Dinozorlarla İlgili En İlginç 10 Bilgi

  • Cahil Uzman yazdı.
  • 8 Kasım 2021
  • 267 okunma

Dinozorlarla ilgili yaygın bilgiler arasında gerçekten büyük oldukları, bazılarının tüylü oldukları ve 65 milyon yıl önce dev meteorun gezegenimize çarpması sonucu hepsinin neslinin tükendiği gerçekleri vardır. Fakat bilmediğimiz daha neler var kim bilir? İşte dinozorlarla ilgili ilginç bilgiler, Mezozoik Çağ’da neler yaşandığına dair en önemli olaylar ve daha fazlası…

1. Dinozorlar Dünyaya Hâkim Olan İlk Sürüngenler Değildi

Dinozorlar Dünyaya Hâkim Olan İlk Sürüngenler Değildi

İlk dinozorlar, orta ila geç Triyas devrinde (yaklaşık 230 milyon yıl önce) Pangea süper kıtasının şu anda Güney Amerika’ya tekabül eden bölümünde evrimleştiler. O zamandan önce, baskın kara sürüngenleri ‘archosaurlar (hükümdar kertenkeleler)’, ‘therapsidler (memeli benzeri sürüngenler)’ ve ‘pelikozorlar (Dimetrodon tarafından)’ olmuştur. Dinozorların evrimleşmesinden yaklaşık 20 milyon yıl sonra, dünyadaki en korkunç sürüngenler tarih öncesi timsahlardı. 200 milyon yıl önce ise, Jura döneminin başlangıcında, dinozorlar gerçekten yükselerek egemenlik kurmaya başladılar.

2. 150 Milyon Yıldan Fazla Süre İçerisinde Dinozorlar Gelişti

150 Milyon Yıldan Fazla Süre İçerisinde Dinozorlar Gelişti

100 yıllık maksimum yaşam süresiyle insanlar, jeologların dediği gibi ‘derin zaman’ı anlamaya pek elverişli değiller. Bu perspektifi daha iyi anlayabilmek için: Modern insanlar yalnızca birkaç yüz bin yıldır var olmuştur ve insan uygarlığı yaklaşık 10.000 yıl önce başlamıştır. İşte dinozor yaşamının ölçeğiyle düşünüldüğünde bu süreler sadece göz açıp kapayıncaya kadardır. Herkes dinozorların ne kadar dramatik (ve geri alınamaz şekilde) neslinin tükendiğinden bahseder fakat 165 milyon yıl boyunca hayatta kalmayı başardıklarına bakılırsa dinozorlar dünyayı kolonize eden en başarılı omurgalı hayvanlar olabilirler.

3. Dinozor Krallığı İki Ana Türden Oluşur

Dinozor Krallığı İki Ana Türden Oluşur

Dinozorları otoburlar (bitki yiyiciler) ve etoburlar (et yiyiciler) olarak ayırmanın en mantıklı seçenek olduğunu düşünebilirsiniz ancak paleontologlar, ‘saurischian (kertenkele kalçalı)’ ve ‘ornithischian (kuş kalçalı)’ şeklinde ayrım yaparak dinozorlara farklı açıdan yaklaşırlar. Saurischian dinozorları hem etçil theropodları hem de otçul sauropodları ve prosauropodları içerirken; ornithischian dinozorlar diğer türlerin yanı sıra hadrosaurlar, ornithopodlar ve ceratopsianlar dahil olmak üzere bitki yiyen dinozorların geri kalanını oluşturur. Tuhaf biçimde kuşlar, ‘kuş kalçalı’ dinozorlardan ziyade ‘kertenkele kalçalı’ dinozorlardan evrimleşmiştir.

