Azerbaycan Hakkında Bilgi: 19 Özelliğiyle Azerbaycan Hakkında Merak Edilenler
- 18 Ekim 2021
- 407 okunma
Çankırı ili merkez ilçesine bağlı Balıbağı köyünde bulunan ‘Tuz Mağarası’ adı üzerinde tuz barındıran ve “kaya tuzu”ndan oluşmuş mağaradır. Mağaradaki tuz yataklarının tarihsel olarak Hitit dönemine kadar uzandığı dile getirilmektedir. Ülkemizin en değerli tuz kaynağı olan Tuz Mağarası aynı zamanda yerli yabancı çok sayıda ziyaretçiye de ev sahipliği yapıyor.
Tuz Mağarası, içerisinde oda oda galeriler bulunan ve galerilerde zaman zaman etkinliklerin düzenlendiği; oldukça büyük hatta bazen ürkütücü ama gerçekten göz kamaştırıcı özelliğe sahip, tarihi çok eski olan oluşumdur.
Ülkemizin tuz ihtiyacının önemli bölümü Tuz Mağarası’ndan karşılanmaktadır. Mağara içerisindeki galerilerden günlük, ortalama 500 ton tuz çıkarılabilmektedir. Yılda çıkarılan tuz miktarı ise 150,000 ton civarındadır.
Mağaranın içindeki bazı odalarda tuz sarkıtları görülmektedir. İçerisinden çıkarılan kaya tuzları fabrikalarda işlenerek sofra tuzu veya sanayi tuzu olarak üretilmektedir.
Tuzu çıkarmak için açılmış olan oyuklar gezilebilmektedir. Tuz mağarasını gezenler, yaşadıkları bu farklı deneyimi anılarına katarak, buradan hayranlıkla ayrılıyorlar.
Mağaranın içerisinde eşek fosili vardır. Eski zamanlarda çıkarılan tuzlar at ve eşek arabaları ile taşındığından o dönemlerde (200 yıl kadar önce) kullanılan ancak burada tuz yatağına düşerek ölen eşek uzun yıllar boyunca deforme olmadan mağarada kalmış. Sonrasında eşek sergilenmek üzere mağazadan alınıp müzeye götürülmüş. Ancak eşeğin bedeni müzede çürümeye başlayınca mağaraya geri getirilmiş. Çünkü tuzlu ortam antibakteriyel özelliğe sahiptir. Tuz Mağarası’nda da mikrop, bakteri vb. üreyemez, bu nedenle de çürüme olmaz. Özetle eşek artık mağarada cam fanus içinde sergilenmektedir. Ayrıca daha yakın zamanlarda bulunan tavşan ve yılan fosilleri de bozulmamış olarak mağarada sergilenmektedir.
Kaya tuzundan yapılmış heykeller mağara içerisinde görülebilecek diğer objelerdir. 1 metre kadar boyları olan bu heykeller ziyaretçilerin beğenisini toplamaktadır.
Çok uzun zamandır fiilen kullanılan Tuz Mağarası’na ayrıca daha eski yıllarda tuz elde etmek için kullanılan araç gereçler de sergilenmektedir.
Mağaranın ziyaretçileri arasında sağlık/şifa bulmaya gelenlerin sayısı da oldukça fazladır. Astım, bronşit ve üst solunum yolları ile ilgili problemleri olan kişiler de devamlı olarak Tuz Mağara’sını ziyaret ediyorlar.
Ayrıca Kendi İklimine Sahip Dünyanın En Büyük Mağarası - Son Doong adlı yazımıza göz atın!
Önceleri göl ya da deniz olan ‘tuzlu su yatakları’ kuruyarak, yüzyıllar süren değişimin ardından tuz mağarasına dönüşürler. Tarihsel kaynaklar, Çankırı’da bulunan tuz mağarasının içerisinde bulunan kaya tuzu katmanlarının, günümüzden 24 ila 37 milyon yıl önce oluşmuş çökel nitelikte katmanlar olduğunu görüşünü ortaya koymaktadır. Keşfedilmesi ve kullanılmaya başlanması ise Hititlerden itibarendir ki bu da aşağı yukarı 5000 yıllık tarihi kapsar. Mağaranın bugünkü mevcut görünümüne kavuşması uzun yıllar kazılarak tuzların oyulması ile olmuştur.
800 dönüme yayılan alan üzerinde bulunan mağaranın uzunluğu ise 8000 metre dolayındadır.
Günümüzdeki temel işlevi hala tuz çıkarmaktır. Mağaranın işletmeciliği özel firmaya ait olup çıkarılan tuzların %95’i sanayi tuzu olarak kullanılırken, %5'i ise sofra tuzu üretiminde kullanılmaktadır.
