Nusrat Mayın Gemisi’nin Hikayesi

  • Minik Tospik yazdı.
  • 1 Eylül 2021
  • 400 okunma

Bu yazımızın içeriğine geçmeden önce bize göre önemli olan detayı başa almak istedik. Hikâyemize konu mayın gemisinin adı zamanla “Nusret” olarak anılmaya başlansa da, özgün/gerçek adı “Nusrat”tır. Biz de tarihsel gerçeğe sadık kalmaktan yana olduğumuzdan yazı içeriği boyunca bu tarihî gemiden gerçek adı olan “Nusrat” adıyla söz edeceğiz.

1. Dünya Savaşı içerisinde yer alan ‘Çanakkale Deniz Savaşları’nın kaderini değiştiren Nusrat mayın gemisinin adını duymayan yoktur elbette. Çanakkale’de de Müstahkem Mevkii Komutanlığı yapmış olan ve Malatya-Arapgirli Cevat Paşa olarak tanınan Cevat Çobanlı’nın, Osmanlı Donanması’na kazandırdığı ve Türk Deniz Kuvvetlerine ait olan mayın gemisidir Nusrat. Alman imalatı olan gemi 1913 yılında donanmaya katılmıştır.

1915 baharında, Çanakkale Boğazı’ndaki tabyalar bombalanmaktaydı. Müttefik donanmasının saldırıya geçmek için gün saydığı esnada Müstahkem Mevkii Komutanlığı da ‘Karanlık Liman’ mevkiine mayın dökme kararı aldı.

8 Mart tarihinde gece yarısını geçtikten sonra Nusrat mayın gemisi, Yüzbaşı İsmail Hakkı ve Yüzbaşı Hafız Nazmi Beylerin komutasında müttefik gemilerinin ışıldaklarını yok sayarak, İstanbul Anadolu yakası Erenköy'de bulunan Karanlık Liman'a 26 adet mayın bıraktı.

Nusrat'tan bırakılan mayınlar Çanakkale harekâtının kaderini değiştirerek, Nusrat mayın gemisine “en ünlü mayın gemisi" unvanını kazandırdı. Çünkü Nusrat gemisinin mayınları 639 kişilik mürettebatı bulunan Bouvet, HMS Irresistible ve HMS Ocean zırhlılarını boğazın sularına gömdü.

Gelin şimdi bu muhteşem hikâyenin detaylarına bakalım…

Nusrat Mayın Gemisi’nin Osmanlı Donanması’na Dâhil Oluşu

Nusrat Mayın Gemisi’nin Osmanlı Donanması’na Dâhil Oluşu

Nusrat Mayın Gemisi Çanakkale’ye 3 Eylül 1914 tarihinde geldi. Almanya'da mayın dökme gemisi olarak özel biçimde imal edilen tekne dar alanlarda bile manevra yapabilen ve az su çektiği için mayın dökülen alanlar üzerinde güvenli biçimde dolaşabilen niteliklere sahipti. Osmanlı Devleti'nin ekonomik açıdan zayıf hale geldiği o dönemde ise, gemiye boğazı mayınlayabilmesi için yeterli miktarda mayın temin edilemiyordu. Çanakkale boğazında, boğazı kesecek şekilde önceden döşenmiş olan mayın hatları bulunmaktaydı.

Ayrıca Ah Bir Ataş Ver Türküsünün Hikayesi adlı yazımıza göz atabilirsiniz.

Mayınlar İçin Başlayan Hazırlık

Mayınlar İçin Başlayan Hazırlık

Operasyondan iki gece önce Müstahkem Mevkii Komutanı Cevat Paşa, mayın gemisi grup komutanı Yüzbaşı Hafız Nazmi Bey’e şöyle söyledi: “Oğlum, şimdi sana vereceğim görev çok önemli. Vatanın güvenliği için bu görevin başarıyla yerine getirilme çok mühim. Yarın gece, Nusrat'la gemideki son 26 adet mayını Karanlık Liman’a kıyıya paralel olarak dökeceksiniz. Düşman donanması hareketlerinizi görür ve saldırıya kalkışırsa, kıyıdaki toplar sizi himaye ateşi açarak koruyacaklar. Kendinizi göstermemek için gayret edin. Rabbim yardımcınız olsun."

