İnsanların Hayatını Değiştiren İcatlar ve Öyküleri
- Cahil Uzman yazdı.
- 14 Eylül 2020
- 754 okunma
Günlük yaşamda kullandığımız ve alışkanlık haline geldiği için çoğu zaman çok eskilerden beri var olduğu sanılan pek çok eşya aslında çok da uzak olmayan bir gelecekte icat edilmiştir. İnsanların hayatını değiştiren icatlar ve ortaya çıkış öyküleri günlük yaşamda sık kullanılan icatların nasıl ortaya çıktığını göstererek, kimi zaman tesadüflerin büyük buluşlara yol açmasına ışık tutuyor.
Ateşin Bulunması
İnsan yaşamı için en temelde ateş barınma ve yemek açısından vazgeçilmez gereksinimlerden birisidir. Neredeyse bulunuşu ile insanlık tarihinde devrime neden olan ateşin icadı ise oldukça ilgi çekicidir. Eldeki kaynaklara göre ateşin icadı günümüzden 1,7 milyon yıl öncesinde Homoelektuslar tarafından kullanılmıştır. Fakat bu durumda ateş kontrollü olarak değil, genelde yıldırım ya da volkan gibi doğal olayların sonucunda kullanılmıştır. Kontrollü olarak ateşin kullanılmasına dair bulgular ise günümüzden 400 bin yıl öncesine gitmektedir. İnsanların yaygın olarak ateşi kullanmaları ise 125 bin yıl öncesinde olmuştur. Buna göre ateş alt paleolitik dönemde ilk kez kontrollü olarak kullanılmıştır. Özellikle Güney Afrika’daki kazılar ateşin kontrollü olarak kullanıldığını göstermiştir.
Ateşin pişirmede kullanılması ile birlikte insanların beslenme alışkanlıklarında da önemli değişiklikler meydana gelmiştir. Aynı şekilde kıyafet yapımı, silah yapımı gibi alanlarda da ateş çok büyük değişiklikler getirmiştir. Üstelik pişmiş yiyeceklerin, özellikle etlerin kalori olarak daha yüksek olmaları, daha az ihtiyacı doğurmuş, bu durum da ilk insanların daha az avlanmalarına dahi neden olmuştur.
Tekerleğin İcadı
İnsanlık tarihinde devrim yapan buluşların başında tekerlek gelmektedir. Ayrıca kullanılmakta olan en eski icatlardan birisi olan tekerlek, günümüzde hangi amaçlar ile kullanılıyorsa, ilk ortaya çıktığı dönemlerde de aynı amaçlar için kullanılmıştır. Tekerleğin icadı tarihçe olarak günümüzden 5000 yıl öncesine kadar götürülmektedir. Sümerlere ait bulunan kalıntılarda bir piktogramda çizilmiş tekerlekli kazığa rastlanmıştır. Sümer kalıntılarında, bir sürücünün iki tekerleğin ortasında bulunan bir eyer kullanarak ata biner vaziyette olduğu görülmektedir. Ayrıca Orta Avrupa’da da ilk tekerlek olarak nitelendirilebilecek tekerlek kalıntılarına ulaşılmıştır.
Ancak tekerleğin ilk izlerine Mezopotamya’da rastlanılmaktadır. İlk örneklerini ise kütüklerin yuvarlanarak ilerlemesinden esinlenerek yapıldığı ön görülmüştür. Böylece ilk tekerliğin üç noktadan yere temas ettirilerek önemli bir mekanizmaya sahip olduğu düşünülmektedir. Tekerleğin bulunuşu, tarihsel olarak çok büyük ilerlemenin yolunu açmıştır. Tekerlek ile hem nakil hem de ulaşım çok büyük kolaylıklar sağlamış ve böylece insanların farklı noktalara yük ya da kendilerini taşımaları daha rahat bir hale gelmiştir. Bu durum, insanların daha geniş coğrafyalara yayılmasını sağladıkları gibi bir taraftan da orduların da daha büyük araç gereçleri hareket ettirmelerine olanak vermiştir. Tekerleğin ilk halinden günümüze kadar önemli değişiklikler olmasına rağmen yapısal olarak ilk haline en yakın icatlardan birisi olduğu söylenebilmektedir. Günümüzde neredeyse yüzü aşkın alanda tekerlek kullanılmaktadır.
