kullanılan Hicri ve Rumi takvimin birlikte kullanılmasının yarattığı ikilik, sosyal ve ekonomik ilişkilere de yansımaktaydı.
Tarıma yönelik çalışmaların artışının yanı sıra ekonomik bazı ölçülerde yapılacak değişikliğin, çalışma hayatına uyarlanması için, 1 Ocak 1926 yılından bu yana Miladi takvimin kullanımı esas alınmaya başlandı. 26 Aralık 1925 yılında, zaman ve saat dilimleri olarak da yapılacak bazı düzenlemeler, takvimle birlikte düzenlemeye alınmış ve uygulamaya konmuştur. Buna göre bir gün 24 saatlik zaman dilimi içinde, gündüz ve gece olmak üzere iki kısma ayrılacaktı. 1 Ocak tarihi, yine başlangıç günü kabul edilmiştir. Şubat ayının 28 gün kabul edilmesi ve dört yılda bir 29 gün sayılmasının ise, Dünya’nın bir tam dönüşüyle artan 6 saatlik farkın tam bir güne uyarlanma çabasıyla oluştuğu belirtilmektedir.