Eski Türklerde Kutlamalar, Festivaller ve Şenlikler
- Fikir Mühendisi yazdı.
- 12 Şubat 2021
- 3.039 okunma
- 1 beğeni
Kültürün önemli bir ögesi olan festivaller, törenler, dünya üzerinde birçok ulus gibi bizler için de milli bir kutlama, yad etme ve bir araya gelişi sembolize eden önemli kültürel yapılar arasındadır. Çağlar boyunca, birçok devlet adamı, halkıyla birlikte bazen kutlamalarda birebir yer almış, bazen ise halkına ziyafet sunarak, başarının paylaşılması yönünde halkını onore etmişlerdir. Türk toplumu olarak misafirperver özelliğimiz, konuk ağırlama ve sevincimizi birlik içinde kutlama gibi kültürümüze has yanlarımız, birçok ulusun da hakkımızda bahsettiği bir husustur. Günümüzde ise festival ve şenlik havasında kutlanabilecek pek çok konu pandeminin de etkisiyle kısıtlı şartlarda yerine getirilmekte ve bazen de yapılamamaktadır. Biz de eski Türklerde yapılan şenliklerden bugün sizlere bahsedeceğiz.
Öyleyse lafı fazla uzatmadan geçmişten günümüze Türklerde toy, festivaller ve şenlikler başlıklı yazımıza geçelim.
Toy
İslamiyet öncesi Türk toplumlarının yönetimini oluşturduğu kurula verilen bir isim olan Toy, bir diğer anlamıyla, şenlik ve eğlence adı altında yapılan kutlama anlamına gelmektedir. Ülke yönetiminin Gök Tanrı tarafından hükümdara verildiği inancın hakim olduğu ve hanedan üyeleri ile meclis üyeleri sayılan danışmanların da yer aldığı Toy, yasama, yürütme ve yargı yetkilerine sahipti. Dolayısıyla o döneme ait koşullarda Hun devleti, Göktürk devleti çatısı altında yaşayan önemli Türk toplumlarında kahramanlık duygusunu hissettirmek için, bir savaştan elde edilen zaferin ardından Toy denilen ziyafetlere konuk olurlardı. Eski Türkçe’de "Ordu Karargahı", Moğolca "Şölen", Farsçası "Han-ı Yağma" anlamına gelen yağma sofrası sözünün karşılığı olan Toy geleneğinde, hükümdar ve ileri gelenlerin hazırlamış olduğu ziyafet sofrası toplum için yararlılık gösterenlere sunulurdu. Kimi zaman boy beyleri ve bazı hükümet adamları eğer toy için davet edilmemişse bu durum bir sorunun varlığına işaret edebilmekteydi. Çin kaynaklarının bazılarında Hunlar’ın gerçekleştirmiş olduğu Toy ziyafetinin bir bölümünün dini amaçlı gerçekleştiği, bir bölümünün tamamen eğlenceye dönük olduğundan söz edilmektedir. Dini amaçlı gerçekleşen toylarda, hükümdar ve milletinin varlığına şükür niyetiyle Tanrı'ya kurban adamak söz konusuydu. Bu törenler de devlet adamlarının kendi meclisince yapılagelen bir adetti. Esas "Toy" diye tabir edebileceğimiz şenlik ise, daha geniş katılımlı, devlet adamlarının yanı sıra, hatun ve şehzadeler (Tigin), boylar, ordu kumandanları, rütbeli memurlar ve bağlı boy ve toplumlarını içermekteydi. Toylarda, hükümdarın başarısı kutlanır, bir bakıma durum değerlendirmesi yapılırdı. Bu şekilde yapılan eğlencenin genel özelliği ise ziyafet eşliğinde gerçekleşmesidir. Ziyafetin ardından sofraya getirilmiş olan değerli gümüş takımlar, yemekler ve birçok değerli eşya yağmalanırdı. Toy geleneği, daha sonra da birçok Türk ve Arap toplumunda da kullanılmaya devam etti. Büyük Selçuklu Devleti, Karahanlı, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı devleti de yönetimi altındaki toplumlar için Eski Türk devletlerine ait geleneği sürdürmüşlerdir.
Nardugan Bayramı
Eski Türklere ait bir bayram olarak bilinen Nardugan Bayramı, Türk toplumlarının İslamiyet’e geçmeden önce kutladığı bayramlardan biri olarak bilinmektedir. Her yıl 21 Aralık günü kutlandığı belirtilen bayram, Orta Asya’da ortaya çıktığı belirtilen gün dönümündeki değişikliğine istinaden kutlanan bir bayram olduğu söylenmektedir. Kış aylarına geçişin temsil edildiği güne dair halkla birlikte eğlencelerin tertiplendiği yönünde bilgi Türkolog Murat Adji ve Sümerolog İlmiye Çığ tarafından kaynaklara aktarılmıştır.
Tarihte Türklerin yaygın olarak oynadığı oyunları merak ediyorsanız, linkteki yazımızı okumanızı tavsiye ederiz..
