Karadeniz’in Gidip Görülmesi Gereken 7 Doğa Harikası Yaylası
- Minik Tospik yazdı.
- 25 Ağustos 2021
- 320 okunma
Ormanları, sahilleri, gölleri ve doğal yaşam unsurlarıyla Karadeniz, civarda yaşayana huzur veren, gezginlere ise değişik ve olağanüstü rota imkânı sunan ülkemizin nadide bölgelerindendir. Hali hazırda neredeyse tüm turizm şirketlerinde turlarını bulabileceğiniz bölgeyi ziyaret etmek kesinlikle tatil anlayışınızın ötesine geçecek ve size eşsiz zamanlar yaşatacaktır. Hatta yaz sıcaklarının iyice bunalttığı bugünlerde, sadece Karadeniz’de değil tüm Anadolu’da benzerine rastlanan ve yüzyıllardır uygulanan gelenek ‘yaylaya çıkma’yı denemek isteyebilirsiniz. Ulu dağların zirvelerinde, adeta bulut denizleriyle karşılaşacağınız, sıcaktan bayılmak yerine üstünüze ceket giymek isteyeceğiniz ve elbette doğanın huzuruyla buluşacağınız Karadeniz yaylalarını öğrenmeye ne dersiniz?
1. Uzungöl (Trabzon)
Kentin Çaykara ilçesine 19 kilometre mesafede bulunan Uzungöl, Haldizen Deresi’nin biriken alüvyonlar aracılığıyla tıkanmasıyla oluşan doğal dünya cennetidir. Trabzon’un merkezine ise 99 kilometre mesafede bulunan bölge, Türkiye’nin yağmur ormanlarını da içerisinde barındırır ve neslinin tükenmesi riskiyle yüz yüze olan pek çok hayvana, bitkiye ve doğal yaşama ev sahipliği yapar. Etrafında bulunan dağlarda hayat bulan ayılar, kurtlar, tilkiler ve ‘Kafkas Dağ Horozları’ burada doğal hayatını devam ettirebilen yaban hayvanlar arasındadır. Alüvyonlarla kapatılan ve esasında göl haline bürünen coğrafi şeklin çevresinde yürüyüş yapabileceğiniz gibi güneye doğru akmaya devam eden Haldizen Deresi’nin vadisini de kesinlikle görmeniz gerekir.
Seyahat etmeyi tercih ettiğiniz döneme bağlı olarak hava sıcaklığı, deniz seviyesi bölgelere oranla 5-10 derece daha soğuk olabilmektedir. Yani aslında şehir merkezinden yola çıkarken güneşli gördüğünüz havayı, Uzungöl’de sağanak yağışla değiştirebilirsiniz. Dolayısıyla bu geziye uygun kıyafet tercihi yapmanız, yağmurda zarar görmeyecek ayakkabılarınızı ve yağmurluklarınızı yanınızda bulundurmanız akıllıca olacaktır. Oraya kadar gitmişken eşsiz Karadeniz lezzetlerinden kaygana, hamsi kuşu, haçapuri, lahana sarması, muhlama, Laz böreği ve Akçaabat köftesi gibi yemekleri tatmayı da ihmal etmeyin.
2. Ayder (Rize)
Kentin Çamlıhemşin ilçesinin 19 kilometre kadar güneydoğusunda, 1350 metre yüksekte çam ormanlarıyla dolu Ayder Yaylası’na, meşhur Fırtına Deresi’nin yatağını takip ederek ulaşmak mümkündür. Burası, yöresel yayla evleri, Gelin Tülü Şelalesi, bin bir çeşit çiçekten yapılmış değerli balı ve sağlık aşılayan kaplıcasıyla kendinizi film karesinde hissedeceğiniz kadar gerçek üstüdür. Ancak aynı zamanda gezegenimizin en ‘doğal’ ve ‘gerçek’ yerlerinden olan Ayder, doğa tutkunları için cennet gibidir.
Öte yandan Ayder Yaylası, 1987 senesinde turizm merkezi ilan edilmiştir. Bu ilandan sonra, doğayla oldukça uyumlu aynı zamanda da tatlı yayla evlerine ek olarak yapılan oteller, bungalovlar ve pansiyonlar sayesinde gelen turistler için konaklama imkanları artmıştır. Haliyle dünyanın her yerinden insanın ziyaretine açık olan bu doğal güzelliği hala görmediyseniz, sizi çarpabilecek kadar temiz havası ve suyu, tüm doğallığıyla sizi kendisine hayran bırakmak için bekliyor olacak…
Ayrıca Güldür Güldür Show Karadeniz Temalı En İyi 4 Bölüm adlı yazımıza göz atın!
3. Cide (Kastamonu)
Diğer arkadaşları gibi popüler olmayan, hatta göz önünde bulunmayan ve Karadeniz’in batısında kalan Kastamonu’nun ilçesi olan Cide, kanyonları, mis kokuları ve rengarenk görüntüleriyle farklı çiçekleri, bakir koyları, görkemli ağaçları, karaca ve boz ayı gibi yaban hayatlarıyla aslında son derecek dikkat çekicidir.
Kilometreler boyunca uzanan sahilinin üstünden dimdik yamaçları sayesinde kıyıya ulaşabilen dağların önünde bulunan olağanüstü güzellikte koyları ve etrafını kaplayan yemyeşil ormanlarıyla Cide, aynı zamanda merkezinde yer alan çarşıdaki mütevazi ama bölgesine göre iddialı barlarıyla da Türkiye’nin henüz yeterince keşfedilmemiş cennetlerindendir demek hiç yanlış olmaz.
