Günlük Hayatta Gök Tanrı İnancının İzleri
- Minik Tospik yazdı.
- 25 Haziran 2021
- 394 okunma
Pek çok Türk toplumu yüzyıllar önce İslamiyet ağırlıklı olmak üzere tek tanrılı dinleri kabul etse de kültürlerinin eski geleneklerden tamamıyla arınması elbette ki mümkün olmamaktadır. Günümüzde büyük oranda Şamanizm’e evrilen İlk Türk devletlerinin dini Gök Tanrı inancı da günümüz Türk kültürüne, gelenek ve göreneklerine büyük izler bırakmıştır. Bu izler, sonradan kabul edilen dinler ve modernleşmeye göre uyum sağlasalar da kökleri baki kalmaktadır. İşte gün içerisinde hepimizin istemsizce uyguladığı Gök Tanrı inancının 18 izi…
1. 40 Sayısı
Türk toplumlarında eskiden beri 40 sayısının önemli yeri bulunmaktadır. Şamanizm ve Gök Tanrı inançlarına göre ruh, bedeni 40 gün içerisinde terk etmektedir. Üstelik sayı, eski Türk destanlarında da fazlasıyla geçmektedir. Örneğin Türeyiş Destanı’nda konu edilen Sağan Han’ın 1 tane kızı ve 39 tane hizmetçisi vardır. Aynı şekilde Dede Korkut Destanı’nda pek çok yerde 40 yiğitler tabiri kullanılmaktadır.
İslamiyet’in kabulüyle birlikte, 40 sayısının kültüre uyarlanması ise ölüm ve doğumun 40’ının çıkması, 40 mevlidi okunması gibi geleneklerle gerçekleşmiştir. Öte yandan 40 sayısının sembolü neredeyse tüm semavi dinlerde görülmektedir. Hristiyanların paskalyadan önce 40 gün oruç tutması ve Ayasofya’nın zemin katındaki 40 sütun, kubbe kısmında da 40 pencere olmasının sebebi Gök Tanrı inancına bağlı düşünülmektedir.
2. Kırmızı Kurdele
Günümüzde modaya uygun tokalar, saç bantları gibi ürünler çoğunlukta olsa da yeni doğum yapan kadınların saçına takılan kırmızı renkteki kurdele Gök Tanrı inancı döneminden günümüze kalmış geleneklerdendir. Bu kurdelenin yeni anneye takılmasının sebebi ise, Orta Asya mitolojisinden gelir. İnanışa göre, Alkız veya Albıs olarak bilinen cadı yeni doğum yapan annelere ve bebeklerine musallat olmaktadır. Şimdilerde hiç kimse kurdeleyi bu sebeple kullanmıyor olabilir ancak eski dönemlerde kırmızı kurdele, cadıya karşı önlem olarak kullanılmıştır.
3. Nazar Boncuğu
Eski Türk gelenekleri arasından günümüze kadar varlığını koruyabilen diğer sembol ise nazar boncuğudur. Günümüzde kötü enerji, kötü göz ve nazarı uzak tutmak için kullanılmaktadır. Üstelik Türk kültüründe her objede ve yapıda motif olarak kullanıldığından ününü dünya çapında yayarak yabancı ülkelerde de kullanılmaya başlanmıştır. Öyle ki bu sembol, uluslararası kullanılan popüler mesaj uygulamalarında emoji olarak bile karşımıza çıkmaktadır.
4. Su İçerken Başın Tutulması
Su içme sırasında başın el ile desteklenmesi esasında Şaman geleneklerindendir. Günümüzde asıl sebebine uygun yapılıyor mu yapılmıyor mu muamma ancak eski Türk topluluklarının bu hareketi yapmasının sebebi, su içerken aklın baştan kaçabileceğine dair inançtır.