Buradaki stratejik hareket şuydu: bu kez mayınlar boğazı kesecek biçimde değil de kıyıya paralel olarak Karanlık Limanına dökülecekti. Bu düşünce, mayın uzmanlarının ayrıntılı ve ince ince çalışmasıyla ortaya çıkmıştı. Mayın uzmanları, düşman zırhlılarının devamlı hareketlerini incelediklerinde boğaza grup grup girdiğini; görevini tamamlayan grubun ikmal yapmak üzere geri dönerken arkada kalan grupların önlerini kesmemek için boğazın en geniş yerlerinden Karanlık Liman'da manevra yaptıklarını tespit ettiler. 26 adet mayın da düşman gemilerinin manevra yaptığı bu sahada kıyıya paralel; manevra hattına dik olarak yerleştirilirse deniz zırhlılarını yok etmek mümkün olacaktı. Operasyon son derece zor ve riskliydi ama işin sonunda üstünlük kazanma ve zafer elde etme şansı vardı.

Mayınların Boğaza Döşenmesi

Mayınların Boğaza Döşenmesi

O görüşmeden sonra Yüzbaşı Nazmi Bey, Nusrat mayın gemisinin komutanlığını yapacak olan Tophaneli Yüzbaşı İsmail Hakkı'yı buldu. Yakın arkadaştılar. Yüzbaşı Hakkı Bey’in kısa süre önce kalp krizi geçirdiği duyulunca, Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa yerine başkasının görevlendirilmesi için ısrar ettiyse de Yüzbaşı İsmail Hakkı bunu kabul etmedi. Savaşın yükünü ve vatan görevinin sorumluluğunu omuzlarında hissederek ve taşıyarak görevi üstlendi.

7 Mart'tan 8 Mart’a geçildiği saatlerde Nusrat mayın gemisi demir aldı. Çanakkale’den tüm ışıkları kapalı olarak uzaklaşırken kıvılcım atmaması için ocaklarını bastırmış ve maskelenmiş ışıkların gölgesinde rotasını takip etti ve hedefine doğru ilerledi. Önceden döşenen mayın hatlarından geçerek Karanlık Liman'a ilerledi. Deniz oldukça durgundu. Gökyüzü zifiri karanlıktı. Düşman devriye gemilerinin uzaklarda yanan ışıldakları suyun yüzeyine vuruyordu. Daha yakınlarda devriyeye çıkmış olanların ışıkları ise bazı anlarda Nusrat mayın gemisinin bulunduğu kıyının karşısını aydınlatmaktaydı.

Son kontroller bitti, ilk mayın platforma alındı ve atış anı beklenmeye başlandı. Nefesler tutuldu. Heyecan zirvedeydi. Vatanın selameti Nusrat'tan atılacak mayınlardaydı. Gemi görevini yapıp onları sessizce hedefe bırakmalıydı.

Nihayet Anadolu yakasında, yeni hattın yapılacağı mevkiiye gelindi. Geminin son 26 adet mayını tek tek sessizce suya bırakıldı. Suya inen her mayın belli nizamla gergin teller üzerindeki yerini aldı.  Kısa süre sonra mayınların hepsi tayin edilen rotada suya döşenmişti. Geminin makineleri yeniden en üst seviyede ve çok yüksek hızda çalışmaya hazır hale getirilerek çalıştırıldı. En az mayınların döşenmesi kadar Şimdi en az mayınlar dökülüşü kadar kritik olan dönüş yolculuğu başladı. Daha önce dökülen mayınların yanı sıra, düşmanların devriye gemileri Nusrat mayın gemisinin rotasında kol gezmekteydi.