Yöre halkının her mevsim tadını doyasıya çıkardığı bu güzel bölge hem sakin hem doğayla iç içe tatil arayanlar için ideal seçenektir. Cide’nin yöresel lezzetleri arasından pırasa dolması, malak, ıspıt böreği ziyaretiniz sırasında kesinlikle tadına bakmanız gereken yemeklerdendir.
4. Şavşat Karagöl (Artvin)
Doğu Karadeniz turlarında el değmemiş olmasıyla övülen gözde coğrafyalarından iki Karagöl; bunlardan ilki Şavşat, ikincisi ise Borçka ilçesi sınırlarında yer alır. İkisi de Artvin’dedir. Yaz kış apayrı güzelliklere sahip olan bitki örtüsü sayesinde büyüleyen görüntüsüyle Şavşat’taki göl, az önce bahsettiğimiz Trabzon Uzungöl’e kıyasla henüz pek keşfedilmemiştir. Tabii bu günümüz şartlarında olumsuz özelliklerden değildir çünkü böylelikle eşsiz doğasını korumuş ve bakir kalmıştır.
Kış mevsiminde karın yağmasıyla örtülen toprakta vahşi hayvanların ayak izleri her yerde sıklıkla görülebilmektedir. Tüm bu doğal yaşam zenginliğinin sizi büyülemesi için oluşturulan doğal park alanı ise özellikle bu mevsimde tercih edilir. Yani vahşi yaşam tam bana göre, klişelerden hoşlanmam diyorsanız tam anlamıyla kış masalı yaşamak için Karadeniz’in en doğu noktaları arasında yer alan Karagöl’ü ziyaret etmek çok keyifli olacaktır.
5. Ilgaz Dağı Milli Parkı (Kastamonu)
Şehrin tüm kirliliklerinden arınıp temiz hava solumak, koşuşturmadan uzak sakince yürümek, biraz spor için kayak yapmak, gürültüden kaçıp kuş seslerinde huzur bulmak, makinenizi kapıp her yeşilliği fotoğraflamak ya da sadece gezmek için eşsiz atmosferi hizmetinize sunan milli park, bitkinin her türlüsünü görüp oksijen sarhoşu olabileceğiniz yerlerdendir.
Karadeniz’in sessiz çocuğu Kastamonu’da, şehir merkezine 40 kilometre mesafede bulunan bu milli parkın içerisinde yer alan Ilgaz Kayak Merkezi’nde snowboard, kayak gibi farklı kış sporları yapabilir ya da aynı süreyi çevrede keşif gezileri yaparak harcayabilirsiniz. Kurt, yaban domuzu, geyik gibi yaban hayatlara ev sahipliği yapan doğal parkta, hiç korkum yok diyorsanız, çadır-karavan kampıyla konaklayabilir ya da kayak merkezi içerisinde bulunan tesisleri tercih edebilirsiniz. Ilgar İni Mağarası, Valla ve Çatak Kanyonları ise bölgede ziyaretinizi bekleyen diğer yerler arasındadır.
Ayrıca Dünyada Nesli Tükenen Bitkiler - Artık Göremeyeceğimiz 10 Bitki Türü adlı yazımıza göz atın!
6. Pokut (Rize)
Az önce bahsettiğimiz Rize’nin Ayder Yaylası, ne yazık ki turist yoğunluğu sebebiyle huzurlu, sessiz ve sakin tatil arayışı içerisinde olanların rotasında artık yer almamaktadır. Pokut ise bu anlamda kenti kurtaran kahraman gibidir çünkü doğa anlamında Ayder gibidir ama onun sessiz alternatifidir.
Yaklaşık olarak 2000 metre yükseklikte konumlanan, çam ağaçlarıyla kaplanmış masalsı yemyeşil yayladır Pokut… Yüzyıllık ahşap evlerinin mimarisi doğasının renkleriyle kusursuz uyumu yakalamıştır. Çamlıhemşin’e 2 saat mesafede yer alan Pokut’un pansiyonlarında kalarak tertemiz dağ havasını doyasıya soluma fırsatı yakalayabilirsiniz.
7. Perşembe (Ordu)
Kıvrılarak akan giden nehrin menderesler yaptığı Perşembe Yaylası, tıpkı diğer Karadeniz güzellikleri gibi pastoral görüntüleriyle adeta yağlı boya tablolarını ya da kartpostalları andırır. Aynı zamanda 1991 senesinde turizme açılan bölgede, her yaz mevsiminde çeşitli sportif, kültürel aktiviteler ve şenlikler düzenlenir.
En büyük artılarından olan yapılaşma yasağı, Perşembe Yaylası’nın eşsiz doğal güzelliklerini kesinlikle korumaktadır. Yapılaşma olmadığı için burada konaklamak ne kadar mümkün bilemiyoruz ancak civarda bulunan farklı alternatifler sayesinde konforunuzdan da ödün vermeden ziyaret edebileceğiniz yerler arasındadır.
Sıkça Sorulan Sorular
Rize’de bulunan Samistal Yaylası hem kentin hem de ülkemizin en yüksek yaylasıdır. Kaçkar Dağı’nın zirvesinin hemen altında bulunan yayla, yaklaşık olarak 3000 metrede konumlanır. Ayrıca Pokut Yaylasına çıkanlar veya hali hazırda orada bulunanlar için, Hazindağ üstünden Samistal’a yürüyerek geçmek mümkündür.
Kar veya diğer hava koşulları nedeniyle yolun kapanmadığı yaz mevsiminde genellikle Karadeniz-Doğu Karadeniz yaylalarına her türlü araç ile çıkmak mümkündür. Ancak Ayder Yaylası hariç yolların asfalt olmadığını belirtmek gerekir. Dolayısıyla bu konudaki en doğru kararı aracın yeterliliklerine göre sahibi vermelidir.