5. Tahtaya Vurmak
Her gün defalarca tekrarladığımız bu alışkanlığın aslında oldukça mantıklı olduğuna muhtemelen inanamayacaksınız… Fakat eski çağlarda göçebe toplum olarak yaşayan Türkler, ilk defa girdikleri ormanlara girerken kötü ruhlara uzaklaştırmak için ağaçlara vurarak gürültü çıkarırlardı. Bu alışkanlık aynı zamanda doğayı koruyan ruhlardan koruma dilemek için onlara çağrı göndermek anlamına da gelmektedir. Anadolu coğrafyasına yakın olan bölgelerde de aynı gelenek bulunmaktadır. Hatta ‘knock on woods’ deyimiyle İngilizce literatürüne bile yerleşmiştir.
6. Kurşun Döktürmek
Kut dökme olarak da adlandırılan kurşun dökme adeti, günümüzde devam eden Şamanizm/ Gök Tanrı ritüellerindendir. Kurşun döktürmenin amacı, kötü ruhların çaldığına inanılan ve talih-saadet unsurunu simgeleyen kutu geri döndürmektir. Günümüzde ise, nazardan korunmak, uğursuzluğu uzaklaştırmak ve talihin dönmesi amaçlarıyla hala kurşun döktürülmektedir.
7. Çaput Bağlamak
Kimi yörelerde çalama adıyla da bilinen çaput bağlama, Türk halk inancında dileğin gerçekleşmesi adına kutsal addedilen nesneye dilek dileyerek yapılan ritüeldir. Özellikle ağaçların seçilmesinin nedeni ise, Şaman inancında ağaçların Gök Tanrı ile yer arasında bağlantıyı kurduğuna inanılmasıdır. Öte yandan, bu inanç sistemlerinde tabiatın büyük yeri olduğundan ağaçlar, göğe açılan kapı olarak da nitelendirilmektedir. Orta Asya’ya komşu coğrafyalarda da görülmekle beraber, Anadolu’da hala devam etmektedir.
8. Ölenlerin Ardından Helva Kavurmak ya da Yemek Vermek
Ölen kişilerin arkasından helva kavurmak ya da cenaze evinde yemek verilmesi, Eski Türk toplumlarının yas geleneği olan yuğ törenlerinden kalma pratiklerdendir.
9. Gidenin Arkasından Su Dökmek
Evden giden misafiri veya ev sahibini su dökerek uğurlamak, eski Türklerden günümüze kadar ulaşmış ve su kültünden doğmuş gelenektir. Evden ayrılan kişinin şansı için olduğuna inanılan, ‘su gibi git, su gibi gel’ sözleriyle desteklenerek yapılan eylem, halk inancına göre seyahatin ya da gidilen işin iyi ve mutlu şekilde bitmesi temenni edilerek yapılmaktadır.
10. Mum Kullanımı
Ağaçlara ve türbe gibi diğer kutsal mekanlara çaput bağlanması gibi Cami avlularında mum yakılması, Şamanist inançtan gelen ve İslamiyet’le ilgisi olmayan Türk geleneklerindendir.
11. Ay İnancı
Eski Türk toplumlarından beri ayın her hali, özellikle yeni ay ve dolunay hali, Türk kültürü için önemli olmuştur. Edebiyat ve sanatın da her alanında motif olarak kullanılan ayın yeni ay hali, Anadolu’da görüldüğü zamanlarda halk hala yere diz çökerek niyaz eder, sırasıyla gökyüzüne, aya ve toprağa bakarak dilek dilemektedir. Bu geleneğin sebebi ise, Türklerin eski Gök Tanrı inancında yeni ayın, yepyeni umutların ve başlangıçların gelişini haber verdiğine inanılmasıdır.
12. Mezar Taşı
Gök Tanrı inancında Şamanlar, ayin esnasında yardımcı ruhlarını kullanırlar. Bu yardımcı ruhların ölüler, ailenin vefat etmiş büyükleri, eski Şamanların ruhları, orman, su ve yerin yardımcı ruhları olduğu kabul edilmektedir. Ölen ulu ruhların çoğalmasıyla birlikte en kıdemli olanların ruhların başına geçeceğine ve diğer küçük ruhlarla birlikte Şamana yol göstereceğine inanılmaktadır. Bu ruhlar, kuş şeklinde düşünülmüştür ve Şamana gökyüzüne doğru yapacağı yolculukta yardımcı olacaklardır. İşte bu ruhlara liderlik eden büyük ruhlardan, yani ulu kabul edilenlerden, ölümlerinden sonra da medet ummak için mezarları kutsanmıştır.