Yol aldıktan kısa süre sonra Nusrat'a çok yakın noktada karaltı belirdi. Düşman gemisi olabilirdi. Muhtemelen düşman zırhlıları geri dönmüş ve devriyeye devam edeceklerdi. Işıldakla taramaya başlarlarsa mayın gemisini görürler ve her şey sona ererdi.  Gemi mürettebatı ecel terleri döküyordu. Gerçekten de korktukları oldu ve düşman gemisinin ışıldakları yanarak karanlığı yardı. Işık hızla denizi tarayarak, geminin üzerine doğru yaklaşıyordu. Bu ışık dalgası etrafı tarayarak, adeta ölüm kılıcına döndüğü anda hiç beklenmeyen mucize gerçekleşti. Ölümün içine çekilmelerine saniyeler kalmıştı ki Türk birliklerinin bulunduğu kıyılarda yanan ışıldak ansızın düşman zırhlısının ışığını yakaladı.

İki düşman ışık karşılıklı göz diktiler adeta. Deniz sis gibi, yoğun beyazlıkla kaplandı. Bu sürpriz kör döğüşü Nusrat mürettebatına yaşama umudunu geri verdi. Düşman gemisinin ışıldağı, bu durumdan kurtulmak için yoğun şekilde çabalıyor ama başaramıyordu. Bu kavganın ortasından sıyrılan Nusrat mayın gemisi, ışık çarpışmasının ve sislerin arasında yeniden Çanakkale yönündeki rotasını izlemeye başladı.

Artık tehlike geçmiş, görev büyük başarıyla tamamlanmıştı. Yüzbaşı Nazmi sevinç içinde gemiyi komuta eden arkadaşını kutlamak istedi ama Yüzbaşı İsmail Hakkı’da cevap yoktu. Gemi komutanının zaten hasta olan kalbi, bu mücadelenin yarattığı heyecana dayanamamıştı. Oracıkta ruhunu teslim etmişti Yüzbaşı…

Nusrat Mayın Gemisi ile Gelen Zafer

Nusrat Mayın Gemisi ile Gelen Zafer

10 gün sonra müttefik donanması saldırıya geçti. Onlara göre savaş istedikleri biçimde ve kontrolleri altında devam ediyordu.  Ancak ikmâle giden gemilerinde büyük patlamalar oldu. Patlamaların nedeni, 8 Mart gece yarısından sonra denize dökülen mayınlardı. Ne düşman uçakları fark edebilmiş ne de mayın kontrolü yapan gemiler bulabilmişti mayınları. 17-18 Mart gecesi düşman birliklerinin dev donanmasındaki gemiler teker teker batmaya başladı. 639 kişilik mürettebatı bulunan ‘Bouve’ battı önce. Ve o andan sonra düşman için her şey tersine dönmeye başladı. İlk batan geminin çok yakınında manevra halinde olan Inflexible adlı gemi mayınla çarpıştığını raporlamıştı ki tehlikeli biçimde yan yattı ve sulara gömüldü. Ardından Irrestible ismindeki gemi de yan yattı ve mayına çarptığını işaret eden yeşil bayrağı ile o da sulara gömüldü.

Mayınların patlamasıyla düşman donanması ağır kayıplar verdi. 3 büyük gemisi (Irrestible, Ocean, Bouve) tamamen battı; 3 gemisi de (Inflexible, Golva, Suffen) ağır yara aldı. Armada’nın elindeki gücün önemli kısmı yok olmuştu. Nusrat mayın gemisinin yerine getirdiği görev hem savaşın seyrini hem de tarihin akışını değiştirdi.