Kaya tuzu yeryüzünün bilinen en eski antiseptiğidir. Tuz mağaraları dünyanın her yerinde yüzyıllardan beri bilhassa solunum yolları ile ilgili hastalıkların tedavisine destek sağlamak amacıyla kullanılagelmektedir. Çankırı’nın yanı sıra Nevşehir ve Iğdır illerimizde de tuz mağarası bulunur. Buralardan elde edilen tuzlar alternatif tıpta kaynak olarak kullanılmaktadır.
Dünyanın en eski coğrafyası olan Anadolu, Asya ve Avrupa’da kaya tuzu mağaralarının insan sağlığına hizmet ettiği bilinmektedir.
2.Dünya savaşı yıllarında da tuz mağaralarının şifalı özellikleri keşfedilmiştir. Savaş sırasında bombardımanlardan korunmak için tuz mağarasına sığınan ve içlerinde astım hastalığı bulunan bazı kişilerin aylar boyunca sığındıkları bu alanda astım atağı geçirmedikleri fark edilmiştir.
Bu deneyim, tuz çıkarmak üzere mağarada çalışan işçilerin incelenmesine vesile olmuş ve bu kişilerin akciğer vb. üst solunum yolları hastalıklarına yakalanma riskinin diğer insanlara kıyasla çok düşük olduğu belirlenmiştir. Bu çalışmalar esnasında mağara içinde tuz ve nem parçacıklarının birleşmesiyle oluşan havanın nefes açan, temizleyen ve ferahlatan sprey vazifesi gördüğü fark edilmiştir. Kayaların yaydığı negatif iyonların ortamdaki alerjik etkenleri nötralize ederek bronşları genişlettiği anlaşılmıştır.
Çocuklar arasında yaygın olan astım ve bronşiyel hastalıkların tedavisinde etkili olduğu bilinmektedir. Asya ve Avrupa’da uzun yıllardır tedavi yöntemi olarak kullanılmakta olan tuz mağaraları artık ülkemizde de alternatif tıbbın merkezleri olmaya başlamıştır.
Sağlık açısından en önemli özelliği tuz mağaralarının antibakteriyel ve antiseptik ortam özelliğidir. Ayrıca tüm akciğer hastalıklarında tedavi edici etkilere sahiptir.
Son yıllarda dünya toplumları solunum yolu hastalıklarına daha fazla yakalanmaktadır. Bunların başında astım ve bronşit gelmektedir. Çocuklarda bu hastalığın artış hızınınsa daha yüksek olduğu belirtilmektedir. Saf ve rafine edilmemiş kaya tuzlarının akciğerdeki onarıcı etkisi tarih boyunca kabul edilmiştir ve alternatif tedavi olarak kullanılmaktadır. Astım ve bronşiyel astım hastalıklarının tedavisinde ilaç tedavisinin yanı sıra ‘Speleo/Mağara’ tedavisinin uygulanmasının geçmişi de 2000 yıldan fazladır.
Bu hastalıkların dışında sağlıklı bireylerde de bağışıklık sistemini güçlü tutmak için tuz terapisinden yararlanılmaktadır.
Tuz mağaraları yaydığı negatif iyonlar aracılığıyla hasta olsun olması herkeste rahatlatıcı ve huzur verici etki yaratır.
Ayrıca Kımız Nedir? İnsan Sağlığına 11 Faydası ve Tarihçesi adlı yazımızı inceleyebilirsiniz!
Tuzun tedavi amaçlı kullanılması yalnızca sadece tuz mağaralarıyla sınırlı değildir. Tuz terapisi merkezleri de bu amaca hizmet eden işletmelerdir. Tuz terapisi merkezlerinde uygulanan tedavi yöntemi “Halo Terapi” olarak adlandırılmaktadır. Bu merkezlerin yapımı, duvarlarının tuz mağaralarından getirtilen tuzlar ile kaplanmasıyla gerçekleşiyor. Tuz terapisi merkezlerine gelen kişilerin hedefi tuz odaları içerisinde, uzmanların belirlediği süreler içerisinde (20-40 dakika arası) şifa bulmak. Bu odalarda geçen zaman boyunca nefes alıp verirken vücuda giren tuz zerrecikleri hastalıkların tedavisine katkı sağlıyor.
Mağaradaki ortamın tamamıyla ani bakteriyel olması dolayısıyla bakteri ve mikrop oluşmadığından ötürü mağaradaki fosiller zarar görmüyorlar.
Sağlık turizmine açılması ile ilgili çalışmalar devam etmektedir. Ancak Çankırı Belediyesi’nin sorumluluğunda olmak üzere mağara ziyaret edilebilmektedir.