4. Dinozorlar (Neredeyse Kesin Olarak) Kuşlara Evrimleşti

Dinozorlar (Neredeyse Kesin Olarak) Kuşlara Evrimleşti

Her paleontolog bu konuda ikna olmasa ve yaygın olmamalarına rağmen bazı alternatif teoriler olsa da kanıtların çoğu, modern kuşların geç Jura ve Kretase devirlerinde yaşamış olan küçük, tüylü, theropod dinozorlardan evrimleştiğine işaret eder. Yine de bu evrimsel sürecin birden fazla kez meydana gelmiş olabileceğini ve yol boyunca kesinlikle bazı çıkmaz noktalar olduğunu unutmamak gerekir. Aslında ortak özelliklere ve evrimsel ilişkilere göre bakıldığında modern kuşlardan dinozorlar olarak bahsetmek tamamen uygundur.

5. Bazı Dinozorlar Sıcakkanlıydı

Bazı Dinozorlar Sıcakkanlıydı

Kaplumbağalar ve timsahlar gibi modern sürüngenler soğukkanlıdır ya da ‘ektotermik’tir, yani iç vücut sıcaklıklarını korumak için dış ortama güvenmeleri gerekir. Modern memeliler ve kuşlar, dış koşullar ne olursa olsun sabit iç vücut sıcaklıklarını koruyan aktif, ısı üreten metabolizmalara sahip sıcakkanlı ya da ‘endotermik’tir. En azından bazı et yiyen dinozorların ve hatta birkaç ornitopodun endotermik olması gerektiğine dair sağlam kanıtlar vardır. Çünkü böyle aktif yaşam tarzının soğukkanlı metabolizma tarafından körüklendiğini hayal etmek oldukça zordur. Öte yandan, Argentinosaurus gibi dev dinozorların kendilerini içten dışa birkaç saatte pişirme ihtimali olduğu için sıcakkanlı olmaları pek olası değildir.

6. Dinozorların Büyük Çoğunluğu Bitki Yiyiciydi

Dinozorların Büyük Çoğunluğu Bitki Yiyiciydi

Tyrannosaurus ve Giganotosaurus gibi vahşi etoburlar tüm dikkatleri üzerine çekiyor ancak herhangi bir ekosistemin et yiyen ‘tepe yırtıcıları’nın beslendikleri bitki yiyici hayvanlara kıyasla sayıca çok küçük olduğu doğanın temel gerçekleri arasındadır. Zaten bitki yiyiciler genellikle bu kadar büyük popülasyonları sürdürmek için gereken çok miktarda besini bitkilerden bulabilirler. Afrika ve Asya’daki modern ekosistemlere benzer şekilde, otçul hadrosaurlar, ornitopodlar ve daha az ölçüde olan sauropodlar; büyük, küçük ve orta büyüklükteki theropodların seyrek sürüleri tarafından avlanan kalabalık sürüler halinde muhtemelen dünya kıtalarını dolaşmışlardır.

7. Tüm Dinozorlar Eşit Derecede Aptal Değildi

Tüm Dinozorlar Eşit Derecede Aptal Değildi

Stegosaurus gibi bazı otobur dinozorların vücutlarının geri kalanına kıyasla beyinleri o kadar küçüktür ki kendileri muhtemelen dev eğrelti otlarından yalnızca biraz daha fazla akıllıydılar. Ancak Troodon’dan T-rex’e kadar büyük ve küçük etobur dinozorlar, vücut boyutlarına kıyasla daha saygın sayılabilecek miktarda beyne sahiptiler. Bu sürüngenler, avlarını güvenilir şekilde avlayabilmek için ortalamaya göre daha iyi görüş, koku algılama, çeviklik ve koordinasyon özellikleri gösterirdi. Tabii yine de kendimizi kandırmayalım çünkü en zeki dinozorlar bile entelektüel düzeyde modern devekuşlarıyla anca eşittir!