18 Mart’ta cereyan eden bu olay sonrasında müttefik donanma birlikleri neyle karşı karşıya olduklarını anladılar ve bu yenilgiden öğrendikleri şeyler vardı. İngilizler uğradıkları kaybın bütün bedelini, son keşfi yapan ve mayın bulunamadı raporu veren pilota ödeterek onu idam ettiler.

7-8 Mart gecesi Nusrat mayın gemisinin, gencecik komutanını şehit vererek ortaya koyduğu iş ve Türk topçu birliğinin başarısı, vatanımızın selametini sağladı.17-18 Mart gecesi düşman gemilerinin bayraklarını sallaya sallaya Marmara’ya girmelerine izin vermediler.

Yabancıların Gözünden 18 Mart Zaferi

Yabancıların Gözünden 18 Mart Zaferi

  • General Oglander, “Çanakkale Gelibolu Askerî Harekâtı", 1. Cilt:  

"O gün bizden yana başlamıştı ancak, sır gibi dizilen mayın hattının sıra dışı ve yıkıcı başarısı nedeniyle, korkunç yenilgiyle son buldu. Bu yirmi altı mayının seferin seyri üzerindeki etkisini ölçmek mümkün değildir.”

  • Sir Ccolyen Corbet , “Deniz Harekâtı”, 2. Cilt:

“Yaşanan felaketin asıl sebebi, Türklerin Erenköy Koyuna ruhumuz bile duymadan, paralel olarak döşedikleri mayınlara aramalarımızda rastlanamamış olması! Manevra sahamıza yerleştirilen mayınlar, bütün tedbirlerimize ve öngörülerimize karşın Türklerin baş döndürücü nitelikte zafer kazanmalarını sağlamıştır.”

  • Churchill, ‘La Revue de Paris’ Dergisi:

“Nusrat mayın gemisinin gizlice döşediği mayınlar, İngilizler açısından başarı ile başlamış bulunan Çanakkale Harekâtını durduran zihinsel karışıklıklara yol açtı. Sadece bu bile Türkiye'yi bozgundan kurtararak savaşın uzamasına sebep oldu.

Ayrıca 2. Dünya Savaş'ında Alman Savaş Teknolojisi adlı yazımızı inceleyin!

Nusrat Mayın Gemisine Ne Oldu?

Nusrat Mayın Gemisine Ne Oldu?

Dalış ve keşif gemisi olarak kullanılmaya devam edilen Nusrat zaman içinde isim değişikliklerine uğradı. Yardım (1937), Nusret (1939), Kaptan Nusret (1966) gibi isimlerle anıldı. 1955 senesinde müze gemisi yapılmak üzere Gölcük Donanma Üssü'ne getirildi. Ancak 1962 yılında özel mülk olarak satıldı. Uzun yıllar ‘Kaptan Nusret’ adı ile kuru yük gemisi olarak hizmet verdi. 1989 yılı Nisan ayında Mersin açıklarında alabora olan gemi tam 10 yıl sonra 1999’da gönüllüler tarafından su yüzüne çıkarıldı. Mersin’den Tarsus’a üç parçaya ayrılarak tırla getirilen gemi Tarsus belediyesi tarafından yeniden düzenlenerek 2003 yılında anıt müzeye dönüştürüldü.

Sıkça Sorulan Sorular

Kendisi değildir ama tıpkı yapımıdır. 2011’de İstanbul Tersanesi Komutanlığınca Nusrat Mayın Gemisi’nin tıpa tıp ölçülerinde "tıpkı yapımı" inşa edilmiş ve Çanakkale Deniz Müzesi Komutanlığında sergilenmeye başlanmıştır.

Çanakkale Savaşlarının 100. Yılında, 8 Mart 2015 tarihinde düzenlenen Nusrat Mayın Gemisi Anma Töreninde gemi temsilî olarak suya indirilmiştir. Gemi sabah 06.15'te denize açılmış ve yine temsilî olarak 100 metre aralıklarla denize 2 mayın bırakmıştır.

İlgili Yazılar