Buharlı Makinenin İcadı
Sanayi devrimi için en önemli buluşların başında gelen buharlı makinenin icadı, James Watt olarak kabul edilmektedir. Watt, buhar motorunu madenlerde ortaya çıkmakta olan suyun dışarıya pompalanması amacıyla etkili bir yöntem ararken geliştirmiştir. Suyun taşınmasına ve nakline yönelik daha önce Arşimet ya da El Cezeri gibi isimler de projeler geliştirmiş ancak uygulama açısından kolaylık sunmadıkları gerekçesiyle yaygınlaşmamışlardır. Watt kendi buhar motorunu ise atmosferik buhar motorunu bulmuş olan Thomas Newcomen’in tasarımını geliştirerek buldu. Newcomen’in buhar motoru, yaşadığı yerdeki kalay madenindeki suların daha kolay şekilde dışarıya çıkarılması için icat edilmişti. Yaklaşık 10 yıllık bir çalışma sonucunda buhar makinesini geliştirmişti. Temel olarak motorunun bir ucunda buhar pistonu ve silindir sistem bulunuyordu. Bu kısımda madendeki suyu yukarıya çekecek olan pompaya bağlıydı ve sistem çalıştığında silindirler hareket ederek aşağıdaki suyu yukarıya çekiyorlardı. Sistem olarak ise iç atmosfer basıncına bağlı olan kazan buharla dolduruluyor ve daha sonra sisteme birden su püskürtülerek buharın soğuma yaşayarak yoğunlaşması sağlanıyordu. Böylece silindir içindeki vakum psitonu aşağıya çekiyor ve diğer ucu da yukarıya çıkıyordu. Watt’ın icadı da bu sistemi çok daha geniş motorlar da kullanmaya dayanacak ve lojistik, sanayi ve günlük yaşamda önemli sonuçlar doğuracaktı.
Kıyafet Askısı
1904 yılına kadar kıyafet askılığı kullanılmıyordu. Bugün sayısız kez kullanılan, üretilen yaşamı kolaylaştıran icat, aslında tamamen pratik bir çözüme dayanıyordu. ABD’li iş adamı Albert Parkhouse, evine çok yorgun bir akşam döndüğü sırada evdeki tüm askılıkların dolu olduğunu fark etti ve paltosu elinde kaldığı için de büyük bir kızgınlık duydu. Daha sonra eline bir parça tel buldu ve buna üçgen biçimi vererek kıyafetini astı. Son derece işlevsel bir buluş yaptığını, icadının yakın zamanda popüler olmasıyla fark etti.
Cam Silecekleri
İlk otomobillerin üretimi 20. Yüzyılın başına dayanıyor olsa da bugün araçların özellikle yağışlı havalarda vazgeçilmezi olan cam silecekleri otomobillerin icadından çok daha geç bulunmuştu. İlginç buluş öyküleri arasında öne çıkan cam sileceklerinin bulunuşu, 1902 yılında Mary Anderson’un arabasıyla seyahat ettiği bir yolculuğa denk geliyor. Arabası ile yolculuk ederken birden bastıran yağmurun etkisiyle görüş alanını etkileyen bir tabakanın oluşmasından büyük rahatsızlık duyan Anderson, bu durumun üzerinden gelmek için yeni yöntemler bulmak istemiştir. Ön camın özellikle yağışlı havalarda berrak olması için bir tasarımcı ile anlaşan Anderson, bu duruma kendisi lastik ekleyerek çözüm buldu. Daha önceden camların yağışlardan etkilenmemesi için çeşitli yöntemler düşünülmüş ama lastik malzemenin hareket eden kollar ile araçlara eklenmesi düşünülmemişti.
İlk başlarda büyük otomobil firmalarının olaya müdahil olması nedeniyle patent almakta zorluk yaşayan Anderson’ın patent süreci oldukça uzun sürdü. Pek çok patent şirketi, biraz da otomobil firmalarının silecekleri ücretsiz bir şekilde kullanmak istemelerinden ötürü kullanım sırasında sürücülerin dikkatini dağıtacağı gerekçesiyle Anderson’a olumsuz görüş beyan ettiler. Fakat 1905 yılında sileceklerin kullanım patentini kendisi aldı. Zaman geçtikçe ise Anderson tasarım silecekleri tüm araçlar için vazgeçilmez bir özellik haline geldi. 1922 yılında tüm arabalarda silecek kullanılmaya başlanmıştı.
