Coen Kardeşlere Ait İzlenmesi Gereken Filmler - En İyi 10 Coen Kardeşler Filmi
- 16 Şubat 2022
- 1.550 okunma
Yorucu gündeminizden bir an olsun uzaklaşmak ve keyifle izleyeceğiniz size huzur veren film arayışındaysanız, şu anda en doğru platformdasınız. Sizi yoğun düşüncelerden uzaklaştıracak, içinizdeki sıkıntıyı yok edecek birbirinden güzel ve özel filmleri sizin için araştırdık.
İzlediğiniz zaman sizi hayata bağlayacağını ve ruhunuzu dinlendirerek sizehuzur vereceğini umduğumuz 10 muhteşem ve benzersiz filmi listeledik. Şimdiden iyi seyirler dileriz.
Flor adındaki genç ve bekar anne, hayatta en çok değer verdiği kişi, yani kızı için arzu ettiği yaşam olanaklarını bulmak üzere Meksika’dan ayrılır ve Los Angeles’a gider. Clasky’lerin evinde iş bularak maddi sorunlarını çözse de en önemli sorunu olan dil sorununu çözmek kolay olmayacaktır. Diğer yandan büyümekte olan çocuğunun sorunlarıyla da mücadele etmektedir. Karşılaştığı zorlayıcı süreçlerden bir diğeri de yanında çalıştığı ailenin alışkın olmadığı yaşam tarzlarıdır. Romantizm ve güldürü unsurlarının iç içe geçtiği filmdeki huzur veren yönleri yakalayacağınızı düşünüyoruz. Usta oyuncu Adam Sandler’a, Paz Vega ve Tea Loni eşlik ediyor.
Kendi halinde yaşayan insanlardan oluşan küçük Fransız kasabasına kızıyla beraber gelen Vianne, kasabalılar için sıra dışıdır. Açtığı çikolata dükkanı önceleri yerli halkın tepkisini çekse de zamanla bu muazzam lezzetlere karşı koyamayanlar olur. Sonuç olarak kasaba halkı çikolata dükkanına karşı olanlar ve onu destekleyenler olarak ikiye bölünür. Yaşanan gizli soğuk savaşın nasıl sonuçlandığını merak ettiyseniz ve huzur veren film izlemek istiyorsanız filmi izlemenizi tavsiye ediyoruz. Romantik ve mizahi yönüyle ön plana çıkan filmde, Juliette Binoche ile birlikte Alfred Molina, Lena Olin ve Johnny Deep gibi önemli isimleri bir arada izleme şansı da cabası…
Keira Knightly ve Mark Ruffalo’nun başrolleri paylaştığı filmin konusu New York’ta geçer. Müzik prodüktörü Dan ailesini kaybetmiş, düzenli hayatı olmayan ve eski saygınlığını yitirmiş biridir. New York'ta hayallerini gerçekleştirmek isteyen, sevgilisinden ayrılınca burada yalnız kalan Gretta şans eseri tanıştığı Dan sayesinde kaderine meydan okur. Dan de Gretta sayesinde hayata yeniden başlamak için ilham bulur. Müzikal keyfi veren ve başkalarının ne düşündüğünün anlamsızlığını sorgulayan bu huzur dolu filmin aynı zamanda ilham kaynağı olabileceğini de vurgulamak gerekir.
Carter Chambers ve Edward Cole aynı hastalığın pençesinde, ayrı hayatlar yaşamış iki apayrı insandırlar. Her ikisi de hastane odasında kansere karşı mücadele vermektedir. Onları bir araya getiren en önemli ortak özellikleri ise hem bu hastalık gerçeğinin farkında olup hem de hayatta daha yapamadıkları ve yapmayı çok istedikleri şeyler olmasıdır. Birbirlerinden aldıkları ilhamla yapılacaklar listesi oluştururlar ve iki kafadar ihtiyar hayatları boyunca yapmak isteyip de yapamadıkları şeyleri gerçekleştirmek için start verirler. Morgan Freeman ve Jack Nicholson gibi iki duayen oyuncunun başrolü paylaştıkları, sorgulayan ve sorgulatan ama huzur arayanlara çok iyi gelecek bu muhteşem filmi izlemenizi öneriyoruz.
Kitap uyarlaması olan film, uyuşturucu bağımlısı annenin 13 çocuğundan biri olan Afro Amerikan Michael Oher’in hayatını konu alıyor. Babasını hiç tanımayan ve kimsenin umurunda olmayan olağandan oldukça iri yapılı bu gencin kaderi Bay ve Bayan Tuohy tarafından evlatlık alındığında tamamen değişir. Okuma yazması olmayan ve derslerde çok başarısız fakat futbolda çok yetenekli olan Oher’ın günün birinde Ulusal Futbol Liginin vazgeçilmez oyuncularından olacağı kimsenin aklına gelmezdi. Yeni ve zengin ailesinin himayesinde ve onların koşulsuz sevgisiyle bambaşka biri olarak hayata adeta yeniden doğar. Sandra Bullock başrolde göz doldururken genç Michael’i canlandıran Quinton Aaron da rolünün hakkını sonuna kadar veriyor. Sevginin gücünü ve huzuru iliklerinize kadar hissedeceksiniz.