8. Dinozorlar ve Memeliler Aslında Aynı Zamanda Yaşadılar

Dinozorlar ve Memeliler Aslında Aynı Zamanda Yaşadılar

Pek çok insan memelilerin 65 milyon yıl önce dinozorların yerine geçtiğine, dinozorların yok olmasıyla boşalan ekolojik nişleri işgal etmek için her yerde ve aynı anda ortaya çıktıklarına talihsiz şekilde inanır. Gerşek şu ki ilk memeliler Mezozoik Çağ’ın çoğunda sauropodlar, hadrosaurlar ve tiranozorlarla beraber (genellikle yüksek ağaçların tepelerinde ve yoğun yaya trafiğinden uzakta) yaşadılar. Hatta memeliler, yaklaşık olarak aynı zamanda, yani geç Triyas devrinde therapsid sürüngen popülasyonundan evrimleşmişlerdir. Bu ilk tüy yumaklarının çoğu, yaklaşık olarak fare ve kır faresi büyüklüğündeydi ancak dinozor yiyen Repenomamus gibi birkaçı saygın boyutlara ulaşabildi.

9. Pterosaurlar ve Deniz Sürüngenleri Teknik Olarak Dinozor Değildi

Pterosaurlar ve Deniz Sürüngenleri Teknik Olarak Dinozor Değildi

Bu kulağa kusur bulma gibi gelebilir ancak ‘dinozor’ kelimesi diğer anatomik özelliklerin yanı sıra yalnızca belirli kalça ve bacak yapısına sahip karada yaşayan sürüngenler için geçerlidir. Quetzalcoatlus ve Liopleurodon gibi bazı türler ne kadar büyük ve etkileyici olsalar da uçan pterosaurlar ve yüzen plesiosaurlar dinozor değillerdi; hatta bazılarının dinozorlarla yakından veya uzaktan ilgisi yoktu. Tabii sürüngenler olarak sınıflandırıldıkları gerçeği değişmedi. Öte yandan, genellikle dinozor olarak tanımlanan Dimetrodon da aslında ilk dinozorların evrimleşmesinden on milyonlarca yıl önce gelişen ve tamamen farklı olan sürüngendir.

10. İnanılanın Aksine Dinozorların Tümü Aynı Anda Yok Olmamıştır

İnanılanın Aksine Dinozorların Tümü Aynı Anda Yok Olmamıştır

Meşhur meteor 65 milyon yıl önce Yucatan Yarımadası’na çarptığında sonuç, dünyadaki tüm dinozorları, pterosaurları ve deniz sürüngenlerini anında yakan devasa ateş topu olmamıştı. Aksine bu canlıların yok olma süreci, küresel sıcaklıkların düşmesi, güneş ışınlarının eksikliği ve bunun sonucunda ortaya çıkan bitki örtüsü eksikliği gibi faktörler besin zincirini aşağıdan yukarıya derinden etkilediği ve değiştirdiği için yüzlerce, hatta muhtemelen binlerce yıl sürmüştür. Dünyanın uzak köşelerinde tecrit edilmiş bazı izole dinozor popülasyonları, kardeşlerinden biraz daha uzun süre hayatta kalmış olabilir fakat yine de bugün hayatta olmadıkları kesin bilgidir.

Sıkça Sorulan Sorular

Pterosaurlar kısaca uçan sürüngenlerdir. Motorlu uçuş geliştirdikleri bilinen en eski omurgalılardır. Kanatları ayak bileklerinden epeyce uzayan dördüncü parmaklarına kadar uzanan deri, kas ve diğer dokulardan oluşan zardan ibaretti.

Paleontologlar, antik yaşamın tarihini inceleyen kişilerdir diyebiliriz. Bunun için çok eski zamanlardan kalan canlıların kalıntılarını ya da izlerini taşıyan fosilleri ararlar. Bu fosiller paleontologlara yalnızca organizma hakkında değil, aynı zamanda yaşadığı çevre ve o sırada gezegenin nasıl olduğu hakkında da bilgiler verebilir.

İlgili Yazılar