Paspas Sıkıcı
Bugün temizlik için vazgeçilmez olan ve pratik yapıları ile kolayca temizlik yapmayı sağlayan paspaslar daha doğrusu ucu püsküllü paspasların ne zaman ortaya çıktıkları bilinmiyor. Ancak paspasları temizlik sırasında kurulamak için kullanılan inovasyon, 1992 yılında Joy Mangano isimli Amerikalı bir mucit tarafından bulundu. Kirli paspasın suyunu akıtmak ve pratik bir şekilde temizlemek için son derece kullanışlı alet olan bu özel sıkıcı mucidine de milyonlar kazandırdı.
Mikrodalga Fırın
İnsanların hayatını değiştiren icatlar arasında mikrodalga fırınlar ilk olarak 1940’lı yıllarda ortaya çıkıyor. Yemek alışkanlıklarını ve endüstrisini tamamen değiştiren bu özel cihazın çalışması radar sistemine dayanmaktadır. Percy Spencer ismindeki bir mühendis, radar dalgalarının üzerinde çalışma yaparken, yanında bulunan bir çikolatanın eridiğini fark etmesi üzerine, radarlardan yayılan mikrodalga sistemi ile yiyeceklerin ısıtılabileceğini fark etti. Bu bakımdan 1947 yılında patentini aldı ve ilk mikrodalga fırını piyasaya çıkardı. Ancak fırını o kadar büyük ve yavaş çalışıyordu ki piyasada pek karşılığını bulamadı. 1955 yılında ise Tappan firması mevcut teknolojiyi daha geliştirerek ve uygun hale getirerek ev tipi mikrodalga fırınları satışa sundu. Çok kısa sürede tüm evlerde kendisine yer bulan mikrodalga fırın böylece yemek alışkanlıklarının da değişmesine neden oldu.
Bilgisayar Faresi
Günümüz bilgisayarları artık neredeyse bir el kadar bile küçük boyutlar üretilebilirken, ilk bilgisayarlar çok büyük bir yapıya sahiptiler. Bu dönemlerde Douglas Engelbart isimli bir mühendis, tüm bilgisayarları ve geleceği etkileyecek bir buluşa imza attı. II. Dünya Savaşı sırasında radar mühendisliği yaptığı için dönem teknolojisini, yakından bilen Engelbart, 1964 yılında özel bir icat geliştirdi. İcadı sayesinde bilgisayar ekranında bir imleç olacak ve böylece klavyeye olan bağlılık ortadan kaldırılacaktı.
İlk bilgisayarlar için uygulaması zor olan bu yöntem çılgınca görülmüştü. Ancak ilerleyen yıllarda bilgisayar yapılarının da gelişmesi sayesinde icadın kullanılması zorunlu hale geldi. Daha akılda kalıcı bir isim bulmak isteyen bilgisayar üreticileri ise fareye benzediği için icada “mouse” ismini verdiler. Esasında mekanik fareler son derece kolay şekilde çalışmaktadırlar. İçinde bir top yer almakta ve top hareket ettiğinde yatay ve dikey düzlemde yer alan X ve Y koordinatları ile geliştirilmiş olan silindirler hareketi yakalarlar. Bu hareketler ise optik kodlama sayesinde 0 ve 1’lere dönüşüm sağlayarak aktarılırlar. Günümüz teknolojisinde ise kablosuz ve lazer ile çalışan farelerin de çalışma mantıkları aynı şekildedir.
Matbaa
İnsanların hayatını değiştiren icatlar arasında en büyük paya ise şüphesiz matbaa sahiptir. Küreselleşmenin, bilginin yayılması, yeni ufuklar ve kültürler tanımanın özellikle icat edildiği yıllarda en büyük yüklenicisi olan matbaaya dair ilk çalışmalar MÖ 200’lu yıllarda başlamıştır. Yazılı kaynaklarda geçen kayıtlara göre ise Çin’de geliştirilmiştir ve MS 593 yılında kullanılmaya başlanmıştır.
Bu ilk dönem matbaaları son derece ilkel denilecek bir çalışma yöntemine ve baskı kalitesine sahiptiler. Gerçek anlamda matbaanın kullanılması ise 15. Yüzyılda Avrupa’da olacaktır. Gutenberg ve ortağı ilk kez günümüz matbu kitaplarına benzer bir kitap (İncil) basarak insanlığın tarihini bambaşka bir hale getirmişlerdir.