Başrolünde Will Smith’i izlediğimiz film 1981 yılında geçiyor. Filmde zorlu şartlarda yakaladığı tüm fırsatları oğlunun eğitimi ve daha iyi yaşaması için seferber eden Chris Gardner isimli adamın mücadelesi anlatılıyor. Elindeki her şeyi kaybetmiş tutunacak tek dalı oğlu olan Chris’in öyküsü usta oyuncu Will Smith tarafından perdeye aktarılıyor. Gerçek hayatta da kendi oğlu olan çocuk oyuncu Jaden Smith de babasına başarıyla eşlik ediyor. Filmin kitaptan uyarlanan hikayesinde sokağa mahkum kalan, düşkünler evinde yatan, tuvalet temizleyen ama ayakta kalmayı başarıp sonunda başarıyı da yakalayan adamın hikayesini ibretle izleyecek ve huzur bulacaksınız.
Maria genç ve hayat doludur ve bu yüzden manastırda yaşamak ona göre değildir. En sevdiği şey şarkı söylemektir. Şarkı söylemek için derslerden kaçarak tepelere gitmektedir. Başrahibe durumun farkındadır ve bundan hiç memnun değildir. Maria’ya ders vermek ve sorumluluk sahibi olmasını sağlamak için onu bakıcı olarak görevlendirir. Maria bir anda kendisini, karısını yakın zamanda kaybeden ve yedi çocuğu olan Kaptan Von Trapp ile bambaşka bir dünyada bulur. Eve gelen her bakıcıyı kaçırtan ele avuca sığmaz yedi kardeş, Maria’nın sevgi dolu dünyasına çok fazla direnemeyeceklerdir. Sinema klasiği de diyebileceğimiz filmde, zamanın önemli oyuncularından Julie Andrews, Christopher Plummer, Eleanor Parker, Peggy Wood ve Richard Haydn gibi isimleri görüyoruz. Aile huzuru ve sıcaklığını yaşayacağınız benzersiz güzellikteki bu filmi izlemenizi öneririz.
1959 yılında geçen hikayede zamanın ve geleneklerin ötesinde, sıra dışı öğretmen kimliğiyle John Keating, bir zamanlar kendisinin de öğrencisi olduğu sıkı disiplini ve tavizsiz yönetimiyle meşhur Welton Academy’de göreve başladığında edebi yönü kuvvetli ve tutkulu birkaç genç öğrencisini keşfetmesi uzun sürmez. Öğretmenin öğrencisinin yüreğine dokunuşunun en güzel örneklerinden olan film Keating’e hayat veren usta sinema oyuncusu Robin Williams’ın yanı sıra Robert Sean Leonard, Ethan Hawk, Josh Charles gibi genç oyuncuların beklenmedik oyunculuk performanslarıyla göz dolduruyor. En iyi özgün senaryo Akademi Ödülü almış olan film gerçek bir başyapıttır.
Sinema tarihinin önde gelen klasiklerinden biri olan Singin’ In The Rain, başrollerinde Gene Kelly, Debbie Reynolds ve Donald O’Connor’ın oynadığı müzikal filmdir. Kariyerinin zirvesinde bulunan sinema aktörü Don Lockwood aktris Kathy Selden’a umutsuzca aşık olur fakat reddedilir. Kendine olan güveni zedelense de duyguları değişmez. Ancak aralarındaki tek engel bu değildir. Seksi ve bencil Lina Lamont’un da gözü Lockwood’dadır. Defalarca izleseniz de sıkılmayacağınız muhteşem müzikleriyle her seferinde yüreğinize dokunacak, huzur veren filmi hiç izlemediyseniz şimdi tam zamanı…
Tam altı adet Oscar ödülü bulunan unutulmaz film sinema tarihinin başyapıtları arasındaki yerini çoktan almıştır. Film aynı zamanda başrol oyuncusu Tom Hanks için de kült olmuş çalışmalarındandır. Hatta belki de adını en çok duyuran film olmuştur diyebiliriz. Zeka düzeyi yetersiz olduğu için okul eğitimi alamayan Forrest, kalbinin sesini dinlemeyi bilen, istediği zaman en zor şeyleri bile elde edebileceğini gösteren özel biridir. Jenny adındaki kıza duyduğu aşkın etkisi ise hayatı boyunca sürer. Tesadüfen tanıştığı ünlü isimler geçer hayatından; yine tesadüfen Vietnam savaşına bile katılır. 1950’li yıllardan 1970 sonlarına kadar geçen zamanda yaşadığı hayatın ve bilmeden yaptığı bazı şeylerin nasıl güzel neticelere yol açtığının ise farkında değildir. Huzur bulacağınız, sıra dışı hikayesiyle sizi alıp götürecek olan ve yine defalarca izleseniz de bıkmayacağınız filmlerden…
Bir internet sitesinin yaptığı araştırmaya göre sinemaseverlerin en çok beğendikleri filmler Neşeli Günler, Bizim Aile ve Gülen Gözler'dir.
Ailecek izlenebilecek, tüm zamanların en iyi animasyon filmlerinden olan ve 2008 En İyi Animasyon Film Oscar Ödülü bulunan film Ratatuy’dur. Film aynı zamanda 2016 yılında uluslararası eleştirmenlere uygulanan ankette 21. yüzyılın en büyük 100 filminden biri olarak değerlendirilmiştir.