Tanrı’nın Eli: Diego Armondo MARADONA!
- Fikir Mühendisi yazdı.
- 12 Ocak 2021
- 243 okunma
Dünya Futbol Tarihi’ne ismini altın harflerle yazdıran ve gelmiş geçmiş en iyi futbol oyuncusu olarak kabul edilen ‘El Pibe de Oro’ yani Altın Çocuk MARADONA, aramızdan ani ayrılığı ile içimizde yeri doldurulamaz bir boşluk bıraktı. Futbol ile ilgilenmeyenlerin bile saygı duyduğu efsane futbolcu, yeşil sahalarda yaptıkları ile futbolda bir devrim yarattı. Bu mucizevi adam; attığı efsanevi gollerden birini Tanrı’nın Eli, yani yardımı olarak tanımladığında ise oyunculuğuyla Dünya’nın efsanevi ruhları arasında çoktan yerini almıştı. Peki kimdir Diego Armando MARADONA ? Sahalarda ve özel hayatında yaşadıkları ve yaşattıklarına biraz daha yakından bakalım. Bugünkü yazımızı Altın Çocuk’a ayırdık!
Buenos Aires'in En Yoksul Sokaklarını Çalımlayan Efsane
Dünya tarihinde ‘efsane olan tüm insanlar yoksul bir çocukluk yaşamak zorundadır’ kuralına uygun olarak 30 Ekim 1960 tarihinde, 8 çocuklu bir ailenin 5. çocuğu olarak Buenos Aires’in fakir bir mahallesinde dünyaya geldi Diego Armando. Babası düşük ücretle çalışan bir fabrika işçisiydi. Daha çocukken yoksul sokaklarda yaşadığı bir anı, hayatının motivasyon kaynağı olacaktı. Maradona küçükken, daha yeni yeni yürümeye başladığı sıralarda; sokakta oynarken foseptik çukuruna düştü! Bu sevimsiz durum üzerine dayısının söylediği ‘Başını boktan yukarıda tut ‘’ cümlesi, Maradona için hayatının bu zorlu dönemlerinde ve sonrasında tüm hayatı boyunca adeta bir hayat mottosu oldu. Futbol topuyla tanışması ise kuzeninin 3 yaşında kendisine hediye ettiği top vasıtasıyla oldu. Latin ülkelerinde yaşayan bir erkek çocuk iseniz, futbol oynamamanız düşünülemez, aksi halde neredeyse arkadaş gruplarınızda adeta dışlanırsınız. Ve O da ağabeyleri gibi, 5 yaşında fakir Boca sokaklarında futbol oynamaya başladı.
Teknik Direktörlerin Dikkatini Çeken ‘Altın Çocuk’
Çok küçükken bile farklı olduğunu etrafındakilere hissettirmeye başlamıştı Diego! O’ndaki hiç kimsede olmayan adeta olağanüstü denebilecek yeteneği, kendinden büyük çocukların arasında futbol oynarken teknik direktörlerin dikkatini çekmesini sağladı. Oynadığı her maçta dikkat çekiyor, bu dünyadan değil de uzaydan sahaya ışınlanmış adeta özel bir yıldız gibi duruyordu! Ailesi her türlü imkanlarını zorlayarak, futbol oynaması konusunda ona her zaman destek oldu. Ve neredeyse ailecek Maradona’nın hiçbir maçını kaçırmadılar. Maradona 12 yaşında Los Cebollitas’a seçildi ve bu takım Argentinos Juniors’un genç takımıydı. Takımıyla beraber toplam 136 maç yenilmeden bir rekora imza attılar. Daha bu yaşta efsane olma yolunda hızlı adamlarla ilerliyordu.
Futbol Hayatında İlk Yıllar ve Boca Junior’s Transferi
Maradona futbol sahalarında tekniği ve oyunuyla sürekli göz önünde olması sebebiyle 16 yaşında Argentinos Juniors ile ilk profesyonel maçına çıktı. Altın Çocuk, bu takımda 1976-1981 yılları arasında oynadı ve 116 gol kaydetti. 1979 yılı Dünya Gençler Şampiyonası’nda Arjantin Milli Takımı’nın formasını ilk kez giyme şansını elde etti. 1979 ve 1980 yıllarında ise ‘Yılın En İyi Güney Amerikalı Oyuncusu’ seçilerek zirveye tırmanışını hızlı adımlarla sürdürdü. 1982 yılına kadar, ülke dışına transferi yasak olduğundan 1981 yılında 1 milyon dolar karşılığında Boca Junior’s takımınına transfer oldu. Sadece 1 sezon sonunda, 5 milyon sterlin karşılığında rekor transfer ücretiyle de zirveyi gördü.