Mezar geleneğinin günümüze yansıması ise mezar taşı, türbe, yatır ve benzeri mekanların kutsanması, ziyareti ve bunlardan medet umulması olarak gelişmiştir. Üstelik günümüz Türk toplumlarında görülen mezar taşı örneklerinin İslamiyet’te karşılığı yoktur. Mezar başlarına taş dikilmesi ve bu taşların sanat eseri niteliğinde düşünülecek kadar önemsenmesi İslam coğrafyalarında yalnızca Anadolu’da görülmektedir.
13. Dilek Tutma
Gök Tanrı inancında, kanlı kurbanların yanı sıra kansız olarak verilen kurbanlar da vardır. Çaput bağlama gibi ağaçlara veya kamın davuluna bağlanan paçavralar, yani yalma, saçı, ateşe yağ atma, kımız (at sütü) serpme ve tözlerin ağızlarını yağlama gibi törenler kansız kurbanlar olarak nitelendirilmektedir. Bu gelenekler birebir hala devam etmiyor olsa da kültürümüzde dilek tutmanın yeri yadsınamaz.
14. Köpek Ulumasının Uğursuz Sayılması
Şamanizm inancına göre köpekler, ruhun yaklaştığını uzaklardan gelen acı ulumalarıyla haber vermektedir. Eğer sıradan kişilerden bu ruhu gören olursa o kişinin yakın zamanda öleceğine inanılmaktadır. Günümüzde, Anadolu’da da köpek ulumasının uğursuz olduğu düşünülmektedir. Bunun ‘modern’ sebebi ise, köpeklerin kimi kötü olaylardan önce hissederek uluma yoluyla dışarıya haber verdiğine inanılmasıdır.
15. İçki Kullanımı
Gök Tanrı inancında ve Şamanizm’de, Şamanlar yani kamlar, Tanrıları ve koruyucu ruhları için arak saçı saçmaktadır, bu az önce bahsettiğimiz kansız kurbanlardandır. Ancak İslam aleminde içki içilmesi kesinlikle günah sayılmaktadır. Dolayısıyla Türk kültüründeki içki unsuru, eski Türk toplumlarından, düğün ve özel günlerinde müzik eşliğinde içmelerinden gelmektedir.
Ayrıca Dünya'da Kaç Din Var? İnananları Ve Özellikleri adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.
16. Halı ve Kilim Desenleri
Eski Türk toplumlarında Şamanların kullandığı giyside yılan, çiyan, akrep, kunduz gibi vahşi ve zararlı hayvanların çizilmesiyle onların uzaklaştırıldığına inanılmaktadır. Günümüzde, Anadolu’da Türkmen köylerinde dokunan kilim ve halı gibi örgü işlerinde de bu motifler sıklıkla kullanılmaktadır.
17. Dinde Müziğin Yeri
Gök Tanrı inancında, dini törenlerde Şamanlar davul ve kopuz kullanmıştır. Müziksiz ayin yapılması mümkün değildir.
Sıkça Sorulan Sorular
Köken bakımından ayrı olan iki inanç sisteminden Gök Tanrı inancı eski Türk toplumlarına ait eski dinlerdendir. Ancak kam ve şaman ismi verilen din adamlarını içeren din, günümüzde artık görülmediği için, geleneklerinin benzediği Şamanizm’e evrilmiştir diyebiliriz.
Gök Tanrı inancı kurumsal dinlerden değildir, üstelik kişilere buyruk vererek peygamber olacak kimseler veya kutsal kitaplar bulunmamaktadır. Dolayısıyla Gök Tanrı inancında, ‘farz’ olarak nitelendirilebilecek ibadet çeşidi bulunmaz.