Ayaz Ata Bayramı
Soğuk ve Ay ışığı anlamları ile türediği belirtilen Ayaz Ata Bayramı, Eski Türklerin kutlamış olduğu bayramlardan biri olarak düşünülmektedir. Kış mevsiminde soğukta kalan birinin, soğuk hanı diye bilinen bir kişi yani yakıcı soğuklarda göründüğü rivayet olunan evliya tarafından korunulacağı düşünülen bir günü temsil eder. Ayrıca ilk kar ve ilk soğuğun başlangıcını esas alan bu gün Türk, Altay ve Orta Asya’ya ait mitolojik kaynaklar yoluyla açıklanmıştır. Ayaz Ata adı verilen bu günün Azerice’deki karşılığı ise Şahta Ata olarak bilinmektedir.
Zinet Şenliği
Zinet Şenliği, Osmanlı devletinde yapılan kutlama içerikli bir şenliktir. 17. yüzyılda özellikle bir şehzade dünyaya geldiğinde halkın da katılımına sunulan bir şenlik tertip edilirdi. Eğlencenin tertipleneceği alan olarak Meydan-ı Sur denilen geniş bir alan hazırlanılır, şiir ve müzik üzerine sohbetler, tiyatro tarzı seyircilik gösteriler, ziyafet, armağan takdimi, yarışmalar düzenlenirdi. Örneğin Fatih Sultan Mehmet, 1457 senesinde çocuklarının sünneti için, Meriç Nehri yakınında bir eğlence tertiplemişti. Şenlikler su kenarlarında yapılıyor ve donanma fişek gösterileriyle devam ediyordu. III. Ahmet ise, yine deniz üzerinde sallardan meydana getirilmiş alanlarda dans gösterileri tertip etmiş, çalgıcılar eşliğinde müzik ziyafeti ve kukla gösterimini seyirlik alanda izleyiciler için şenliğe dahil etmiştir. Tersane Bahçesi, Şamizade Bahçesi gibi İstanbul’un o dönemine ait ünlü bahçelerinde bu şenlikler farklı padişahların tertiplemesiyle gerçekleştirilmiştir.
Karagöz ve Hacivat Eğlencesi
"Gölge Oyunu", Karagöz ve Hacivat isimlerinde iki kuklanın perde arkasında hayali şekilde canlandırılmasını konu eden kurgusal, seyirlik bir sanat olarak bilinmektedir. Karşılıklı diyalog ve taklidin dikkat çektiği bir gösteri türüdür. Osmanlı döneminde 16. yüzyılda Yavuz Sultan Selim’in Mısır’da izleyip etkilendiği sanatçıları İstanbul’da eğitim vermek üzere konuk etmesi ile birlikte bu sanat dalının geliştiği söylenmektedir. Tiryaki, Çelebi, Bebe Ruhi, Pişekar gibi toplumun farklı kesimlerinden insanların yer aldığı bu gösteride, şarkı, mani ve danslar da yer bulmuştur. Tiplemeler arasında yer verilen o döneme ait farklı etnik kökene sahip karakterler de dikkat çekmiştir. Örneğin, Acem, Matiz, Arnavut, Frenk, Arap gibi.. Halk eğlencesi olarak da o dönem toplumda yer etmiş gölge oyunu tiplemelerinin oynatıcısına Hayalbaz denilmektedir. Yakın zamanda Ramazan ayı Feshane Şenlikleri'nde görmeye alıştığımız bir gösteridir aynı zamanda Karagöz ve Hacivat eğlencesi.
Tarihte bilinen ilk Türk devleri hakkında bilgi edinmek için, linke tıklayarak yazımızı okumanız yeterli!
Nevruz Kutlaması
Eski Türk topluluklarının baharın gelişini kutlamak amacıyla gerçekleştirdiği festivallerden biri de Nevruz kutlamasıdır. Hun ve Göktürk devleti toplumlarının, Mayıs ayında gerçekleştirdiği Nevruz, yeniden doğuşu ve dirilişi simgeleyen takvim değişikliğini de belirten dönemi kapsamaktadır. Nevruz şenliğinin günümüzde dek gelişi için kökeninin Ergenekon Destanı’na dayandığı belirtilmektedir. O günün bayram kabul edildiği bilinmektedir. Nevruz bayramında kağan o günle ilgili olarak kızgın bir demiri çekiçle döver ve aynı şekilde kağana bağlı beyler bu adeti devam ettirirlerdi. Bu şekilde, Tanrı'ya şükretmek için yapılmış kutsal bir hareket olduğu şeklinde bir inanış söz konusu olmuştur. Nevruz kelimesinin kökeni Farsça’dan gelmektedir. Nev- Yeni, Ruz-Gün anlamı ile bilinmektedir. Toplumumuzda bu şenlikler ateşin üzerinden atlama, halay ve yöresel danslar eşliğinde de yapılmaya devam etmektedir. Günümüzde, Uygur Türkleri, Azerbaycan, Altay Türkleri, Gagavuzlar, Kazak Türkleri, Nevruz bayramını farklı adlar altında kutlamaya devam ediyor.
Sıkça Sorulan Sorular
Nevruz şenliği, Karagöz-Hacivat Eğlencesi, Ramazan Eğlenceleri ve günümüzde artık Hristiyan ülkelerin 21 Aralık’ta Noel adını verdiği ve bizim Eski Türklerin İslamiyet’e geçmeden önce kutladığı Nardugan, geçmişten günümüze kadar ulaşan bayramlar olarak bilinir.