10 Numaralı Formayla İspanya Kupalarını Kaldırdı
1982 yılında İspanya’da düzenlenen Dünya Kupasında Arjantin formasını terletti. Dünya kupası sonrasında ise Altın Çocuk artık ‘Nou Camp Stadı’nın Çimlerinde’ Barselona için yeteneklerini konuşturacaktı. Barcelona Futbol Takımı’nda 10 numaralı forma artık ona aitti. Fakat Maradona’nın bu fırsatı iyi değerlendirdiğini söylemek pek mümkün gözükmüyor. Her şeye rağmen İspanya Kral ve İspanya Süper Kupaları’nı kazanma başarısını elde etti. Gerek ayak bileğinin kırılması gerekse başkanla arasının iyi olmaması O’nu zorunlu bir transfer yapmak zorunda bıraktı. 1984 yılında Athletic Bilboa maçında; saha ortasında uçan tekmelerdeki maharetini sergilediği kavga ise kaçınılmaz sonu hızlandırdı, bu maç onun Barselona’daki son maçıydı.
En Yüksek Transfer Ücreti Rekorunu İki Kez Kırdı
Eşsiz yetenekleri O’nun transferlerde iki kez en yüksek ücret rekorunu (Barselona sonrasında Napoli) kıran tek futbolcu olmasını sağlamıştır. Bu dünyada futbol topu onun ayağına yakıştığı kadar kimsenin ayağına yakışmadı.Topu ayağına aldığında hepimizi büyülüyordu! Ve bu sihrin etkisiyle gözlerimizi ondan alamıyorduk. Ve neredeyse her maçta tekrarlanan bu sihirli anlar ‘ya gol ya da gol pası’ olarak sonlanıyordu.
Zirvenin Basmaklarını İtalya’da Koşarak Tırmandı
1984 yılında Maradona’nın yeni rotası İtalya oldu. Napoli Futbol Takımı O’nun için zirveye çıkan merdivenin basamaklarıydı . Profesyonel futbol kariyerinin zirvesini bu takımda yaşadığı başarılarla elde etti. Napoli taraftarı için Maradona adeta bir tutku ve Dünya döndükçe devam edecek, hiç bitmeyecek bir sevgiydi. Napoli, kulüp tarihinin en büyük başarılarını bu dönemde Maradona ile elde etti. Napoli Futbol Takımı; 1986/1987 ve 1989/1990 yıllarında İtalya Şampiyonu, ayrıca 1989 yılında da UEFA ve İtalya Süper Kupası Şampiyonu oldu.
‘Tanrının Eli’ ; Futbol Tarihinin En Unutulmaz Golü
Maradona 1987-1988 sezonlarında ‘Gol Kralı’ olma başarısını da gösterdi. Napoli kariyeri boyunca 115 gole imza attı.1986 yılında; Arjantin ile Almanya’ya 3-2’lik skorla galip gelerek Dünya Kupası’nı kazanırken, kupa çeyrek finalinde ise İngiltere’ye elle attığı golü ’’Tanrı’nın Eli‘’ olarak tanımlıyordu MARADONA! Bu gol futbol sahalarının en unutulmaz golü olarak tarihe geçti. Aynı maçta orta sahadan 5 İngiliz oyuncuyu çalımlayarak attığı diğer bir efsane gol de UEFA tarafından yüzyılın en güzel golü seçildi. Napoli’deki başarıları sonrası ne yazık ki kariyerinde başlayan düşüşle beraber sırasıyla Sevilla, Newel’s Old ve eski takımı Boca Juniors’da oynadı.
'Dinim Boca Tanrım Maradona’
Efsane olduğu Boca Juniors takımının stadının girişinde ‘’Dinim Boca Tanrım Maradona’’ yazısı yer almaktadır. Tüm kulüp kariyeri boyunca 312 golde imzası bulunan Maradona, aktif futbol kariyeri sonlandıktan sonra Arjantin Milli Takımı’nın başında teknik direktör olarak görev aldı ama 1990 Dünya Kupasındaki fark atılarak alınan Almanya maçı yenilgisi sonrası bu görevinden alındı. Futbol tarihinin en iyi futbolcusunun teknik direktörlük kariyeri futbolculuğunun gölgesinde kaldı. Çalıştığı bir çok farklı kulüp olsa bile dikkat çeken bir yöneticilik başarısı elde edemedi.
