Yayınladığı Dönemlere Damga Vuran IMDb Puanı En Yüksek Netflix Türk Dizileri
- 18 Mayıs 2021
- 573 okunma
Charlie Brooker’ın bilimkurgu dizisi Black Mirror, günümüzün en yenilikçi yapımlarından biridir. Bölümlerinin çoğu, insanlığın teknolojiye olan takıntısının onları kötü sonlara sürüklediği korkunç gelecekler sunmaktadır. Bu, diziyi daha da korkutucu hale getirmektedir çünkü konuların işlenişi rahatsız edici biçimde yaşanabilir gelmektedir.
Bölümlerde teknoloji, fütüristtik olsa da inandırıcıdır. Ayrıca tam olarak gelecekteki insanların icat edecekleri ve sahip olmak isteyecekleri bir şey olarak yorumlanmaktadır. İşte dizinin mutlaka izlenmesi gereken 10 bölümü…
Serinin ilk bölümü olan Milli Marş’ta, İngiltere Başbakanı olarak Rory Kinnear karşımıza çıkmaktadır. Bölümde, İngiliz kraliyet ailesinin bir üyesi kaçırılmaktadır ve kaçıran kişi, rehineyi ancak başbakan canlı yayında domuzla cinsel birliktelik yaşarsa serbest bırakacağını söylemektedir.
Evet, öncülü oldukça saçma görünüyor fakat bölüm ve dizinin genel teması bunu kaldırabilecek güce sahiptir. Özetle bölüm, internet ve sosyal medya çağında kimsenin bilgi üzerinde kontrol sahibi olmadığı gerçeğiyle ilgilenmektedir.
Bölüm, teknolojinin desteğiyle kişilerin kendi geçmişlerinde en ufak ayrıntıların dahi incelenebildiği bedensel uygulamayı işlemektedir. Bunu kişilerin gözlerinden tüm yaşadıklarını kaydederek başarmaktadır ve kişiler istediklerinde bu görüntüleri başkalarıyla paylaşabildikleri için konu kâbus gibi uç noktalara kadar genişletmektedir.
Bir adamı, muhtemelen hayal edilen bir görüntü uğruna deliliğe sürüklemektedir. Brooker, bölümde senaryonun dizginlerini Jesse Armstrong’a devretmiştir ve karşılığında kıskançlık, güvensizlik ve öfkeden oluşan acımasız melodram almıştır.
Black Mirror’ın en canlandırıcı bölümlerinden biri olan San Junipero, büyük ölçüde başrol çifti Kelly (Gugu Mbatha-Raw) ve Yorkie’nin (Mackenzie Davis) yakaladığı kimya ve gerçekçi oyunculukları sayesinde başarılıdır. Bölümde hasta ya da ölü insanların görkemli ve sağlıklı günlerini, çivili deri ceketlerini ve yaşadıkları her şeyi yeniden yaşayabilmeleri için 80’lere, 90’lara, hatta 2002’ye dönmeleri üzerine tasarlanmış ‘ölümden sonra yaşam’ kurgulanmıştır.
Dolayısıyla bölümün şaşırtıcı orijinallikten mahrum kaldığını söylemek mümkündür. Ancak bölümde teknolojik ve bilimsel temelin ilginç veya benzersiz olmamasına rağmen, San Junipero, tüm dondurma pastellerine ve filtrelenmiş ışığa bakmak için kesinlikle harika seçenektir. Kendi ironik vaatlerini yerine getirmeyi başaramayan mütevazı mutlu sonların lehine, ‘sonsuza dek mutlu’ madalyonunun karanlık tarafından dikkatlice kaçabilmiştir. Üstelik, Mbatha-Raw ve Davis kadar karizmatik yıldızlarla bölüm kendini göstermektedir.
‘Like alma’ ve ‘favorilenme’ kültürüne dair bu kusursuz hiciv için Brooker birinci sınıf yeteneklerden kadro oluşturmuştur. Başrol oyuncusu Bryce Dallas Howard’ın ruhsal durumu, sosyal hayatı sabote eden ve her yerde bulunan derecelendirme sistemine göre git gide kötüleşmektedir. Aynı zamanda, yönetmen Joe Wright, sıcak pastel renkler ve düzenli çekim kompozisyonlarıyla antiseptik gelecek distopyası işlemektedir.
Öte yandan, komik, dokunaklı, fevkalade rahatsız edici senaryo Mike Schur ve Rashida Jones’un kaleminden çıkmıştır. Bölümde Black Mirror’ın genel olarak teknolojinin insan davranışını değiştirdiği sinsi yolları işleyen ana teması anlaşılır netlikle ifade edilmektedir. Eğer, serinin herhangi bölümü telefonunuzu en yakın su kütlesine atma isteği uyandıracaksa, o bölüm bu bölüm olacaktır.
Meşhur bilimkurgu dizisi The X-Files etkilerinin büyük ölçüde hissedildiği bölümde ana karakter Karin Parke’dir. Ajan olan bu karakter, kısa süre önce kötü niyetli sosyal medya saldırısına uğramış siyasi figürün ani ölümünü araştırmaktadır. Üstelik bu sosyal medya saldırılarının devamı gelmektedir. Hashtag #DeathTo, kelimenin tam anlamıyla insanları öldürmektedir. Kinci sosyal medya kullanıcıları, sevmedikleri kişilere #DeathTo hashtagi üzerinden sosyal mecralarda paylaşımlar yaparak linçlemektedirler. Hashtag ile adı en çok paylaşılan kişi ise kurallara göre o hafta ölmeyi hak etmektedir.