Özel Hayatındaki Aşırıklıklar Sebebiyle Pek Çok Sorun Yaşadı
Yoksul bir mahallede Dünya’ya gözlerini açıp, çok büyük mücadele, azim ve dünyada ‘tek’ olarak kabul edilebilecek yeteneği sayesinde zirveye çıkan Maradona’nın özel hayatı ise oldukça hareketli ve sıkıntılar içinde geçti. Evlilik dışı ilişkilerinden olan çocukları yüzünden sık sık basının manşetlerini süsledi. Barselona’da oynarken kullanmaya başladığı uyuşturucu yüzünden 15 ay ceza aldı. Napoli’de oynarken ödemediği 40 milyon Avroluk vergi borcu nedeniyle İtalyan hükümetiyle uzun süren sorunlar yaşadı. Napoli’de yaşamını sürdürdürken İtalyan mafyası ile yakınlaştı. 1991 yılında Arjantin’e dönüşünde uyuşturucu bulundurmaktan göz altına alındı. 1994 Dünya Kupası’nda doping kullandığı için şampiyonadan men edildi. Arjantin’in 2010 Dünya Kupası’na katılmayı garantilediği maç sonrası basın mensuplarına hakaretten yine 2 ay ceza aldı. Özel hayatıyla gündemi sarsan bir başka futbolcu olan Mario Balotelli'nin hayatı ve yaşadığı olayları da linkteki yazımızda bulabilirsiniz.
Sağlık Sorunları ve Fidel Castro ile Olan Dostluğu
Futbol hayatı sonrasında, yaşadığı sağlık problemleri hiç peşini bırakmadı ve 22 ay boyunca çok sevdiği Küba’da tedavi gördü. Aslında çok sevdiği bu ülke O’na gerek kanser tedavisiyle hastalıktan ve gerekse uyuşturucu alışkanlığından kurtararak, kaliteli bir yaşama dönmesini sağlamıştı. 1986 yılında Arjantin’in Dünya Kupası’nı kazandığı zaman Fidel Casto ile başlayan arkadaşlıkları tedavi döneminde dostluğa dönüştü ve beraber futbol oynadıkları fotoğraflar gazetelerde yer aldı. Maradona; sağ kolunda Che Guevara… sol baldırında Fidel Castro dövemeleriyle; “Ben Arjantin’in çocuğuyum ve kahramanıyım - aynen Che Guevara gibi!..dedi. Yaşamı boyunca İdolü Che, en yakın dostu da Castro’ydu! Maradona’nın Fidel Castro’yu ‘Tanrı’ya’ benzetmesi üzerine, Kübalı lider de efsane oyuncuya, ‘Sporun Che Guevara’sı’ diyerek onurlandırmıştı. Lakabı ise; ‘El Pibe de Oro’ yani Altın Çocuk’tu !
Gökyüzünden Bir Yıldız Daha Kaydı : Diego Armando Maradona
Geçirdiği beyin ameliyatı sonrasında sağlık durumu kötüye gitti ve ameliyattan 2 ay sonra da, evinde geçirdiği kalp krizi sebebiyle 25 Kasım 2020’de Arjantin’de hayatını kaybetti. Maradona aniden aramızdan ayrılırken de tüm Dünya’ya büyük bir şok yaşattı. Kendi sözleriyle; ‘ bedenime daha iyi davransaydım işimde daha verimli olabilirdim’ diyecek kadar da hatalarının farkındaydı.
Dünya Futbol Tarihi’ne bıraktığı miras ile futbol oynamaya karar veren herkese ilham kaynağı olan futbol ikonu Altın Çocuk Maradona hep tek ve ölümsüz olarak kalbimizde yaşayacak. Tanrı’nın Eli hiçbir zaman unutulmayacak...Üzerinde mavi beyaz çubuklu formasıyla, artık saçları gökyüzündeki sahalarda dalgalanacak.
Sıkça Sorulan Sorular
21 yıllık profesyonel kariyeri boyunca 490 resmi kulüp maçı oynadı ve 259 gol attı; Arjantin'de 91 maç oynadı ve 34 gol attı. Fédération Internationale de Football Association tarafından yapılan bir internet anketi, Maradona'yı 20. yüzyılın en iyi oyuncusu olarak adlandırdı.
Diego Maradona, kariyeri boyunca11 şampiyonluk kazandı. Bunlardan iki tanesini Arjantin'de kazandı: 1979 FIFA Dünya Gençlik Şampiyonası Japonya ve 1986 FIFA Dünya Kupası Meksika...