Devamında ise bütün olay örgüsü oldukça kıvrımlıdır. Arı popülasyonu sayılarının tüm tarım sistemini tehdit etmeye yetecek kadar azalmasıyla hükümet tarafından yeni, böceklere benzer teknoloji geliştirilir ve bu yeni tür sosyal linçle birleşince felaket gerçekleşir. Tüm tuhaflığına rağmen, Sosyal Linç kesinlikle korkunç olmayı başarmaktadır. Yeni ‘sosyal medya cumhuriyetinde’ hızlı ve kontrolsüz ceza vizyonu!
Ayrıca Romantik Komedi Kore Dizileri En İyi 20 Tavsiye adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Brooker’ın kalitesiz kurguya yönelik parlak meta-eleştirisi, ilk sahnesinden sonra oyunculuğu bırakıp sanal gerçekliğe dalmaktadır. Gerçi, gerçek dünyanın soğuk ışığını yok etmeden önce eski TV programlarının sıcak, yıpranmış görünümünü saygıyla yeniden üretmektedir. Bölümde, Jesse Plemons tarafından canlandırılan Robert Daly, ofiste kendisine haksızlık yapan herkesten intikam almak için kodlama yeteneğini kullanarak Infinity adlı sanal gerçeklik oyununu üretir.
Oyunda galibi oynayan ama aslında çevresi tarafından ezilen ve adeta patlamaya hazır halde bekleyen dinamittir. Ayrıca meydan okuyan kişi olarak üstündeki kontrolünü yıkmak için son bir girişimde bulunurken Nanette Cole rolündeki Cristin Milioti de mükemmel performans sergilemektedir.
Genç bir kadın, Letitia Wright’ın canlandırdığı Nish, yolunun üzerinde rastladığı ve içerisinde tekno-suçlardan hatıra eşyalarını arşivleyen bir müzenin cazibesine kapılır. Mülk sahibinin (Douglas Hodge) yoğun ve rahatsız üç hikayesini dinlemek için ise orada takılı kalır. Her bir hikâye dolaylı olarak deneyim veya duyum paylaşımını içermektedir:
İlkinde, bir doktor, hastalarını çarpık zevkleri için kullanmaya başlamadan önce, hastalarının acılarından yararlanır; ikincisinde, bir adam, sinir bozucu zihinsel oda arkadaşı olduğu ortaya çıkan bitkisel hayattaki karısının bilinciyle zihnini paylaşmayı kabul eder; son olarak, alışılmadık bir sergi, ziyaretçileri, hastalık nedeniyle haksız yere mahkûm edilmiş siyah adamın hologramını elektrikle çalıştırmaya davet eder.
Ebeveynler kimi zaman çocuklarına karşı aşırı korumacı olabilirler ancak bu bölümün dünyasında yaşayan ebeveynler korumacılık konusunda oldukça ileri gitmektedir. Çocuklarına yerleştirdikleri cihaz, onların yerini belirlemelerine olanak tanır ve ayrıca sağlıklarını da sürekli olarak izleme imkânı verir. Fakat aynı zamanda, bu cihaz sayesinde ebeveynler çocuklarının görmelerini istemedikleri şeyleri sansürleyebilmektedir. Yalnız bu sansür, televizyon veya filmlerde değil, gerçek dünyadadır.
Bu bölüm çoğunlukla sosyal medyanın ve genel olarak teknolojinin tehlikeleri ve ne kadar ölümcül bir bağımlılık yapabileceği ile ilgilidir. Andrew Scott’un rolünü üstlendiği Chris, deneyimlediği kötü olaylardan sosyal ağ olan Smithereens’ı sorumlu tutar. Üstelik, bu sosyal ağın ofisinin dışında taksi şoförüdür ve çıkan herhangi bir çalışanı alıp kaçırmayı planlar. Böylece CEO Billy Bauer ile görüşebilecektir. Bölüm güzel gerilim birikimine sahiptir. Yine de bu uzun süreli beklemenin getirisinin o kadar da etkili olmayacağına dair düşünce dizinin sonundan önce izleyiciye hissettirilmektedir.
Ayrıca Ailece İzlenebilecek Puanı Yüksek En İyi 11 Dizi adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Eğer bu bölüm sizi Brooker’ın video oyunları sevdalısı olduğuna ikna etmiyorsa başka hiçbir bölüm edemez. Bölümde, Karl ve Danny eski iki arkadaştır. Karl, Danny’ye yaş gününde Striking Vipers isimli oyunu hediye eder. Bu, oynayıcının bilincinin avatarlarına aktarıldığı Tekken benzeri sanal gerçeklik oyunudur. Bu iki arkadaştan biri kadın avatar seçerken diğeri erkek avatar seçer. Oyuna başladıktan sonra avatarları aracılığıyla birbirlerine cinsel olarak ilgi duymaları ve beraber olmalarıyla olaylar gelişir.
2011 yılında televizyonda yayın hayatına başlayan dizinin yayın hakları 2015 yılında Netlix tarafından satın alınmıştır. Netflix Türkiye üzerinden 5 sezonu ve bünyesinde çıkan interaktif film Bandersnatch’i izlemek mümkündür.
Dizide her bölüm ayrı bir hayatı, birbirinden bağımsız olayları ve kişileri anlatmaktadır. Ancak tema olarak bölümler birbirlerine bağlıdırlar çünkü genel olarak teknolojik, bilimsel konular distopik ve fütüristtik bir biçimde ele alınır.